Bölüm 32

134 9 3
                                    

Emir'den;

''Ne demek hastanede ya? Mert beni delirtme. Neler oluyor?''

Sinir ve korku ile neredeyse evin etrafında tur atıyordum. Az önce Mert aramış ve Dilek'in bir anda bayıldığını ve hastane götürdüklerini söylemişti. Ya bu kız sabah iyiydi şimdi ne oldu? Allahım kafayı yiyeceğim.

''Ben nereden bileyim Emir? Hastaneye getirdik işte ne olur ne olmaz diye. Abi lütfen beni sakinleştir ya. Dayanamadım çıktım hastaneden. Abi annem geliyor aklıma ya. Boğuluyormuş gibi hissediyorum. Bir şey yoktur ama onun bayıldığını görünce... Ben ne yapacağım ya?''

''Az önce dedin ya bir şey yoktur diye. İşte ona tutun. Ya Dilek'i bilmiyor musun sen? Güçlüdür ama belli etmez o. Bak şimdi... Ben önce hastaneye gidip durumu öğreneceğim, sonra nereye gittiysen yanına geleceğim. Tamam mı?''

O da benim gibi kötü bir şey olmasından korksa da bunun olmayacağını hissediyor olmalıydı. Yoksa aklından geçenlerden bir gram bile bahsetmezdi bana.

''Dizi artistliği yapma bana Emir ya. Hastanenin nerede olduğunu biliyorsun da geleceksin öyle değil mi? Zihnimi flan mı okudun yoksa doğruyu söyle.''

Konuyu değişmeye çalıştığını fark etmemle gülerek ona uymaya çalıştım. Pekala, haklı aslında. Daha hangi hastaneye gittiklerini bile bilmiyorum ki?

''E o zaman söyle de geleyim.''

''Hani şu bir ara bir hastaneden bahsetmiştin ya. Yetenekliler için gizli olarak açılmıştı sanırım. Oraya getirdim onu.''

Orayı biliyordum. Yaklaşık 2 yıl önce flan keşfetmiştik orayı. Oldukça ıssız bir yerde sayılırdı bu yüzden neredeyse kimse orayı bilmiyordu. Bilen ise normal bir hastane olarak görüyorlardı.

''Tamam. Biz hemen geliyoruz. Sonra zaten yanına geleceğim beni tanıyorsun ki.''

''Gerek yok. Gerçekten. Sadece biraz sakinleşmeye ihtiyacım var. Ya ben ne kadar korktum senin haberin var mı? Gözümün önüne annem geldi, o hastanedeki halim geldi. Kendimi zor tuttum onları hastaneye götürene kadar. Sadece yalnız kalmaya ihtiyacım var. Sonra gelirim zaten.''

Derin bir nefes alarak yine kendisine bir zarar vermeyeceğine, sadece yalnız kalmak istediğine inandırmaya çalıştım kendimi. Sesi oldukça durgun geliyordu ama eğer kendini gerçekten kötü hissetse aramazdı öyle değil mi? Sadece Dilek'in hastanede olduğunu söyleyen bir mesaj atardı. Sonrasında ise ondan haber dahi alamazdık.

"Tamam. Bak kendine dikkat ediyorsun tamam mı? İkiye bölünüp ikinizle de ilgilenemem biliyorsun ki. Bir saniye ya... Burcu'yu ne yaptın sen?"

"Onu da hastaneye getirecek değilim herhalde Emir. Teyzeme bıraktım. Kız da korktu Dileği öyle görünce. Ne yapacağımı bilemedim var ya. Birazdan teyzemi arayacağım zaten iyi mi diye."

"İyi yapmışsın. Hem sen merak etme bir şeyleri yoktur onların. Neyse benim kapatmam lazım. Daha hastaneye gideceğim. Sen de kendine dikkat et beni merak ettirme."

Geçmişte yaptığı şeyleri tekrarlamasını istemiyordum. Ne yaşadığını bize o gün yaşanan olaya kadar hiç anlatmamıştı. Ama sorunlarının olduğunu bilirdik. Batu da ben de ona yardım etmek istesek de sorunun ne olduğunu bilmediğimizden çözüm de bulamazdık. Gerçi bildiğimizde de çözüm bulamadık da, orası ayrı bir konu. Sanki tüm sorunları pasta yermiş gibi içine atmış gibiydi. Ki yaptığı şeylerde haksız olsa da bir o kadar da haklıydı aslında.

"Bazen gay olduğundan şüphe etmiyor değilim Emir. Ne bu ilgi alaka ya? Annem bile bu kadar ilgilenmiyordu ya!"

Gülerek söylediği şey beni biraz sinirlendirse de ben de hafifçe gülmüştüm. Dikkatini dağıtmaya çalışıyor olmalıydı.

Silinen Anılar (Yarı Texting)Where stories live. Discover now