Bölüm 30

174 8 17
                                    

3,5 yıl önce;

"Bakın... Şu mutant..."

"Mutant demeseniz daha iyi olur bence. Bana biraz kaba geliyor da. Başka bir şey deseniz olmaz mı?"

Sözünü böldüğüm 40 yaşlarında görünen adama bakarak söylediğim şey kısa bir 'of' çekmesine sebep olmuştu. Ama o kadar da kibar söylemiştim neden ofladı ki şimdi?

"Pekala. Doğa element olarak kabul edildiğinden sanırım sana element diyebilirim. Bu uygun mu?"

"Daha iyi. Teşekkür ederim."

İçtenlikle gülümseyerek söylemiştim bunu. Haklı sayılırdı. Sonuçta doğa 4 elementlerden biriydi ve bende de doğa gücü vardı. E peri de diyemeyeceklerine göre element demelerinde bir sorun yoktu bence. Ama diğerlerini bilemiyorum.

"Neyse. Daha önce dediğim gibi. Bütün bu güç meselelerinden uzun zamandır haberim var ve bunları onlardan en azından bir nesne ile etkisiz hale getirmenin yollarını aradım. Böylece tehlikelerden herkes uzak olacaktı. Ve sanırım buldum da. Ama bu, o güce sahip olan için oldukça zor olacak."

Sanırım şu an benden bahsediyor.

"Henüz yan etkilerini araştıramadım ama tek bildiğim şey o nesne çıkarıldığında güçlerinin kontrolden çıkacağı. Yani güçlerini içeride tutmakta zorlanarak tekrar en başa döneceğini biliyorum. Henüz başka bir yan etkiyle karşılaşmadık ama araştırıyoruz. Ve olmamasını da umuyoruz."

"Yani tek yapması gereken kolyeyi çıkarmamak. Ve sonucunda neler olacağını bilmiyor muyuz? Gerçekten harika bir yöntemmiş"

"Baba!"

Sakince sinirini koruyamayan babamın elini tutarak sakinleştirmeye çalıştığımda bana bakarak derin bir nefes aldı ve tekrar adama baktı.

"Bırakın ne verecekse versin. En azından elimizde bir çözüm yolu olur. Kullanmak zorunda değiliz ki. Hem vereceği şeyi aldığımızdan dolayı bizi gelişmelerden de haberdar etmek zorunda zaten haksız mıyım?"

Bunları derken bir yandan da etraftaki bitkilerle konuşarak o adamın iyi olup olmadığını anlamaya çalışıyordum. Bitkilerin söylediği ve bana gösterdiklerine göre adam güvenilir biri diyebilirdim doğrusu. Buraya yaklaşık 7 yıl önce gelmişler ve sürekli onlarla sohbet ederek güzel şeyler söyler, onları sularmış. Buradan çıktığında ne yaptığını henüz öğrenememiştim ama sanırım bana söyledikleri yeterliydi.

"Kesinlikle. Hem ben bu işi para ile yapmıyorum. Tek istediğim yardımcı olmak. Ama elimden başka bir şey gelmiyor. Bu şeylerin yan etkisi varsa bunları öğrendikten sonra bunları düzelterek elementlere bir şekilde haber vermek istemiştim ama daha önce öğrenenler olduğundan bir şey yapamadım."

"Ve sanırım biz de bunlardan biriyiz."

Sanırım değil, kesinlikle öyleyiz. Yoksa neden burada olalım ki? Aslında amacımız sadece ne olduğunu öğrenmekti. Ama güçlerini kullanmanı engelleyecek bir şey iyi olabilir doğrusu. Sinirlendiğinde tak, tehlikeden kurtul. Bence gayet iyi. Özellikle benim için.

"Evet. Ama sizi uyarıyorum. Herhangi kötü bir sonuç ile karşılaşıp karşılaşmayacağınızı inanın bilmiyorum."

Düşünmeye başladım. Tehlikeleri sevmezdim aslında. Ki dediği şeye bakılırsa o şeyi çıkardığım an daha da tehlikeli olacaktır. Onları kontrol etmem ne kadar zamanımı alır bilmiyorum. Ama denemekte fayda var değil mi? Ya da hiç kullanmam ama en azından yanımda olur. Böylece insanlar bizleri öğrenmezler.

Silinen Anılar (Yarı Texting)Where stories live. Discover now