Yalnızlık...

9.3K 367 347
                                    

Size upuzunnnn bir bölüm yazdım. Gerçekten belki de hikayenin en zorlandığım bölümü bile olabilir. Çok uğraştım, dilerim seversiniz^_^


Bir dakika? Odada yankılanan bu ses de neydi? Sabahkine oranla iyice yavaşlayan kalp atışlarını duyduğunda hızla açtı gözlerini, gülümseyerek kendisine bakan kocasını gördüğünde bunun bir rüya olmamasını diledi. Gözlerini kapatırsa geçer miydi? Gerekirse sonsuza kadar açık tutardı yeter ki geçmesindi...

"Ya...yaşıyor mu?"

Doktor gözündeki gözlüğü düzeltip homurdanıp gibi sesler çıkarırken Selin de hala odada yankılanan sesi dinliyordu. Ne düşünmesi gerektiğine karar veremiyor sanki tüm hayatı doktorun iki dudağının arasından çıkacak o sözcüklere bağlıymış gibi hissediyordu. Bakışları Ali'yi bulduğunda onun da aynı sabırsızlıkla doktordan gelecek cevabı beklediğini anladı. Ne düşünüyordu acaba? Sevinir miydi bebek yaşarsa? Selin kürtaj konusunun bir daha açılmamak üzere kapandığını belli edercesine karnına baktı.

"Şimdilik..."

Doktor aleti karnından çekti ve umutsuz gözlerini tekrar ekrana sabitledi. Sanki kendi kendisine bir şeyler mırıldanıyor gibiydi. Ali ise artık bu durumdan sıkılmış hissediyordu, bir saattir ondan cevap bekliyor olmalarının verdiği bir bıkkınlıkla sordu.

"Ne demek şimdilik?"

Selin'in yanına yaklaşarak elinden tuttu, Selin ise kilitlenmiş bir şekilde sadece olayı anlayabilmeye çalışıyordu. Öylece bomboş bakışlarla... Güç alabileceği bir şeyler aradı, elini tutan elleri sıktı ve gözlerinin dolduğunu hissetti.

"Kalp atışları çok zayıf. Yaşaması zor."

Bu kadar kolay olmamalıydı bu cümleleri kurmak? Bir anneye bebeğini kaybedeceğini söylemek ya da kaybetmesini beklemesini ima etmek... Selin her yanının titrediğini hissederek tekrar doktora doğru döndü. Bakışlarını yakalamaya çalışıyordu, en sonunda bunu başardığında sesinin çıkabilmesini umut ederek konuşmaya başladı.

"Ne yapmam gerekiyor? Yani yaşaması için..."

Selin fısıldar gibi konuşurken tekrar ağlamaya başlamış ellerini karnında birleştirerek doktorun cevabına odaklanmıştı. Ne yapmam gerekiyor derken bile Ali'den bir tepki beklemişti aslında, tekil konuşması bile Ali'yi harekete geçirmiyordu. Oysa birlikte savaşmaları gerekmiyor muydu bu durumla? Hıçkırıkları hızlanırken doktor ayağa kalktı ve test sonuçlarına bakındı.

"Bir süre burada kalmanız gerekecek, ayağa kalkmanız bile olumsuz sonuçlar doğurabilir. Kesinlikle hareketlerinizi en minimum düzeyde tutmanız gerekiyor."

"Ta...Tamam. Ne gerekiyorsa yaparım, yeter ki bebeğim gitmesin."

Ali kaygılı bakışlarla karısını incelerken içinin acıdığını hissetti. Selin gerçekten çok yıpranmış, tükenmiş görünüyordu. Tüm bunlar ne ara neden olmuştu? Şimdi bunları sorgulamanın zamanı değildi, içine girdiği derin düşüncelerden çıkarak doktorun kelimelerini yakalamaya çalıştı.

"Selin hanım sizi üzmek istemem ama kendinizi çok da kaptırmayın. Ben yine geleceğim, siz dinlenin olur mu? Stresten kesinlikle uzak durun."

Selin daha yüksek sesle ağlamaya başladığında Ali de yanına oturarak kafasını göğsüne yasladı. Selin göğsüne yasladığı başını iyice gömerken bir eliyle de sürekli Ali'nin koluna vuruyor resmen sinir krizi geçiriyordu.

"İyi olacak benim bebeğim! O gitmedi, beni bırakmadı!"

"Geri zekâlı adam! Herkesten nefret ediyorum! Öyle kolayca kendinizi kaptırmayın derken nasıl stresten uzak durabileceğimi düşünüyor acaba?! Bana bebeğimin ölmesini beklememi ima etti! Lanet olsun!"

İstemiyorum Git! Alsel Where stories live. Discover now