5.6

21.6K 997 56
                                    

Yağmur damlaları intihar ediyordu.

Yıldırımlar belki de gökyüzünden kaçıyordu.

Kalbim...belki de her şeyi biliyordu.

Kemiklerim kırılıp iç organlarıma saplanmıştı, saatlere yürüdüğüm yollar hiçbir yere çıkmaz olmuştu. Ben, ben ne düşünmem gerektiğini bile bilmiyordum!

Yığıldığım yerden zorla kalkıp hiçbir şeyi umursamadan evden koşar adımlarla çıktım. Yanaklarımdan kayıp düşmek için beni zorlayan gözyaşlarıma müsade ettim, beni o halde gören anneme sadece geleceğimi söyledim. Peşimden koşsa da arabama hızlıca binip evden ayrılmıştım bile.

İçim yangın yeriydi, boğazımdaki yumru gitmiyordu. Gözlerim acıyordu, karnım ağrıyordu. Güvenim parçalara ayrılmıştı, parçalar damarlarıma saplanmıştı. İçime içime kanıyordum. Biliyordum, bu acının başka bir açıklaması olamazdı. Bu kadar acıtacaksan gelme. Bu kadar acıtacaksa gelmemeliydi, bu da mutluluğumun bedeli miydi? Öğrenmek için gidiyordum, içimdeki savaş dışıma yansımıştı. Bu kadar kolay olamazdı. Beni gerçekliğine bu kadar inandırıp sonra da içimde büyüttüğü aşkı ve güven hissini tek bir hareketle boğazıma dolayamazdı. O, bu kadar kötü müydü?

Ayağıma batacak camların ne kadar keskin olduğunu umursamadığım bir yolda bizzat yola beraber çıktığınız kişi tarafından camların üstüne itilmiştim. "Neden?!" diye bağırmak istiyordum, çığlık atmak istiyordum. Bana neden bunu yaptın?

Yolu hatırlıyordum, arabayı hızlıca kullanarak karanlık çökmüş sokaklarda kaza yapmadan ilerlemeye çalıştım. Gözlerimden akan yaşlar görüşümü bulanıklaştırsa da onları her seferinde siliyordum. Karşısına dikilip nedenini sormalıydım. Onun ağzından duymam gerekiyordu, buna hazır olmadığımı biliyordum ama umrumda değildi.

Ara sokaklara girip evinin bulunduğu yere geldikten sonra arabayı gelişigüzel bir yere park edip kendimi arabadan attım. Titrek adımlarımı onun evine yönelttiğimde yaşlar bir kez daha benden bağımsız yanaklarımdan dökülmeye başlamıştı. Kazandığı neydi? Ego tatmini miydim onun için? Bir kızı ne kadar kolay elde edebildiğini mi ölçmüştü? Ben kimdim onun için?

Evin girişine yöneldiğimde iki tane iri yarı adam güvenlik kulübesinden çıktı ve önüme doğru yürüdüler. "Hanımefendi, giremezsiniz." Önümde dikilen cüsseli adamlara baktım, gözyaşlarımı silip güldüm. "Dalga mı geçiyorsunuz?" İkisi de ifadesizce bana bakıyordu. "Hayır hanımefendi, kesin talimat var. İçeri giremezsiniz."

Her kelimede bir çizik atılıyordu kalbime. İçimdeki fırtına dışarıdan sadece yağmur gibi gözüküyordu biliyordum ama canım çok yanıyordu. Korkak. İçimden bir ses bu sözcüğü fısıldadı. Mete Uygar korkuyordu. Bu yüzden evine girmeme bile izin vermiyordu. Bu ona sesimi duyuramayacağım anlamına gelmiyordu. "Hah!" diye bağırdım. Birkaç adım geriye gidip eve doğru bağırmaya başladım. "Neden içeri almıyorsun?! Korkuyorsun değil mi?! Yaptığın şeyden mi korkuyorsun yoksa söyleyeceklerimden mi Mete Uygar?!" Bağırmaya devam ettiğimde güvenlik bana doğru hareket etti. "Devam ederseniz kendinizi karakolda bulursunuz." Güvenliğe doğru kahkaha attım. "Uğraştırma beni, konuşup çıkacağım."

Güvenlik benim üç katım kadar olan cüssesini çekmedi, diğer güvenlik de tam yanında dikiliyordu. Beni içeri almayacaklardı, biliyordum. İçimi acıtan duyguları kısa bir süreliğine görmemeye çalışarak derin bir nefes alıp umutsuzca ikisine baktım. "Almayacak mısınız?" Sağda duran hafif toplu olan güvenlik görevlisi kafasını olumsuz anlamda salladı. İyi bir şekilde rol kesmeye çalışırken titreyen ellerimi sabit tutmaya çalıştım. Son bir kez eve bakıyormuş gibi yapıp yüksek sesle bağırdım. "Benden kaçabiliyorsun ama vicdanından kaçamazsın." Kafamı indirip güvenliklerin sert bakışlarını umursamadan arabaya bindim ve soluk alışverişlerimi düzene sokmaya çalışırken arabayı çalıştırdım. Geldiğim tarafa dönüp gidiyormuş gibi yaparken aslında evin diğer tarafına gitmeyi amaçlıyordum. Gözden tamamen kaybolduktan sonra arabayı karanlık bir sokağa park edip sarhoş gibi yalpalayan bacaklarımı zorla oynatıp arabadan indim. Anahtarı cebime atıp geldiğim tarafa doğru sessiz ama hızlı adımlarla yürümeye başladım. Yürürken düşünce selimde boğulacak gibi hissettiğimden sürekli derin derin nefes alıyordum. Onun yanına gözlerinden utancı okuyup rahatlayabilmek için gidiyordum. Açıklaması olduğunu düşünmüyordum çünkü olsaydı onu çoktan yapmış olurdu. Ben sadece yaptığının altında kalmasını istiyordum, kalbim görünmez bir el tarafından sıkılsa da acımı içime gömmüştüm. Bedenimin üstünden kamyon geçmiş gibiydi. Hala aklım almıyordu, hayatımdaki en gerçek şey olduğunu düşünmüştüm fakat hayatımdaki en büyük yanılma olduğunu fark etmek beni üstünde yattığım cam kırıklarının içine itiyordu.

Dert Ortağı ~texting~Where stories live. Discover now