Yalnızlık Tepesi

2.5K 104 7
                                    

Bu üç genç adamın hikayesi: Thomas, Sandra ve Augustine. Bunlar üç yıl önce hiçbir iz bırakmadan kayboldular ve polis soruşturma sonunda bir kamera ve kayıt cihazı bulabildi sadece.. Bir blog sahipleri oldukları tespit edildi ve kendi videolarını yayınlıyor oldukları görüldü.. Genel olarak, tales ve her zaman onun "maceraları" filmi, doğaüstü efsaneler gibi şeyler vardı. Agustin'in kameraman olduğu anlaşıldı.

Son blog yazısı Yalnızlık Tepesi,  bir çölde küçük bir köy; vahşi batı tarzı efsane hakkında olduğuna ulaşıldı. UU... Efsane der ki kimse bu şehirde yedi günden daha çok kalabilirse "maceracı" olur. Bu yüzden bu 3 genç  ekibini ve kamyonu yükledi.

Aşağıda açıklanan her şey bir video kamera ve ses kaydedici üzerinde bulundu.

1. gün: Varış Şehri ve Ev Kayıtları

Thomas Kent girişinde bir işaret görüyor. Siyah harflerle yazılmış: "Yalnızlık Tepesi'ne Hoşgeldiniz" ve yukarıda kanla yazılmış uyarı adına "git" yazıyor. Bu arada, Sandra kamera için şehir efsanesini anlatıyor. Kimsenin orada yedi günden fazla kalamayacağını söylüyor.'' Evlerin kendine ait bir hayatı vardır ve kurtulmuş biri olarak söylüyorum, yer hakkında diğer efsaneler de vardır. Burayla ilgiliyse buranın ruhların şehri olduğunu söylüyor''

Şehir Girişi

Akşam, bir ateş etrafında toplanılan belli bir mesafeden çekilen bir kamera kaydı bulunuyor. Gençler çalışır vaziyette bırakmış bu kayıt cihazı ile silahlarını. Cırcır böcekleri ve kurbağalar, gece tipik sesler çıkarıyor. Aslında bir çölde olduklarını düşünürsek eksik bir detay kurbağa ya da cırcır böcekleri. Aniden, sadece hayvanlar değil,  aynı zamanda kamp ateşi bile nefes alıyor sanki.

-Bu çok tuhaf dinle, tüm sesler kayboldu. Sesimizi daha az duyuyorum. Bekle, benim teybim kaydetti dinlemek gerekir. Ancak, ses kaydedici durmadı.

-Bence en iyisi uyumak.

Sonra ateşe ve uyku tulumlarının içine sığındılar. Agustín gece boyunca  kamerayı kayıtta bıraktı. Derin bir uykuya daldıklarından iki saat sonra gizemli bir şekilde ateş alevlenir ve kamera kamp ateşini kaydetmeye başlar.

2. Gün

Sabah uyanıyorlar. Sandra  kamerayla şehir turuna çıkalım diyor. Çıkıyorlar.  Kamerada sokaklar ıssız. Aniden, yürürken nesneler havada uçuşmaya başlıyor. Atan kimse de görünmüyor ve videoda tam olarak ne olduğunu tanımlamak mümkün değil. Nesneler tek başına yalnızca uçtu. Kampa döndükten sonra kırık bilgisayar buldular. Daha sonra kamerayı kapattılar, ne olduğunu bilmiyoruz.

3. Gün

Sandra sabah ve öğle vakti olanları anlatarak başka bir sunuma geçiyor. Onlar şehre geri dönüyorlar ve tekrar üzerinden birden çok nesne uçuyor. Ancak, video herhangi bir rüzgarın neden olduğuna dair bir şey kaydedemiyor.

Evlerine girince  ayrılıyorlar. Augustine kamerayla ve Thomas da yazmak için birlikte kalıyorlar. Sandra eli boş kalıyor. Aniden siyah noktalar beliriyor.  Sandra ve Thomasın tam aksi istikametinde bir yerde ortaya çıkıyor. Augustine onlara yaklaşıyor fakat ne olduğunu anlayamıyor.

Birkaç dakika sonra tüm kapılar zaman uyumlu olarak, güçlü bir patlama ile birlikte açılıyor. 

Gece, gündüz olmuştu. Ne olduğunu anlamak için kamerayı açık bir şekilde bırakıyorlar. Şehir dışına gidip minibüste uyuyacaklar. Böyle daha güvenilir olduğunu düşünüyorlar. Kayıt halindeki kamerayı bırakıyorlar.

Bir kez daha kamera tüm gece boyunca çalışıyor. Ve kamp ateşi  önceki geceden daha garip yanıyor.

4. Gün

 Sandra ve Thomas beraber şehre gidiyorlar. Thomas ile kamerayı almaya giderken sokakta hayaletler hakkında konuşuyorlar. Başka bir eve giriyorlar.  Sandra, ''ev yer değiştirmiş sanki'' diyor. Thomas gülüyor. Kamerayı alıyorlar.

O evin pencereleri neden kapalı ve mühürlü ?  Evin etrafında yürüyorlar. O, o hemen hemen hiçbir şey görmediğini söylüyor.

Aniden, Agustin'in  sesi duyuluyor:

- Evi terk etmek iyi olacak !

Sandra yanıtlıyor:

-Hayır, korkak ! Tüm şehri araştırmak zorundayız. Burada olmak istemiyorsan, o zaman neden geldin ? 

Thomas, kaydedici ile Yüzükoyun yere düşüyor. Karanlıkta nesneyi bulmak için toprağı el yordamıyla ararken bir ses duyuyor.  Birisi kaydediciyi veriyor.

Augustine:

-Ses kaydedici işte.

-Augustine, burada ne işin var ?

-Burada olmak daha iyi. Zaten geri döneceğiz. Az işimiz kaldı.

-Sadece evi gördükten sonra.

Kampa geri döndüklerinde Agustín uyuyor. Bir anda uyanıyor. Onlara olanları anlatmak için uyandırıyor ve onlara rüyasını anlatıyor.

-Bu garip, bir ruh bana geldi ve şehirden gitmenin en iyisi olduğunu söyledi.

Sandra:

Augustine, şehri terk etmek istediğini biliyorum ama böyle şeyler bahane etmene gerek yok. Bizi bu şekilde korkutmaya çalışmamalısın. Ne söylersen söyle, biz burayı yedinci güne kadar terk etmeyeceğiz!

- Ama cidden, ruhu gördüm ve bana söyledi. Şehri en kısa zamanda bırakmazsak kötü şeyler olacakmış!

-Augustine,  saçmalama dedi Thomas .

-Bir şey daha... dedi Sandra. Korkuyorsan, neden evdeydin ?

-Ben eve gitmedim. Her zaman buradaydım ! Bilgisayarı tamir etmeyi deniyordum.

- Ama sesini duydum !

-Evet, benim  kaydedicimi verdin bana !

-Özür dilerim, ama ben değildim.

Fotoğraf makinesini kapatıp hemen kayıtları başa aldılar. Sandra kamera görüntülerini incelerken evde kimse yoktu. Ama filmde ve kayıtta Thomas, Augustine sesini duyabiliyorum, diyor.

-İmkansız!

Thomas:

 - Agustin gibi görünüyor ve kaydedicide  bir siluet gördüm. O değilse, kimdi ?

-Bilmiyorum !  Ama bu geri dönmemiz için bir neden daha !

Bu sözden sonra arabaya döner. Kamerayı kapatırlar.

Kamerayı tekrar ne zaman açtıklarını bilmiyoruz fakat açıldığında onlar uyuyorlardı. Ateş hala yanıyor, ve bu sefer ateşler azalıyor ve kısa bir süre sonra kamp ateşi sönüyor. Gölgeleri açıkça görebilirsiniz. 

Daha sonra belirsiz bir şekilde kamera görüntüsü gidiyor.Gençlerin başına ne geldiği hakkında kesin bir bilgimiz yok.

İspanyolcadan çevirdim. Anlaşılmaz karışık cümleler olabilir. Cümle yapılarının kusuruna bakmayın zor oluyor çünkü bunları çevirmesi. :D 

CreepyPastaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin