Bölüm 6

198 13 2
                                    

Üzerime turuncu bir tişört giydiğimi hatırlamamla korkuyla etrafıma bakındım ve herhangi birinin telefonuyla ilgilenip ilgilenmediğine baktım. Ama sorun şu ki mağzanın yarısı telefonla ilgileniyordu. Korkula hem telefonuma, hem de etrafıma bakınarak kolyemi sıkıcasına tuttum. Şu an biri bizi izliyordu ve tedirgin olduğumu görmüş olmalıydı. Bu beni korkutmuştu.

"Açelya? İyi misin? Bir sorun mu var?"

Elif'e döndüm. Ona söylemeli miydim? Kesinlikle evet. Şu an o da yanımda ve bilmeye hakkı var. Ama bu onun tedirgin olmasına sebep olacak. Hatta tek arkadaşımı dahi kaybetmekten korkuyordum şu anda. Takip meselesini öğrendiğinde kesinlikle korkacak ve arkadaşlık kurmak istemeyecektir.

"Şey... Ben..."

"Kötü bir mesaj mı aldın yoksa?"

"A-aslında evet. Yani denebilir."

Merakla bana bakmaya başladı. Aslında ona söyleyip söylememe konusunda hala endişeliydim. Ama bunu yapmalıydım da.

"Ne oldu? Bak bana her şeyi söyleyebilirsin."

Derin bir nefes alarak telefonumu ona uzattım. Bundan kaçış yoktu. Er ya da geç öğrenecekti sonuçta.

"Mesajlar kısmına bakarsan anlarsın."

Telefonu masadan alarak mesajlara baktıktan sonra önce şaşkınlıkla ve korkuyla etrafına bakınsa da sonradan mesajları okuyormuş gibi dikkatle telefonun ekranıyla oynuyordu. Bir yandan da düşünüyormuşcasına bir hal almıştı.

"Bu ne ya? Bu da kim?"

"Bilmiyorum. O beni tanıyor olmalı ama ben sanırım hafızamı kaybettiğimden dolayı onu hatırlamıyorum bile. Benim bir sevgilim flan yok öyle değil mi? Ya da eski sevgilim?"

"Hayır, ikisi de yok. Ki sevgilin olsa böyle mesajlarla uğraşmak yerine karşına çıkmaz mıydı sence de? 9 ay mesaj atmayı mı beklemiş yani?"

Haklıydı. Ben olsam direk karşısına geçip sevgilisi olduğumu söylerdim. Ama sevgilim değilse kim? Ve beni nasıl bu kadar iyi tanıyor?

"Haklısın. Ama sence ne yapmalıyım?"

"Bence Melek teyzeye ya da polise söylemelisin. Ama şimdilik bunun için erken sanırım. Sana zarar vermeyeceğini söyleyip durmuş. Belki de kötü niyetli değildir de sadece seninle konuşmak istiyordur. Ya da... Bir saniye... Yok artık!"

"Ne oldu?"

Ben merakla ona bakarken onun gülmesiyle ise kaşlarımı çatarak ona baktım. Neden gülüyor ya o şimdi?

"Ne gülüyorsun? Bu cidden komik mi sence?"

"Hayır tabiiki. Ama... Kanka şey... Eğer düşündüğüm gibi ise... Eniştemiz hayırlı uğurlu olsun diyorum şimdiden."

Kaşlarım çatılabildiği kadar çatılmıştı. Ne demek 'Eniştemiz hayırlı uğurlu olsun' ya? Ben burda korkudan uzaya çıktım onun dediği şeye bak. Olacak iş mi bu ya?

"Ne? Bunun dalga geçilecek bir yanı mı var gerçekten Elif ya? Ne eniştesi?"

"Merak etme. Eğer düşündüğüm şey ise bir süre sonra ne demek istediğimi anlayacaksın canım arkadaşım. Ama bence korkulacak bir şey yok."

Şaşkınlıkla ona baktım. Daha kim olduğunu bilmeden bu güven nereden geliyor acaba? Yoksa kim olduğunu bildiğinden mi bu kadar rahat?

"Nasıl bu kadar emin ve rahat olabiliyorsun? Yoksa onu tanıyor musun?"

"Nereden tanıyacağım Allah aşkına Açelya? Hikayelerde olur ya hani öyle. Ben de öyle düşündüm. Ay enişte geliyor!!!"

Korku ve endişeyle Elif'in saçmalayan ağızını kapattım. Delireceğim artık ya! Takip ediliyoruz dediği şeye bak.

Silinen Anılar (Yarı Texting)Where stories live. Discover now