Bölüm 1

628 19 7
                                    

"Demek okul denilen yer burası ha? Aman ne güzel (!)?"

Bıkkınlıkla başımı sıraya koydum ve bir of çektim. Garip bir şekilde şu an içinde olduğumuz tarih dersini anlamıştım. Aslında bu dersi sevmiştim ama şu an kesinlikle dersi dinleyecek durumda değildim. Aklımdan bir sürü düşünce geçiyordu ama bunların tam olarak ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sadece düşünüyor ve bana ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

  Zil çaldığında hızla çantamın ön gözünden kulaklığımı ve nasıl çalıştığını yeni yeni çözdüğüm telefonumu çıkararak kulaklığı telefona taktım. Sonra ise beğendiğim şarkılardan birini açıp dinlemeye başladım. Servise bindiğimde her zaman yaptığım gibi en arka koltuğun sağ cam kenarına oturmuştum. Genelde buradan başka bir yerde oturmuyordum çünkü orada kendimi daha rahat hissediyordum.

Ah, size kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Açelya Dilek Aydın. Bugün 17 yaşına girecek olan lise son dil öğrencisiyim. En sevdiğim şeylerden ikisi şarkı dinlemek ve tatlı yemek. İstanbul'da ailemle birlikte yaşıyorum. Bir kız kardeşim ve bir tane de abim var. Kardeşimin adı Sinem ve abimin adı Emir.

  Ah! Evet, bugün benim doğum günüm. Peki heyecanlı mıyım? Pek değil. Sıradan bir günmüş gibi hissediyorum nedense. Daha önce doğum günümü kutladığımı hatırlamıyorum doğrusu. Ailem doğum günü pastasını sevdiğimi söylemişti ve tatlıyı seven biri olarak bunu tahmin edebiliyordum. Ama aslına bakarsanız onları 9 ay 5 gündür tanıyorum desem yeridir çünkü sadece bu kadar zamanı hatırlıyorum.

  Ailemin dediğine göre bir trafik kazası geçirmişiz ve bu benim hafızamı kaybetmeme sebep olmuş. Sonrasında ise kendimi soyutlamamam amacıyla her ne kadar istemesem de okula devam etmemi sağlamışlardı. Ama amaçları işe yaramamış, ben neredeyse tek bir arkadaş dahi edinmemiştim. Arkadaşım olmak isteyenleri de terslemiştim genelde çünkü bana üzülmelerini flan istemiyordum. Kimseyle konuşmuyor değildim aslında ama hiçbiriyle de o kadar yakın değildim.

İlk hatırladığım şey annemin endişeli gözleri ve o garip hastane kokusuydu. Biraz konuşmadan sonra ise hafızamı kaybettiğimi anlayıp endişeyle doktor çağırmışlardı. O günden sonra bana her şeyi hatırlatmaya çalışmışlardı ama işe yaramamıştı. Bunun onları üzdüğünü görsem de belli etmemeye çalışıyordum.

Bazen hatırlamadığım o hayatım nasıldı diye düşünmüyor değildim. Şu anki hayatımdan her ne kadar memnun olsam da her insan gibi çocukluğumu bilmek istiyordum. Çok fazla fotoğrafım yoktu. Varsa da ya büyüklerle, ya da sürekli fotoğraf çekindiğim 2-3 arkadaşım vardı. Diğer kişilerle olan tek fotoğrafım toplu fotoğraflardı. Onun dışında çok olmasa da yalnız olan, ama bunun ile mutlu olan bir kız olmalıydım. Tabiiki sadece tahmin. Ama şimdi ise kimse ile fotoğrafım yok.

Müziğin durmasıyla telefonumun çaldığını anlayarak kaşlarımı çatarak telefona baktım. Dinlediğim müziğin durmasından pek hoşlanmazdım. Ama ekrandaki 'Annişkom' yazısını görünce hızla telefonu açtım. Kulaklığım hala kulağımda olduğundan beni duyacağından emindim. Normalde kulaklığı çıkarıp öyle konuşurdum ama şu anda üşenmiştim.

"Açelya. Çıktın mı kızım?"

Yok anne ya benim 5 tane dersim daha var müsade edersen onlara girip geleceğim. Telefon yasak değil o yüzden arayayım dedim.(!)

"Evet annecim. Şimdi geliyorum eve."

"Ben Ayşe teyzenlerdeyim anahtarın yoksa gelip alırsın."

Ayşe teyze kim ya? İsmi tanıdık geliyordu doğrusu.

"Anahtarım var merak etme sen. Yarım saate evde olurum."

"Tamam kızım. Hadi görüşürüz. Kendine dikkat et."

Silinen Anılar (Yarı Texting)Where stories live. Discover now