5.3

22.5K 1.1K 35
                                    

Konuşmayı unutmuş olamazdım...

Ruhuma elektrik veren sözünden sonra yavaşça geriye çekilip sırıttı. Ben de gülümseyip "İşini biliyorsun yakışıklı." dedim. Gülümsemesi devam ederken kolunu kaldırıp saatine baktı ve "İşimi bildiğim doğru ama şimdi gitmezsek geç kalacağımızı da biliyorum." dedi. Galaya geç kalan bir başrol mü? Bu korkunçtu, kafamı sallayıp o arabanın diğer tarafına yürürken ön koltuğa kendimi attım. Emniyet kemerini bağlarken Mete de sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı. Yol arabanın altında kaymaya başladığında kendime sürekli sakin olup aptallık yapmamam gerektiğini söylüyordum. Yoksa gece o aptallığı magazin sayfalarından okuyabilirdim. Sesli şekilde derin bir nefes aldığımda Mete'nin dikkatini çekmiştim. Kısa süreliğine başını bana çevirdi. "Heyecan yapmana gerek yok, kendin ol yeter. Ama fazla da kendin olma..." Sesli bir şekilde gülüp devam etti: "Sana hayran olmalarını istemiyorum." Ona bakıp aptal aptal sırıttım. Hayat gerçekten çok garipti, bunu söylemekten asla çekinmeyecektim. Geleceği planlarken, bir bir domino taşlarını yerleştirirken, onları yerleştirmem daha bitmeden kaderim araya girip baştaki domino taşına dokunmuştu. Çoğu planım sırayla yerle bir olduğunda hayatıma dahil olan biriyle yeni domino taşları yerleştirmeye başlamıştım. İkimiz taşları hızlıca yerleştirecektik, gün geldiğinde birlikte dokunacaktık en baştaki taşa. O gün, sonsuzluğa kavuşacağımız gündü...

Bir süre sessizlik hakimken Mete'nin belli etmese de heyecanlı olduğunu fark ettim. Derin nefesler alıyordu, o da benim gibi medyadan korkuyordu. Bana belli etmemeye çalışsa da üne hala alışamamıştı. Belki de içten içten uzaklaşmayı istiyordu. Hayır, her şeyden uzakta bir ev alarak değil. Ününe son vererek yapmak istiyordu belki de.

Kalbimin atışlarını derin nefesler alarak yavaşlatmaya çalışırken galanın yapılacağı yere vardık, araba durdu. Mete bana dönüp bir şey söyleyeceği sırada bem önce davranıp aklıma gelen soruyu sordum: "Hiç koruman var mı?" Mete soruyu beklemiyordu. Fakat hızlıca cevapladı. "Var tabii ki ama genelde insan içinde kendimi gizlemeden dolaşmıyorum. Kendimi gizleyince de korumaya ihtiyaç kalmıyor."

Sonradan aklına bir şey gelmiş gibi devam etti. "Burada da korumaya gerek yok, galalar yoğun korumalı olur. Kalabalık gözünü korkutmasın. Üzerindeki gözlerden korkma, elimi tut sadece." Mete konuştuktan sonra gülümseyip görmezden gelmeye çalıştığım kalabalığa baktım. Geniş salonun giriş kapısından giriyorlardı. Etraf haberci kaynıyordu, Mete'nin arabası daha dikkatlerini çekememişti. "İnelim." dedim aniden gelen bir özgüvenle. Elim arabanın kapısına gittiğinde Mete gülüp beni durdurdu. "Bekle, kapını ben açayım." Serseri gülümsemesi suratından silinmeden kendi kapısını açtığında yeniden boğazıma tırmanan kalbime inat derin nefesler aldım. Kameramanların dikkatini çektiğimizde neden bu kadar az olduklarını sorguladım. Bu tabi ki güzel bir şeydi ama daha fazla insan bekliyordum.

Mete benim kapıma ulaştığında son derin nefesimi aldım. Kapımı açtı ve elini bana uzattı. Gazeteciler bize yaklaşmaya çalışırken iri yarı adamlar önlerine geçti ve onları engelledi. Gülüp elini tuttum ve arabadan diğer elimde çantamla indim. Kapıyı kapatıp yüzüme patlayan flaşlara odaklanmadan Mete'nin elini sıkıca tuttum ve onunla beraber etrafına setler çekilmiş girişe doğru yürüdüm. Binaya giriş yapan insanların bakışları bize döndüğünde yüzümü ifadesiz tutmaya çalıştım. O kadar çok gürültü vardı ki habercilerin ne sorduğunu bile duyamıyordum. Mete havalı bir tavırla kimseye cevap vermeden içeriye yürürken onu sakin kalmaya çalışarak takip ediyordum. Elini sıkı tutuyordum, bırakırsa kendimi savunmasız hissedecektim. Geniş binaya girdiğimizde takım elbiseli bir adam birden yanındaki esmer kadınla önümüze geçti ve "Mete, uzun zaman oldu!" diyip Mete'ye sarıldı. Kenetli olan ellerimizi ayırmak zorunda kaldığımda içten içten ofladım. "Nasılsın Kaya?"

Mete ile sohbet etmeye başladıklarında orada öylece dikilirken isminin Kaya olduğunu öğrendiğim adamın yanındaki esmer, oldukça güzel kadın yanıma gelip elini uzattı. "Merhaba, ben Esma. Sen de Bade olmalısın." Saf gibi dikilmek yerine uzattığı elini sıkıp gülümsedim. Cidden bu kadar tanınıyor muydum? Mete bir gün bana "Sen de ünlü olacaksın." demişti. Bahsettiği şey bu muydu? Bana gizli mesaj vermeye çalışmış olmalıydı.

"Evet, Ben Bade. Tanıştığımıza memnun oldum." Ellerimiz ayrıldığında Esma "Ben de." dedi. Konuşmaya dalan Mete ve Kaya'ya bakıp "Böyle unutuluyoruz işte..." diyerek söylendi. İç çekişini duyduğumda Mete'ye baktım. Konuşmayı kesip yardım sinyallerimi acilen duymalıydı. "Galaya birlikte katılmanız güzel olmuş." Esma konuştuğunda yapmacık bir şekilde gülümseyip kafamı sallayarak geçiştirdim. Esma ile aramızda sessizlik hüküm sürerken gerildiğimden kafamı Mete'ye çevirdim. Mete, Kaya ile konuşmasını bitirmişti. Yanıma geldi ve elini belime koydu. Yutkunduğum belli olmasın diye yavaşça yutkunduğumda Kaya bana bakıp "Merhaba, Ben Kaya. Mete'yle bir projede beraber çalışmıştık." dedi ve elini uzattı. Elini sıktım. "Ben de Bade. Memnun oldum."

Kaya başını sallayıp gülümsediğinde zorla gülümsedim. Nedense gergin hissediyordum. Her an saçma sapan bir hareket sergileyecek gibiydim. Mete ve Esma selamlaşırken kısa süreliğine de olsa yere bakarken daldım. Zihnim öyle çok dolmuştu ki rahatlamaya ihtiyacım var gibiydi.

"Neyse, biz sizi tutmayalım. Dizi için tekrar tebrikler." Kaya'nın konuşmasını duyduğumda daldığım yerden bakışlarımı kaldırıp onlara döndüm. Mete "Teşekkür ederim, görüşürüz." dediğinde karşı taraf gülümseyip bana döndü. "Çok memnun olduk Bade. Görüşürüz." Esma bana doğru konuştuğunda gülümsememi genişlettim. "Görüşürüz." Hep gülümsemek zordu, insan kibar olmaktan yorulur muydu? Ben beş dakikada yorulmuştum.

Bizden uzaklaştıklarında Mete'ye döndüm. Mete de aynı anda bana döndüğünde "Bunlar kimdi?" dedim. Mete soracağımı tahmin etmiş gibi güldü. "Adam müzisyen, ismini duymamış olabilirsin. Sektörde yeni. Bir dizide beste yapmıştı, orada tanıştık. Yanındaki de sevgilisiydi." Söylediklerini birer birer algılarıma yollarken kafamı salladım. Algılamada bir sorunum vardı. Heyecana bağlıyordum, aksi takdirde bir psikologla görüşmeliydim. "Anladım."

"Hadi, gidelim." diyip belimdeki elini ellerime kenetlediğinde derin bir nefes aldım. Binanın içinde ilerlerken karşıda gördüğüm kalabalık ve kameramanlar beynimde şimşek çakmasını sağladı. Tabii ya! O fotoğraflar burada çekiliyordu. Kırmızı bir halının önünde ünlüler poz veriyordu. Arkada dizinin ismi yazıyordu, flaşlar patlıyordu. Dışarıdaki kalabalıkla sınırla kalmayacağını bilmeliydim. Mete'nin elini daha sıkı tuttuğumda bakışları bana döndü. "Sakin kalmaya çalış. Sadece poz vereceğiz, soru sorarlarsa cevap vermene gerek yok." Kafamı yavaşça sallarken sakin kalmam gerektiğini söylese de kalbim göğüs kafesimi yumrukluyordu. Bu akşamı sağ atlatmalıydım.

Demir barikatlarla ayrılmış kırmızı halıya doğru yürüdüğümüzde kamera flaşları üzerimize doğru patlamaya başladı ve ortamdaki uğultu daha da arttı. Kırmızı ortanın ortasına yürürken bacaklarım titremesin diye büyük bir uğraş verdim. Bu kadar kameranın kadrajından hiçbir şey kaçmazdı.

Halının tam ortasında durup karşımızdaki onlarca kameramana döndük. Birden herkes Mete'nin adını seslenmeye başladı. Mete elini belime koyup kameraya gülümsediğinde aynısını yapmaya çalıştım. Bütün kameramanlar en iyi pozu yakalamaya çalışıyorlardı o yüzden sürekli Mete'ye seslenerek kendilerine bakmasını sağlamaya çalışıyorlardı. Sorulardan hiçbirini yakalayamamıştım, çok fazla ses vardı. Sorular anlaşılmıyordu, bunun iyi bir şey olduğunu söyleyebilirdim. Fakat birkaç kameraman benim adımı da söylüyordu bu yüzden gereksiz gerilmiştim. Gözlerim flaşlardan kör olmaya yüz tutmuştu. Odağımda mor ışıklar belirmeye başlamıştı.

Nihayet gergin ve sıkıntılı bir kırmızı halı deneyiminden sonra oradan uzaklaştık. Hala durmamızı söyleyen kameramanlar vardı. Mete'ye döndüm. "Sana sabır diliyorum." Bunu bütün içtenliğimle ve bıkkınlığımla söylediğimde Mete sinsice sırıttı. "Daha hiçbir şey görmedin."

Anlaşılan bu gece buradan ambulansla çıkartılmamak için özel bir çaba sergilemem gerekiyordu.

****

ig: pluviamore

Dert Ortağı ~texting~Where stories live. Discover now