Bölüm 23

175 9 10
                                    

2 gün sonra Emir'den;

"Abicim daha iyi misin?"

Arabaya binen Mert ile meraklı ve endişeli bakışlarla ona baktım. Şu an mezarlıktaydık ve Mert tüm gün boyunca kendisine hakim olmaya çalışmıştı. Benimle konuşmasa da oraya gittiğinde de önce sussa da sonrasında konuşmaya başlamıştı. Buraya her ay belirli tarihlerde gelirdi. Normalde araba sürse de o günlerde asla araç kullanmazdı. Bu yüzden genelde ben götürürdüm onu. Hatta bazen onunla beraber oraya gider, tanımadığım o insanlarla konuşurdum. Mert birileri yanındaysa pek konuşmazdı. Hatta neredeyse hiç konuşmaz, öylece sadece anne ve kardeşinin mezarına bakakalır, kendini tutmaya çalışırdı. Ama yine de ağlamaktan kendini alıkoyamazdı. Bu sefer ise o istediği kadar konuşabilsin diye arabada beklemiştim onu. Genelde yaptığım şey de bu olurdu zaten. Onun bir şekilde konuşmasını istiyordum artık. Neler yaşadığını bana ilk anlattığı zaman ne kadar zorlandığını hatırlıyorum da... 16 yaşında biri için hiç de kolay bir yaşam değildi. Ama yine susuyordu. Her zaman yaptığı gibi yine kimseyle konuşmuyordu. Bu ise beni hem tedirgin ediyor, hem de üzüyordu.

"İyiyim. Hadi gidelim artık."

"Pekala."

Yavaşça söylediğim şeyden hemen sonra arabayı çalıştırarak sürmeye başladım. Her zamanki gibi sessizliğini koruyordu. Bu ise beni hem üzüyor, hem de sinirlendiriyordu doğrusu. Konuşmanın onun için en iyisi olacağını biliyordum ama hayatı boyunca benimle bu konu hakkında sadece 1 kere konuşmuştu. O da kardeşimi takip ettiğini öğrendiğim zamandı. Sonrasında hiç bahsetmemişti çocukluğunda neler olduğundan. Şu an ise aklından bir sürü şeyin geçtiğinin farkındaydım. Aklındaki bir sürü düşünceyi sıraya koyup öyle çözüm bulmaya çalışıyor olmalıydı. Şu an yapabiliyor mu pek emin değilim ama umarım başarıyordur.

''Sence ne düşünür?''

''Ne?''

Yaklaşık yarım saatin sonunda konuşmaya başlamasıyla kaşlarımı çatarak kısa bir süre ona baktım ve demek istediği şeyi anlamaya çalıştım. Konuşması beni şaşırtsa da şu an umursadığım şeyin bu olduğunu sanmıyorum.

''Dilek. Eğer benimle ilgili, hatta kendi ile ilgili gerçeği öğrenince ne düşünür sence? Nasıl bir tepki verir?''

Sorduğu soru ile düşünmeye başladım. Elbette şaşıracağı kesindi. Ama Mert konusunda ondan uzaklaşacağını düşünmüyordum doğrusu. Kendisi ile ilgili gerçeği öğrendiği zaman ise... İşte onu bilemiyorum. Eğer o kolye tekrar çıkarsa yine güçlerini kontrol edemeyecek ve işler daha da zorlaşacak. Benim korktuğum şey ise bu değil aslında. Korktuğum şey onu sonsuza kadar kaybetmek. Bu en son istediğim şey. Her ne kadar sürekli birbirimize zıt olma çabasına girsek de onu kaybetmeyi göze alamam.

''Onu 3 yıldan fazla zamandır takip ediyorsun ve onu hala tanıyamadın mı gerçekten?''

Bir şey demedi. Sanırım devam etmemi istiyordu. Pekala, sen istedin.

''Senden uzaklaşacağını düşünüyorsan yanılıyorsun. Eğer onu birazcık bile tanıyorsam senin üzülmemen için elinden geleni yapacaktır. Sana karşı bir şeyler hissetse de hissetmese de bunu yapacaktır. Teselli etmede benim ve senin kadar kötü olduğundan beceremeyecektir ama yine de deneyecektir. Ben böyle zamanlarda ona ayak uydurmaya çalışırım. Yani uzun lafın kısası senden uzaklaşmayacak, aksine sana daha da yakınlaşacaktır. Yani korkmana gerek yok.''

''Peki ya güçleri? Onları öğrendiği an hepimizden uzaklaşacak. Tıpkı babamın yaptığı gibi.''

''Çünkü korkuyor olacak.''

Dediğim şey ile bana dönerek kaşlarını çatarak bana baktı. Sanırım dediğim şeyi anlamaya çalışıyordu.

''Haklısın, bize kızacak. Hem de fazlasıyla kızacak. Ama bize zarar vermekten de korkacak. Kafası karışacak çünkü ne yapması gerektiğini bilmiyor ve hiçbir şey hatırlamıyor. Başka ne yapması beklenebilir ki değil mi? Ben olsam ben de korkardım. Sihirli güçlerden bahsediyoruz burada borudan değil. Ama sen merak etme. Her şeyi halledeceğiz."

Silinen Anılar (Yarı Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin