Bölüm 45

129 6 12
                                    

1 hafta sonra;

"Pekala, bir kez daha deneyelim. Hazır mısın?"

  Başımı olumlu anlamda sallayarak derin bir nefes aldım ve karşımda duran anneme baktım. Eve geri dönmüştük ve annem beni evde çalıştırmaya karar vermişti. 2 hafta öncesine göre biraz daha iyiydim ama hala kontrol edemiyordum. Bu yüzden yarınki matematik sınavıma çalışmak yerine burada güçlerimi kontrol etmeye çalışıyordum.

"Evet."

"Pekala. Bunun için üzgünüm."

  Camın önündeki bitkinin etrafında ince, yuvarlak bir şey oluşup içe doğru gittikçe büyüdüğünde derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. Bunun canımı yaktığını bildiğimden korkmaya başlamıştım. Şu an neden içimdeki sinirin arttığını ve annemi neden durdurmak istediğimi inanın bilmiyorum.

  Çiçeğin kopmasıyla acıyı hissetmem ve çığlık atmam bir olmuştu. Bundan hoşlanmıyorum. Hem de hiç. Hele bir şeyi başaramadığımı görmekten hiç hoşlanmazdım. Bitkiler yine yayılmaya devam ediyordu ve bu hoşuma gitmemişti. Pekala, aslında amacımız tam da bitkilerin yayılmasını sağlamaktı ama yayılmalarını durduramamak beni sinirlendiriyordu.

"Biraz dinlensek? Başım ağrıyor."

"Tamam. Bitirelim mola veririz."

"Tamam."

  Derin bir nefes aldıktan sonra elerimi uzattım ve odaklanmaya çalışarak ellerimi yavaşça aşağı indirirken bitkilerin de yerin altına girdiklerini hayal ettim. İlk denememim başarısızlıkla sonuçlanmasıyla oflayarak anneme bakmıştım.

"Pes etmek yok. Hadi bir kez daha dene."

"Tamam."

  Yavaş çekimde söylediğim şeyden sonra derin bir nefes alarak aynı şeyi ikinci defa yapmıştım. Bu sefer başardığımda gülümseyerek derin bir 'oh' çekmiştim. En azından ilk denememe göre iyiydim.

"Bugünlük bu kadar yeter. Hadi biraz dinlen de sınavına çalış."

"Tamamdır."

  Annem içeri girerken ben ise bir süre daha dışarıda kalarak hava almak istediğimden dışarıda kalmıştım. Sadece içimdeki nedensiz siniri atmak istiyordum.

  Bir süre sonra şarkı söyleyen bir ses ile korkudan sıçrayarak sesin geldiği yöne bakmıştım. Sesi çok da güzel sayılmazdı aslında ama kötü de denemezdi doğrusu. Mert olduğunu gördüğümde ise gözlerimi devirerek ve şarkıyı söylememek için kendimi tutarak ona bakmıştım. Bildiğim bir şarkıysa söylemeden duramazdım.

"Sen şarkı söyleme Mert. Ciddiyim."

"Ne? Sen söyleyince oluyor ama. Hep sesim güzel diye bunlar değil mi? Kıskanıyorsun sen benim sesimi itiraf et."

"Ne demezsin ya! Ölüyorum sesine. 'Sadece bana şarkı söyle.' demek istiyorum ama diyemiyorum çünkü sesin harika. Tüm dünya duymalı yoksa küserim Mert."

  Dalga geçtiğimi anlamış olacak ki hafifçe gülmesiyle gülümsememek için kendimi zor tutmuştum.

"Olmadı ama şimdi çiçek kız. Ne güzel şarkı işte. Hem benim gibi bir sesi olan biriyle takılmak istemiyor muydun?"

"Ne? Ben mi seninle takılmak istiyorum? Ne demezsin! Mert gelsin de benimle konuşsun diye dört gözle bekliyorum biliyor musun? Ama arkadaş olarak işte sorun orada."

  Pekala, uzun zamandır terslememiştim Mert'i. Şimdi hazır şansım varken terslemek harika olur bence.

"Arkadaş mı? Öyle ölmem füze at be Dilek. Hem Kimsin'e ne oldu? Kaç gündür demiyorsun onu fark ettim."

Silinen Anılar (Yarı Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin