3.1

33.9K 1.6K 90
                                    

Taylor Swift, Mirrorball

****

"Ela ben ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum!"

Okulun çıkışına doğru yürürken hızlı adımlarıma yetişmeye çalışan Ela'ya döndüm. "Kızım bir sakin olsana sen! Neden durumu kafanda karmaşıklaştırıyorsun?"

Ela yanıma ulaşıp gözlerini gözlerime dikti. Sinirli gözüküyordu. "Mete Uygar adı verilen yakışıklı yaratık senden etkilenmiş işte! Hem de senin daha mesajlarını gördüğünden haberin yokken! Neden sadece anı yaşamıyorsun?" Kısık ama hiddetli bir sesle konuştuğunda zihnimin kapılarının birinin hızla açıldı ve içindeki kağıtlar etrafa saçıldı. Her birinde ne yapmak istediğimi ararken daha aşağılarda sesli bir şekilde atan ve sıcaklığı vücuduma yayan bir organımın varlığını anımsadım. Kalbim ve beynim arasında kalışlarım ve her seferinde pişman oluşum beni eylemlerden birkaç adım geride tutuyordu. Anı yaşamak istiyordum ama atladığım deniz ben düşene kadar kuruyacaktı ve kendimi sert zeminde bulacaktım sanki. Bu hissin beni daha fazla engellemesine izin vermemeliydim.

"Bade...lütfen korkma artık! Yaşamak istediğin ne varsa yaşa. Hayat çok kısa..."

Ela'nın bir miktar hüzün kokan cümlelerini duyduktan sonra usulca başımı salladım ve onunla beraber okulun dışına yürüdüm. Yağız bugün bizden daha az dersi olduğu için gitmişti, ben de ne yapacağımı bilemediğim için görüldü attığım Mete ile olan mesajlaşmamı Ela'ya göstermiştim. Okuldan çıktığımızdan beri bana çemkiriyordu, haklıydı...

Okulun otoparkına doğru yürürken kaldırımdan karşıya geçeceğimiz sırada gözüm biraz ilerideki ağacın yanına park edilmiş siyah arabaya takıldı. Gözlerim arabanın üzerinde dolaşıp arabanın plakasına ulaştığında tanıdık plakayı görmüş olmanın verdiği şaşkınlık beni duraksattı. "Ela dur." dedim sakin çıkan ama o anki hislerimi de içinde barındıran ses tonumla.

Ela karşıdan karşıya geçecekken sözümle beraber durdu ve bana baktı. Onun bakışlarının üzerimde olduğunu bilmeme rağmen içi bulunduğum yerden gözükmeyen arabadan gözlerimi alamamıştım. Ela bakışlarını baktığım yöne çevirdikten sonra hızlıca bana döndü. "O mu?"

Sesi heyecan doluydu, bakışlarımı nihayet arabadan çekip ona döndüğümde artan tansiyonum ve midemde tepinen kelebekler hiçbir şey söylememe izin vermedi. Sadece kafamı sallamakla yetindim. Ela'nın dudakları yavaşça o şeklini alırken bakışlarımı tekrar arabaya çevirdim. Fakat bunu yaptıktan kısa bir süre sonra Ela tarafından iteklenmeye başladım. "N'apıyorsun kızım?" dememe kalmadan beni arabanın olduğu tarafa hızlıca itekledi. "Hayatını kurtarıyorum bebeğim, sonra özür dilerim." diyip önüme geçti ve kolumdan çekmeye başladı. Çekmesine engel olmaya çalışırken bütün kuvvetimi kullanmama engel olan tek şey göğsümün sol tarafında bulunan o organdı. "Dursana kızım!" dedim neyle karşılaşacağımı bilmememin verdiği gerginlikle. Arabaya kısa bir sürede ulaştığımızda bakışlarımı o tarafa çeviremiyordum. Korkuyordum, kendimden beklediğim hareketleri sergilemekten korkuyordum. Benden beklenilmeyeni yapmalıydım.

Ela arabanın ön kapısını açıp bir eli hala kolumdayken kafasını aşağı eğdi. "Selam, ben Ela. Sana birini getirdim, kalıp sohbet etmek isterdim ama bu geri zekalının aklını başına anca sen getirirsin diye düşündüm." Sözünü bitirdiği gibi beni arabanın içine bütün kuvvetiyle itti. Yan koltuğa gömülerek düştüğümde Ela kapıyı kapattı ve bana öpücük atıp arabadan uzaklaştı. Ela'nın arkasından bakarken koltukta fazlaca aşağıya kaymış bir pozisyondaydım, yan tarafa bakmaya cesaretim yoktu. Hatta tam o anda ölü taklidi yapabilirdim.

Üzerimde hissettiğim bakışların esiri olmamak için yavaşça doğruldum ve hareket etmeye başlayan arabadan dışarı baktım. Kapıyı açıp atlasam ölür müydüm?

Sesli bir homurtu duyduğumda dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi kıstım, tam şu anda kafamı çevirmem gerekiyordu!

Çevirsene geri zekalı!

Kalbimin dile geldiğini anladığımda ona daha fazla direnmeden mantıksal tüm nedenleri bir tarafa fırlatarak ağır ağır kafamı çevirdim.

Kalbim onun dediğini yapmış olmamın verdiği şokla kanıma karışan adrenalini vücuduma yayarken göz göze geldiğim yakışıklı yüz kanımdaki adrenalin miktarını arttırıp midemdeki lanet kelebeklerin yemek boruma tırmanmalarına sebep oldu.

Mete Uygar...Sen ölüm sebebimsin.

Mete kısa süreliğine de olsa bana döndürdüğü yakıcı bakışlarını tekrar yola çevirdiğinde bizi birinin aynı arabada görme ihtimalinin verdiği telaşla iyice yerime sindim.

"Sen nereden biliyorsun burayı?"

Kendime bir tokat geçirdim. Dudaklarımdan çıkan ilk cümle cidden bu mu olmuştu?! Mete'nin dudaklarında bir gülümseme hüküm sürmeye başladığında "Cesur ama korkak birinin neyden kaçtığını öğrenmek için kolayca edindiğim bir bilgi." dedi.

İçgüdüsel bir şekilde kendimi savunmaya geçtim. "Ben...Özür dilerim sadece ne söyleyeceğimi bilemedim..." Sesim içimdeki fırtınadan dolayı titrediğinde Mete arabayı bir ağaçlık alanın yanında durdurdu ve bana döndü. "Ne söyleyeceğini biliyordun, sadece korktun. Biliyorum çünkü ben de korktum."

"Benim bir şey söylememe gerek yok gibi...Sen daha ben söylemeden her şeyi biliyorsun."

Güldü. "Her şeyi değil." Kalbim çatırdadığında derin bir nefes aldım. Haklıydı; onun hakkında ne düşündüğümü, onunla ilgili ne hissettiğimi bilmek istiyordu. Sorun da buydu zaten! Ne hissettiğimi ben bile bilmezken ona nasıl açıklardım?

"Bak..Ben hiçbir şeyi bilmiyorum. Dürüst olmamı istersen sen etkileyici birisin ama bunu seninle konuşmadan önce de söyleyebilirdim. Sadece...boş ver ya!"

Dilimin ucundakiler uçup giderken kendimi pataklama isteğimi bastırdım. "Sadece ne Bade?" Bana biraz yaklaştığında yemek borumda uçuşmaya başlayan kelebekler boğazıma ulaştılar. Yutkunup o hissi göndermeye çalıştım. "Sadece bu işte Mete, aptallaşıyorum. Ben duygularımı kontrol edemediğimde aptallaşırım." İçimdekileri biraz olsun döktüğümde gerginliğim azaldı. Bakışları yoğunlaştığında gözlerimi kaçırmadan ona bakmaya devam ettim.

"Kontrol etmeye çalışmadığında gayet iyisin."

"Şu an kontrol edebiliyor gibi mi gözüküyorum?" diyip güldüğümde bakışları gülüşüme kaydı. Bakışlarıyla seviyor gibi hissediyordum ve bu kelebeklerimi çıldırtıyordu!

"Seni bir yere götürmek istiyorum, gelmek istiyor musun?"

Konu bir anda değiştiğinde gözlerimi hızlıca kırpıştırıp sakin bir sesle "Olur." dedim. Bugünü kalbimi dinleme günü ilan etmiştim. Mete benden uzaklaşıp arabayı tekrar çalıştırdığında büzüşen kalbim tekrardan normale döndü ama gün içinde tekrar çatırdayacağına o kadar emindim ki...

****

ig: pluviamore

Dert Ortağı ~texting~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin