Bölüm 38

136 9 22
                                    

3 yıl önce;

"Ne? Gidiyor musunuz? Nereye?"

  Tesadüfen Elif'in ailesinin olanlardan rahatsız olduğunu ve gitmek istediklerini öğrenmiş ve anında onların yanına giderek bunun doğru olup olmadığını anlamak istemiştim. Onların bunu onaylamaları ise şaşırmama ve üzüleme sebep olmuştu. Elif'in gitmesini kesinlikle istemiyordum. Hem benim gibi birini, hem de yıllardır arkadaşım olan Elif'i kaybetmek istemiyordum.

"Evet gidiyoruz. Şu element midir nedir kızımı bunun içine sokamam."

"Teknik olarak güçlerini keşfettiği an bu işin içine girdi zaten. Bunlar benim suçum değil. Bırakın da ona yardım etmeye çalışayım. Onları kontrol etmesi gerek."

"Karışma sen."

  Annemin bana mırıldanarak söylediği şey ile sinirli bakışlarımı ona yolladım. Artık bir şey söylememin engellenmeye çalışılmasından bıkmıştım. O benim de arkadaşım ve onun gitmek istemediğini biliyordum. Ama şu an içimdeki sinirimi dışarı çıkarmadan buradan uzaklaşmak istiyordum.

"Peki. Ben gidiyorum."

  Başka bir şey demeden ayağa kalktım ve balkona doğru yöneldim. Orada kolayca ışınlanabilirdim. Şu an tek düşündüğüm şu anda içeride olan kişilerin beni bunu yaparken görmemeleriydi. Zaten balkonlarını şu sürtülen camlardan kapattırdıklarından bunu oturarak ve beni görmeyecekleri şekilde yapabilirdim. Ayrıca güçlerimi yaymadan buradan çıkmamın iyi olacağını düşünüyordum.

"Nereye?"

  Bir şey demeden balkona çıktım ve elimde küçük bir bitki oluşturarak gözlerimi kapattım gitmek istediğim yeri hayal ettim. Bizim küçükken ormanlık bir yere yaptığımız ağaç evdi gitmek istediğim yer. Ama beni durduran şey annemin elimden bitkiyi almasıydı.

"Ne? Anne onu bana verir misin?"

"Nereye gittiğini söylemeden olmaz küçük hanım."

"Ağaç eve."

  Parmaklarımı hafifçe sallayarak çiçeğim bana gelmesini sağladım. Bunu yaparken elimin etrafında hafif yeşil ışıklar çıkmıştı. Ama sonuç olarak şu an bitki bendeydi. Ve ışınlanabilirdim. Buradan gitmek istiyordum ve bunu yapacaktım.

"O kadar uzak bir yere ışınlanabileceğini düşünmüyorsun değil mi?"

"Doğa her yerde."

  Hafifçe sırıttıktan sonra gözlerimi kapattım ve o ağaç evde olduğumu hayal ettim. Kısa süre içinde de orada olduğumu fark etmemle gülümsememi yok ederek etrafıma bakındım. Ama babamı görmeyi hayal etmiyordum doğrusu.

"Baba?"

"Açelya? Senin burada ne işin var? Nasıl geldin?"

  Elimdeki bitkiyi göstererek hafifçe gülümsedim. O da anlamış olmalı ki bir şey demeden hafifçe gülerek işine devam etti.

"Sen işte değil miydin?"

"Bugün pazar."

  Doğru ya. Hatta bu yüzden okula gitmemiştim bugün. Babama daha da yaklaşarak merakla ne yaptığını incelemeye başladım. Her ne kadar biraz olsun acı hissetsem de bu pek rahatsız etmiyordu doğrusu.

"Doğaya zarar vermemelisin."

"Bu ağaç evi isteyen sendin küçük hanım. Buna katlanacaksın artık. Ayrıca doğaya zarar vermiyorum. Doğa sever biriyim ben."

Silinen Anılar (Yarı Texting)Where stories live. Discover now