Bölüm 51 - Son 4

122 4 26
                                    

1 ay sonra;

"Nature manipulation... Doğa manipulasyonu..."

Bilgisayardaki yazan şeyleri Türkçeye çevirerek elimdeki orta boylu bir deftere yazmaya başladım. İngilizcem ne kadar yeterse artık. Sonuçta bir yerden başlamam gerek değil mi? Öylece oturamam.

Birkaç gündür kafama takılan şeyi sonunda araştırmaya karar vermiştim. Güçlerimle neler yapabildiğimi öğrenmek istiyordum. Ve belki internette bazı cevapları bulurum umuduyla bu yola başvurmuştum. Türk sitelerde bir şey bulamayınca yabancı sitelere yönelmiştim ve tahmin ettiğim gibi bir şeyler çıkmıştı. Anladığım kadarıyla da yapabildiğim şeyler oldukça fazla sayılırdı.

''Kullanıcı doğal dünyaya direk olarak bağlıdır ve bu sayede doğa ile iletişime geçebilir, etkileyebilir (istediği şeyi yaptırmak), hareket ettirebilir ve doğayı: bütün yaşayan canlıları,bitkileri ve yeryüzünün hava ve jeoloji (yerbilim) gibi doğal olaylarını, ve bütün bunların birleştiği madde ve enerjiyi kontrol edebilir. Yeryüzündeki bütün doğal ortamlarda hayatta kalabilirler. Ne?''

Cümleyi tam olarak anlamasam da çevirebildiğim kadarıyla yazmaya devam etmiştim. Artık bir şeyleri araştırmamaktan bıkmıştım. Pekala, bunun geçici bir heves olduğunu biliyordum ama araştırmak istiyordum. Neler yapabildiğimi öğrenmeliyim öyle değil mi?

''Kullanıcı...'

''Abla? Ne yapıyorsun?''

Duyduğum ses ile ani bir korkuyla sesin geldiği yere dönsem de Sinem'i görmemle korkum gitmiş, yerini rahatlama almıştı.

''Önemli bir şey değil. Ne oldu söyle bakalım.''

''Buzlukta dondurma var mıydı?''

Sıcaklardan dolayı 3 kardeş olarak neredeyse her gün dondurma yer olmuştuk. Dondurma yoksa da soğuk su ile sıcaklığımızı gidermeye çalışıyorduk. Benim için pek işe yaradığı söylenemezdi ama diğerlerini bilemem doğrusu. Yine bu her gün dondurma yeme işi en çok Sinem'in işine gelmişti. Çünkü her çocuk gibi dondurma yemeyi severdi ve şimdi ise bu şansını fazlasıyla kullanmaya çalışıyordu.

''Olması lazım. Dur vereyim.''

Oldukça rahat olduğum pozisyonu bozarak kalkmış ve gülümseyerek mutfağa doğru ilerlemiştim. Sinem de beni takip ediyordu. Ağbime meşgul olduğundan sormamış olmalıydı. Şu sıralar bir tasarım ödeviyle meşguldü ve bunun için fazlasıyla uğraşıyordu. Eğer bir şeyler anlasaydım yardım etmeye çalışırdım ama malesef anlamıyordum. Bu yüzden de onu mümkün olduğu kadar yalnız bırakmaya çalışıyordum.

''Abla.''

''Efendim canım.''

''Araştırdığın şey güçlerin miydi?''

Sinem'in çok zeki biri olduğunu söylemiş miydim size? Söylemediysem şimdi söylüyorum. Bu kız gerçekten zeki.

"Evet. Ama boşver."

"Biliyor musun abla? Bence güç havalı bir şey. O adamları kovalamak çok eğlenceli."

Henüz tehlikenin farkında olmaması iyi bir şeydi aslında. Her şeyi oyun gibi düşünüyordu ve bu onun için daha güvenliydi sanırım. Ama yine de haklı sayılırdı. O adamların gidişlerini izlemek güzel bir duyguydu. Bir şeyleri başardığını hissettiriyordu. Ama nedense tam anlamıyla iyi hissedemiyordum doğrusu.

"Seni de göreceğiz Sinem'cim."

Hafifçe gülerek dolaptan dondurmayı alarak ona vermiştim. Hem böylece belki şansıma konu da değişirdi.

Silinen Anılar (Yarı Texting)Where stories live. Discover now