1.8

38.1K 1.9K 218
                                    

Cumartesi günü dışarıdan bakışla tüm sıradanlığını sürdürüyorken ben sabah kalktığım gibi kendimi duşa atıp hayatı sorgulama ritüelimi gerçekleştirmiştim. Heyecanlıydım ve buna engel olamıyordum. Mete gece yatmadan önce beni saat 7'de alacağını söyleyip konum atmamı istemişti. Tedirgin bir şekilde konum atıp uyuyana kadar dudaklarımı kemirmiştim. Uykum hiç olmadığı kadar çok bölünmüştü ve kabuslar görmüştüm. Gerçi ne gördüğümü hatırlayamasam da korkuyu iliklerime kadar hissetmiştim.

Saat 7'ye yaklaştığında gergince odamda gezinmeye başlamıştım. Üstümü değiştirirken bile gergin gergin odada gezinip odamın lambasını incelemiştim. Giyindikten sonra yüzüme okula giderken yaptığım gibi kapatıcı, rimel ve dudak nemlendirici sürdüğümde ilk defa bunun bana yeterli gelmediğini hissedip nemlendiriciyi silmiştim. Üzerine ten rengine yakın bir renkte, ruj gibi durmayan mat bir ruju dudaklarıma hafifçe yaymıştım. Olabildiğince doğal olmak için çaba göstermiştim ama bazı konularda gereksiz derecede özgüvenli olsam da kendimi aşırı özgüvensiz hissetmiştim.

Saçlarıma kabarıklığını almak için nemlendirici sprey sıkıp taramaya başladığımda gözüm sürekli duvardaki saate kayıyordu. Annem ve babamın Mete Uygar'la buluşacağımdan tabii haberi yoktu, sadece Ela'yla buluşacağımı sanıyorlardı. Bu da beni rahatsız hissettiriyordu.

Doğal haliyle dümdüz olan saçlarım tarandıktan sonra son derece düzenli bir şekilde omuzlarımdan aşağı döküldüğünde rahatladım. Boy aynamda kendime baktığımda gayet sade ve hoş göründüğüme kanaat getirip alındığı günden beri giymediğim siyah spor ayakkabılarımı kutusundan çıkarıp ayağıma geçirdim, ne kadar rahat olduklarını fark ettiğimde gülümsedim. O gerginliğin içinde en azından ayaklarımın rahat olacak olması beni mutlu etmişti.

Telefonumu alıp Instagram'a girdim ve Mete'nin attığı mesaja baktım.

meteuygar: 10-15 dakika gecikebilirim. Erken çıkma ben sana haber veririm boşuna bekleme.

badesaygin: Tamam bekliyorum

Konuşmadan çıkıp daralan nefesimi göz önünde bulundurarak odamın camını açıp ciğerlerimin denizden gelen havayı kucaklamasını sağladım. Başımı denizin sınırına çevirdiğimde güneşin sınıra çok yakın olduğunu gördüm. Deniz sonsuz aşkının yansımasını üzerinde taşıyordu, bu silinemeyecek bir iz gibiydi. Güneş denizin üzerinde parlıyordu, deniz ışıldıyordu. Bu ürpertici derecede güzel, nostaljik bir manzaraydı.

Gergin bekleyişimin sürdüğü dakikalarda saniyeler, dakikalar gibi uzun gelmişti. İlk defa bir şey için bu kadar sabırsız, aynı zamanda bu kadar çekingendim. İlk sözüm ne olmalıydı? Bana iltifat edecek olursa bayılmamak için hangi taktiği kullanmalıydım?

Saat nihayet 19.12'yi gösterdiğinde telefonumun bildirim sesi benim gerginliğimden çatlayacak duruma gelen odamı doldurmuştu. Telefonumu alıp hızlıca mesajı açtım.

meteuygar: Doğru geldiysem şu an evinizin önündeyim

meteuygar: Seni bekliyorum ;)

badesaygin: Geliyorum

Telefonumu pantolonumun arka cebine sıkıştırıp titremeye başlayan bacaklarımı düzene sokmaya çalıştım ve koşar adımlarla evden çıktım. Aşağı kata adeta uçarak indiğimde etrafta kimselerin olmaması işime gelmişti. Ela ile de akşamdan beri konuşamamıştım çünkü onunla konuştukça kafama yanlış düşünceler giriyordu.

Bu bir 'ilk buluşma' değil, sadece birbirimizi gerçekte göreceğiz.

İçimden sürekli aynı cümleyi tekrar ederken bahçeye çıktım ve kendimi sakinleştirmek için derin soluklar aldım. Titreyen bacaklarımı olabildiğince düz tutmaya çalışırken evrene olumlu mesajlar göndererek bahçe kapısını açıp kendimi dışarı attım. Gözümü yavaşça evimin olduğu taraftan çekip yola doğru döndürdüm ve görüş alanıma ağır çekimde siyah bir araba girdi. Kalbimde bir yıldırım çarptığını hissettim. Evrene gönderdiğim bütün olumlu mesajlar bana el hareketi şeklinde geri dönmüş gibiydi.

Dert Ortağı ~texting~Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum