Bölüm 48

101 9 9
                                    

Berika'dan;

"O iyi mi?"

Gözlerim salondaki çiçekleri sulayan Açelya'ya döndüğünde herkesin ona bakması bir olmuştu. Sadece Mert ile konuşması beni şaşırtırken bir yandan da yavaş yavaş konuşmasının iyiye işaret olduğunu düşünüyordum.

"İyi. Sadece biraz şaşkın."

Bana pek öyle gelmedi Mert ama yine de sen bilirsin.

"Ne oldu ki? Sınavı mı kötü geçti?"

"Bana iyi geçtiğini ama soruların zor olduğunu söyledi. Çok da iyi geçmiş olmamalı. Ama bence konu o değil."

Emir ağbi kıskanç biridir halbuki Mert'i nasıl kıskanmadı anlamadım doğrusu. Yoksa kendisini tutuyor mu acaba? Bak bu olabilir.

"Ne peki? Bak bir şey olduysa..."

"Öyle değil. Bugün Gülhane Parkı'na götürdüm onu. Biraz rahatlasın diye. Şarkı flan söyledik. Sonra da bir şeyler duyduğunu söyledi. Cisimleri kaldırabilen bir kız gördük. Şu adamlar tarafından yakalanmış götürülüyordu. Yardım etti ona."

"Ne?"

Bu sefer şaşkınlığını belli eden Elif idi. Bir şey mi hatırladı bilmiyorum ama kötü bir şey olmamasını umuyordum.

"Adı Derya'ydı sanırım. İşin ilginci her ne kadar onlara saldırdıysa da işe yaramadı. Sanki etraflarında bir kalkan var gibiydi. O kadar sert vurmasına rağmen burunları dahi kanamadı. Ama Dilek gücünü kullandığında işe yaradı."

"Dilek mi yardım etti?"

"Kız bizim gibi biri mi yani?"

Melek teyze ve Elif'in dediği şey birbirlerine bakmalarına sebep olmuştu. Melek teyze Açelya'nın korkacağını düşündüğünden yardım etmeyeceğini düşünerek sormuş olmalıydı o soruyu. Elif'in sorusu ise zaten onu ve Melek teyzeyi ilgilendiriyordu.

"Evet, Dilek yardım etti. Ve evet, sizin gibi. Kız Dilek'i de tanıyor olmalı. Sarmaşıkları gördüğünde ondan 2. kere onu kurtardığı için teşekkür etti."

"Sen ciddi misin? Nereden tanıyor olabilir ki?"

İkinci defa konuşmamla gözler tekrar Açelya'ya dönmüştü. Çiçekleri sulamayı bitirmiş, bu tarafa geliyordu.

"Bilemiyorum. Şu Yetenekliler Servisi'nde tanışmış olmasınlar?"

"Evet. Ben de nereden tanıdık geliyor diyordum. O idi."

Açelya'nın de konuşmaya katılmasıyla şaşkınlığım gittikçe artıyordu. Oradaki günlerini hatırlamaya mı başladı yani? Bu artık anlatacak mı demek? Umarım anlatır.

"Onu tanıyor musun?"

Melek teyze'nin sorusu ile Dilek düşünürcesine bir hal almıştı. Ben ise merakla ona bakıyordum.

"Pek sayılmaz aslında. Sadece bir defa gördüm sanırım. Bilemiyorum.
Kaçmaya çalışıyordum ve bana yardım ettiğini hatırlıyorum."

Oradan kaçmaya çalıştığından bahsettiğini hatırlıyordum. Kaçmak pek ona göre bir şey olmadığından ilk duyduğumda garibime gitmişti ama sonra bunda haklı olduğunu anlamıştım. Pek bir şey anlatmasa da kötü şeyler yaptıklarını biliyorduk. Sorduğumuz halde söylemediğinden pek de zorlamamıştık doğrusu.

"Bu kızın bilgilerine ulaşmamız mümkün mü sizce?"

"İşi bilgisayarlarla olan sensin. Niye bize soruyorsun ki Batu Allah aşkına? Asıl bizim sana sormamız lazım."

Silinen Anılar (Yarı Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin