Bölüm 54 - Son 1

118 6 21
                                    

21 Mart, Emir'den;

"Emir! Demek buradasın."

Batu'nun sesini duymamla başım o tarafa dönmüştü. Kendime gelip rahatlamak için bahçeye çıkmış ve bir köşeye oturmuştum ama sanırım beni rahat bırakmaya niyetleri yok. Annemlere söylerken Batu orada olmadığı için bilmiyor ve beni aramış olmalıydı. Nerede miydik? Hastanede. O adamların gelmesi yüzünden Dilek ile kaçarken kaza yapmıştık. Yaklaşık yarım saat önce de bir şey hatırlamadığını söylemişti ve bizi yanına yaklaştırmamaya çalışıyordu. Ben de dayanamayarak odadan çıkmış ve buraya gelmiştim. Bunların hepsi benim suçumdu. Onu istemediği halde neden oraya getirdim ki sanki? Kız gelmek istemiyor işte bırak evde kalsın değil mi? Ama yok! İlla gelecek. Aferin sana Emir!

"Nerede olacağım başka Batu Allah aşkına?"

"Daha iyi misin?"

Başımı belli belirsiz anlamda salladığımda bir şey demeden yanıma oturmuştu. Yalnız kalmaya ve bunların bir rüya olduğunu duymaya ihtiyacım var.

"Deniyorum diyelim."

"Bak... Belki zamanı değil ama... Konuşmamız gereken önemli bir konu var."

Sesindeki ciddiyetle birlikte kaşlarımı çatarak merakla ona baktım. Acaba kaza hakkında mı konuşmak mı istiyordu? O adamlar neden gelmek zorundaydı ki? Bizden ne istiyorlar?

"Kaza hakkında konuşacaksan..."

"Hayır. Konu o değil."

Bak şimdi iyice meraklanmaya başladım. Onu bu kadar endişelendirecek ne olmuş olabilir ki? Neden bu kadar korktu acaba? Yoksa... Dilek'e bir şey mi oldu da beni uzaklaştırmaya çalışıyor? Allahım lütfen Dilek'e bir şey olmasın.

"D-Dilek'e bir şey mi oldu yoksa? O nasıl? O..."

"Merak etme bir şey olmadı. Dilek gayet iyi."

"E ne oldu o zaman?"

Resmen içim rahatladı ya. Hem Dilek de iyi. Ama ne olmuş olabilir ki? Kaza günü onu orada bıraktığım için kızgın mıydı acaba? Onu da arayamamıştım ki o sırada. Ne diyecektim hem? 'Abicim peşimizde bizi denek olarak kullanmaya çalışan silahlı adamlar var da ben iki dakika kaçtım siz de oradan gidin.' mi? Delirdiğimi düşünürdü herhalde. Gencecik yaşımda deliler hastaneye yollardı beni valla.

"Beni bi dinlesen diyorum arkadaşım."

"Özür dilerim. Tamam dinliyorum."

Derin bir nefes alarak bana baktığında ben de merakla ona bakmıştım. Sanki bir şeye şaşırmış da hala şaşkınlığını üzerinden atamamış gibiydi. Ama ne olduğunu anladın mı diye sorarsanız hayır derim. Belki de kazanın şokunu atlatamamıştır daha. Ben dahi atlatamamışken onun da hala şaşkın olduğunu tahmin edebilirdim. Dileğin yanıma gelip adamların burada olduğunu söylemesi, o hızla onu arabaya götürmem, kaza yapacağımızı fark ettiğinde çığlıklarla beni durdurmaya çalışması ama başaramaması... Hepsi gözümün önündeydi ve kesinlikle benim suçumdu.

"Pekala... Umarım bunu biliyorsundur çünkü bilmiyorsan büyük bir pot kırmış olacağım."

Kaşlarımı çatarak ona baktım. Ne pot kırmasından bahsediyor Allah aşkına? Bir şeyler mi öğrendi acaba? Hatta büyük ihtimalle benim bildiğim bir şey?

"Neyden bahsediyorsun sen Batu? Neler oluyor?"

"A-açelya... Sen de onun gibi misin?"

Silinen Anılar (Yarı Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin