Ne anlamam gerekiyor?

8.8K 362 413
                                    

Selam ben geldim^_^ Beklettiğim için çok üzgünüm... Keyifli okumalar:*

Arabayı çalıştırmadan önce kızını koltuğuna oturtup kemerini taktı. Telefonunu aldıktan sonra tekrar Ali'yi aradı, açmıyordu. Bir şey mi olmuştu? Tam bunun merakıyla kafayı yiyeceğini düşündüğü sırada bir mesaj geldi.

"Selin hiç müsait değilim... Akşama görüşürüz olur mu?"

Selin Ali'nin attığı mesaja bakakaldı, bir süre mutsuz bir şekilde arabanın kapısında dikilse de bunu yapmasının da anlamsız olduğunu düşündü. Bir an önce söylemek için sabırsızlanıyordu, içi içine sığmazken arabasına bindi ve evde yalnız kalamayacağını fark ederek Nazlı'yı aradı, belki ona gider biraz zaman geçmesi için oyalanırdı. Uzun uzun çalan telefona yine bıkkınlıkla baktı, o da açmıyordu. Madem öyleydi gidebileceği tek bir yer vardı... Gözlerinin dolmaması için beynine sinyaller yollarken aynadan kızına bakıp gülümsemeye çalıştı ve arabayı çalıştırdı.

***
"Anneciğim..."

Selin kendisinde bile değilken mırıldandığında Gece'nin ona 'efendim?' der gibi baktığını gördü. Kendisini toparlayarak okşadığı toprağa biraz daha yaklaştı.

"Özledin mi beni?"

Bir cevap bekler gibi davrandığının farkındaydı, ama kendisine engel olamıyordu. Yıllar geçmesine rağmen buraya her geldiğinde ilk günkü kadar hissettiği acıyı tekrar savuşturmaya çalışırken gözlerini soğuk mermer taşta yazan 'Uzay Mertoğlu' yazısından hızlıca kaçırdı. Sanki bebeğinin yanaklarını okşuyormuş gibi toprağı okşamaya devam ederken Gece'nin az ileride duran bir kedinin peşinde koşturmaya başlamasının verdiği rahatlama ile bir damla gözyaşının yanaklarından sürülmesine izin verdi. Buraya Gece'yi ilk kez getiriyordu. Daha önce bunu hiç yapmamıştı ama belki de İtalya'ya gitmeden önce ablası ile tanışmak isterdi...

Selin yine yanaklarından süzülen yaşları toprak olmuş elleri ile silerken yüzünün kirlenecek olmasını zerre kadar önemsemedi. Tekrar oğlu ile iletişim kurabileceğini düşündüğü tek şeyi yaptı ve konuşmaya devam etti.

"Sana bir sürprizim var aslında biliyor musun? Bir kardeşin olacak bebeğim. Sen de benim kadar sevindin mi? Ama senin yerin hep ayrı, sakın endişelenme tamam mı? Uzay... Sana çok teşekkür ederim meleğim..."

Sesinin titrediğini kendisi bile fark edebiliyordu. Bir tek sesi değil bütün vücudu zangır zangır titrerken elini karnına götürüp bugün olanları düşündü. Nasıl gidecekti sahiden? O olaydan sonra her hafta düzenli bir şekilde gelip oğlunu ziyaret etmeye o kadar alışmıştı ki... Bazen Ali ile bazen tek başına geliyor, dakikalarca saatlerce oğlu ile konuşuyordu. Son zamanlarda yalnız gelmeyi tercih etse de karnını sıvazladığı elini tekrar oğlunun saçlarına götürdüğünü hayal ederek toprağa yaklaştırdı.

"Bana harika bir hediye yolladın bebeğim... Biliyorum üzülmeme dayanamadın, bana hiç kıyamazsın zaten... Seni çok özlüyorum, sen de beni özlüyor musun? Keşke böyle olmasaydı oğlum... Keşke şu an orada değil evde dizimin dibinde olsaydın. Keşke geceleri bana sarılarak uyusaydın. Korkuyor musun? Üşüyor musun ya da? Ağlıyor musun anneciğim? Ben her adımımda yanımda olduğunu hissediyorum, sen de yalnız olmadığını hissedebiliyor musun? Seni çok sevdiğimizi biliyor musun?"

Selin artık kendisini kontrol edemeyecek kadar ağlamaya başladığını fark ettiğinde aslında uzun zaman sonra bu mekânda ilk kez mutluluktan ağladığı gerçeği ile sarsıldı. Bir kolunu soğuk mermer taşa yaslayıp kafasını üzerine yerleştirirken az ileride sakin bir şekilde kediyi seven kızına baktı.

"Bir süre gelemeyeceğim anneciğim, kızma bana olur mu? Yalnız hissetme kendini, hem biliyorum ben... Sen nereye gitsem benimle gelirsin. Yalnız bırakmayız birbirimizi değil mi? Hem baban da gelir, onu da özledin mi? Ablanı hatırladın mı? Çok büyümüş değil mi?"

İstemiyorum Git! Alsel Where stories live. Discover now