Bölüm 21

198 12 10
                                    

4 gün sonra;

"Hala inanamıyorum biliyor musun kimsin?"

  Kimsin ile karşılaşalı 4 gün olmuştu. Ama hala okulun bahçesinde beni beklerken görmeye alışık değildim. 2 gün bunu yapmıştı ve bu beni tedirgin etse de bir şey demiyordum. Bu sefer ise beni alarak o uçuruma götürmüş ama tek kelime dahi etmemişti bir süre. Şimdi ise konu açmaya çalışmamla birlikte öylece bana bakıyordu. Ama ne demek istediğimi anlamıştı.

"Ben de öyle. 4 yıl sonra burada tekrar beraber olduğumuzu düşünmek güzel bir hismiş."

"O gün bana anlatamadığın ne oldu kimsin? Seni neyden kurtardım?"

  Bir şey demedi. Acaba birkaç saniye önce sağır olmuş olma ihtimali yüzde kaç? Çünkü hiçbir şey konuşmuyor.

"Buraya normalde hiç gelmem biliyor musun Dilek? Başka bir yere gider, sessizce öylece bakarım. Bazen bir bakmışsın, gecenin 3'ünde eve dönmüşüm."

  Sonunda konuşmaya başladığında onu dinlemeye başladım. Sorumu cevaplamak yerine konuyu değiştirse de onu zorlamamak adına susmayı tercih etmiştim. İçinde çok şey sakladığının farkındaydım artık. Çocukluğunda iyi şeyler yaşamamış olmalıydı. Ve bu beni üzüyordu. Her çocuğun mutlu olmaya hakkı varken belli ki o mutluluğun ne olduğunu bile bilememişti.

"Ama bu sefer buraya gelmeyi tercih ettim... Her ne kadar burası
benim kötü anılarımı canlandırsa da sonrasında gelişen güzel şeyi göz ardı edemezdim."

Şair burada benden bahsetmiyor değil mi?

"Şey..."

"Eğer stresli veya üzgünsem yanımda konuşulmasını sevmem Dilek. Sessizliği tercih ederim."

  Hem beni susturup hem de kendi hakkında bilgi vermeyi nasıl başardı acaba? Gerçi ben de öyleyim de.

"Anlıyorum. Biliyor musun? Ben de öyleyim."

"Biliyorum. Senin hakkında fazlaca şey bildiğimi biliyorsun Dilek."

  Bana neden şu an sürekli Dilek diyor? Normalde çiçek kız demiyor muydu? O nereye gitti?

"Söylemiştin."

"Stresli olduğunda kolyenle oynuyor, heyecanlı olduğunda elini boynunun arkasına koyuyorsun. Konuşmalarda oluşan sessizliği sevmiyorsun. Sufleye bayılırsın mesela. Hatta öyle ki nasıl yapıldığını dahi öğrendin. Yapmacık insanları sevmiyorsun. Abartıyı sevmiyor, insanların nasıl bu kadar kısa giyinebildiğine ve fazla makyaj yaptıklarına anlam veremiyorsun. Dans etmeyi seviyorsun ama bir düğüne gittiğinde dans etmek sana göre değil. Salakça dans ettiğini düşünüyorsun. Anlamlı şarkılar senin 2. hayatın gibi mesela, onunla hayat buluyorsun. Saçlarınla oynamayı seviyorsun. Radikal değişiklikler sana göre değil. Stresleniyorsun. Hıçkırık tutmasından nefret ediyorsun. Fazla arkadaş değil gerçek arkadaş istiyorsun hayatında. Bir yere gideceksen yalnız gitmeyi tercih ediyorsun çünkü yaptığın planın altüst olacağını düşünüyorsun. Fantastik film ve dizilere bayılıyorsun. Kitap ve filmleri kapaklarına göre beğenerek alıyor ya da izliyorsun. Youtuberlardan nefret ediyorsun ama bir Youtuber'a hayransın. İkizler burcu olabilir misin acaba?"

  Ben şaşkınlıkla ona bakıyordum. Benim hakkımda bu kadar şeyi nasıl bilebiliyor?

"Her neyse. Doğa senin 1. hayatın mesela. Doğa demek hayat demek senin için. Ama böceklerden ve seni ısırabilecek şeylerden korkuyorsun. En sevdiğin hayvan kedi. Garip bulduğun isimlere o kişi yanında olmadığında aşırı tepki gösteriyorsun mesela. Yürürken müzik dinlemeye bayılıyorsun. Hele yabancı bir şarkı ise günün gün oluyor. Yeni şarkılar keşfetmeyi normalde sevmezsin ama yavaş yavaş sevmeye başlıyorsun. Sinirlendiğinde veya üzüldüğünde ister istemez gözlerin doluyor ve ağlamak istiyorsun. Gözlerin doldu mu ağlamak zorundasındır mesela. Sulu gözsün yani. Sana bağırılmasına sinir olursun. Bundan hayatta hoşlanmazsın. Ağlaman da bu yüzden olur zaten. Sonra..."

Silinen Anılar (Yarı Texting)Where stories live. Discover now