Senden Sonra...

8.4K 371 834
                                    




Selam ben geldim^_^

2 AY SONRA

Günlerdir delirmiş gibi her sokakta geziniyor, ufacık da olsa bir iz bulmaya çalışıyordu. Ama bütün çabaları sonuçsuz kalıyor, umutla açtığı her kapı hüsranla yüzüne kapanıyordu. Uyumuyordu, yemek yemiyordu. İlk kez yönünü kaybettiğini fark etti, ilk kez hayatının devamına dair bir öngörüde bulunamıyordu. Nefes almak çok anlamsızdı, ne yaşamaya enerjisi vardı ne de ölmeye yetecek kadar cesareti...

Kafasını yasladığı direksiyondan kaldırdığında gün ışımıştı, insanlar yavaş yavaş işe gitmek üzere evlerinden çıkmaya başlamış adını bile bilmediği bir sokaktaki koşturmacayı izlemeye dalmıştı.

Zaman zaman uzaklara dalıyordu, film izler gibi kendi hayatına bakıyor mutsuzluğu ve çaresizliği ile sarsılıyordu. Elinden fazlası gelmiyordu, ama umut hep vardı... Öyle değil mi?

Eda'nın kapısındaki hareketliliği görünce kalbi yine kanat çırpan bir kelebek gibi hareketlendi. Hızla arabadan inip ona yetişmeye çalışırken seslendi.

"Eda!"

Eda arkasını dönüp her gün görmeye alıştığı tablo karşısında derin bir nefes alarak Ali'nin yanına gelmesini bekledi.

Ali ağlamaktan ve uykusuzluktan artık kırmızıya dönmüş gözlerini ona sabitlediğinde Eda ilk kez haline acıdı. Acınmayacak gibi değildi, bitmişti...

"Ali bak her gün buradasın. Sana söyledim..."

Ali'nin masal dinlemeye hali yoktu, gerçeklerin ne olduğunu çok iyi biliyordu. Eda'nın sözünü kesercesine hırladı.

"Yalan söylüyorsun! Yerini biliyorsun..."

Eda pes edercesine tek kaşını kaldırırken aklına Selin'in söyledikleri gelmişti. Ne olursa olsun yerini söylemeyeceğine dair söz verdiği arkadaşı ona güveniyordu.

"Diyelim ki biliyorum Ali... Ne yapacaksın?"

Ali bir elini cebine tıkıştırıp yerdeki kaldırım taşlarını incelemeye başladı, gücü kalmamıştı. Günlerdir Eda'yı ikna edememiş olmanın gerçekliği altında eziliyordu. Selin'i özlemişti, kızını özlemişti... Kokularını özlemişti... Günlerdir kimse ona 'Aliş' ya da 'babiş' demiyordu. Dünyanın en büyük cezası ona zaten kesilmişti, bedelini ödüyordu. İyi olduklarını bilse bir ömür de ödemeye razı gelirdi.

"Söyle... Lütfen söyle Eda. Selin'in bana ihtiyacı var."

Eda Ali'ye baktı anlamaya çalışır gibi, neden böyle olmuşlardı ki? Ali çok âşık görünüyordu. Günlerdir kapısında sabahlıyor, bulduğu her fırsatta yalvarıyordu. Selin neden bu kadar kızmıştı? Bunun merakı ile bir süre kafasında olanları tartsa da hemen kendisine gelerek konuşmaya başladı.

"Bana pek öyle gelmedi Ali, artık kıza ne yaptıysan..."

Ali bir anda parlayan gözlerle ona baktı, yerini bildiğini zaten biliyordu ama hiç yanına gitmemişti ya da hiç görüşmemişlerdi. Ali günlerdir bunun hayalini kurarken Selin'in keskin zekâsı yine her kapıyı bir bir umutsuz bir şekilde yüzüne çarpmıştı.

"Biliyorsun öyleyse?"

Pot kırmış olmanın verdiği huzursuzlukla kıpırdanarak yürümeye çalıştı, ama Ali hazırlıklıydı kolundan tutup son bir kez şans diledi.

"Yalvarıyorum Eda... Onlar olmadan yapamıyorum. Hiç değilse seslerini duyayım."

Eda artık içi acıyarak bakıyordu ona, çaresizliğini iliklerine kadar hissediyordu. Bir elini havaya kaldırarak saçını düzeltti. Kaçacak yeri kalmamıştı.

İstemiyorum Git! Alsel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin