2.9

32.4K 1.6K 130
                                    

Sıkıcı geçen birkaç dersten sonra iyice dağılan kafamı toparlamaya çalışarak Yağız'la beraber Ela'nın evine gitmiştim. Ela Yağız'ı görünce yüzünde mutluluktan daha farklı bir ifade belirmişti, korku. Direkt hasta sesiyle abisinin İzmir'den döndüğünü söylediğinde Yağız mesajı almış gibi ağır ağır ayağa kalkıp yatağında dolu gözlerle uzanan Ela'ya şefkatli bir şekilde baktıktan sonra bulutlu bir yüz ifadesiyle sessizliğe bürünmüştü. Olanları izlerken kendi sorunlarımı geçici süreliğine unutmuştum. Ela tam bir şey söyleyecekken Yağız dudaklarını birbirine bastırıp istemeyerek de olsa "Üzgünüm kıvırcığım, burada kalamam." diyip hiçbir şey söylemeden odadan çıkmıştı. Ela onun arkasından uzun süre sessizce baktıktan sonra yavaşça ağlamaya başladığında akşamımın geri kalanı onu ruhsal ve fiziksel olarak toparlamaya çalışmakla geçmişti. Ela laf arasında Mete hakkında çıkan haberleri duyduğunu söylediğinde zihnimde bulanıklaşan görüntüler ve ruhumdaki acısını uyuşturmayı başardığım hisler tekrar ruhumu ateşe vermişti.

Ela'ya sorun olmadığını söyledim, kendi dertleri varken bir de benimkilerle uğraşmasını istemiyordum. Daha sonra Ela şüpheci bakışlarını bir süre daha üzerimden çekmedi. Onu yalnız bırakmamak için yanında kalabildiğim kadar kaldım. Abisi geri döndüğü gibi buradaki arkadaşlarıyla takılmaya çıktığından evde yoktu, anne ve babası da zaten doktor olduklarından evlerinde bir gün diğer gün gibi olmuyordu. Kimse de Ela'nın hasta olduğunu bilmiyordu, Ela çok ilgi isteyen bir kız olmadığından söyleme gereği duymamıştı.

Saat iyice geç olduğunda yatakta yavaş yavaş gözleri kapanan Ela'nın yanından ayrılıp evime gittim. Eve girdiğimde ilk karşılaştığım kişi gözlerinde bariz endişeyle yanıma hızla gelen annemdi. "Neredeydin?! Ne zamandır sana ulaşamıyorum! Sen beni telaştan öldürmeye mi çalışıyorsun Bade?! Ela'yı da aradım, duymadı!"

Hızlı hızlı konuşmasını dinlerken gerçekten de salak gibi telefonumu açmayıp anneme haber vermeyi unuttuğumu fark ettim. Kafam o kadar doluydu ki böyle basit bir şeyi bile unutmuştum. "Anne, özür dilerim...Ben telefonumu kapatmıştım, sana haber vermeyi unutmuşum." Annem yavaşça nefesini verip ellerini omzuma koyduğunda hislerim başka yönde çığ gibi büyüdü, içinde mavilikler barındıran yeşil gözleri üzerimde dolaşıyordu. "Sen unutmazdın, ne oldu Bade?"

İki yanımdan gelen çığ olmuş hislerin arasında kaldığımda "Kontrol edemiyorum." dedim titreyen kısık sesimle. Bedenim buz gibi olmuştu, hislerini kontrol edemeyen bir insan nasıl ağlayamazdı? Annem hiçbir şey demeden beni oturma odasına yönlendirdiğinde üç kişilik koltuğa oturup elini yanına koydu. "Gel, anlaşılan konuşmamız gereken bir şeyler var."

İçimde her eylemimden önce o eylemimi sorgulayan yanım beni durdurmaya çalışsa da bu kez onu dinlemedim ve annemin yanına oturdum. Aşktan çok çekmiş bir kadına nasıl "Sanırım birine tutuldum." diyecektim. Belki de karşı çıkacaktı, onun gibi acı çekmemem için beni korumaya çalışacaktı. Sahi, anneme en son ne zaman bir derdimi anlatmıştım?

İçimde çığ gibi büyüyen hisleri sözlerime aktarıp Mete ile olan her şeyi tek tek anneme anlatırken annemin yüz ifadesi hiç değişmeden beni dinlediğini fark ettim. Durmadan içimdeki yığıntıdan sözlerimle kurtulmaya çalıştığımda biraz olsun başarılı olduğumu hissettim. Konuşmamı bitirdiğimde beklentiyle anneme baktım. Annem başını yerip buruk bir şekilde gülümsedi. Sonra başını tekrar bana çevirip gülümsemesi hala dudaklarındayken konuştu.

"Tedavisi olmayan bir hastalığın ilk belirtileri, herkeste farklı ilerleyen bir şey. Üzgünüm kızım, bunu engelleyemezsin. Hislerin gerçekten anlattığın gibiyse ilk aşamayı çoktan geçmişsin ama bazen bir süre sonra kendi kendini yok edebilir. Üzerine fazla düşünürsen kendini yıpratırsın. Akışına bırakmanı öneririm, belki de hiçbir şey gördüğün gibi değildir."

Annemin sözleri bir bir algıladıktan sonra beyazların arasında bir kırmızı gördüm. Hislerimi beyaz olarak tanımlıyordum çünkü o beyazlığa hangi renk karışırsa karışsın beyazlık o renge bürünüyordu. Kırmızının beyazıma karıştığını ve onu değiştirdiğini biliyordum. Aşk kırmızıydı, kanla yıkanan kalbin kırmızısıydı.

"Biraz kafa dinlemeliyim sanırım, teşekkür ederim anne." diyip ayaklandığım da annem de ayağa kalktı ve aniden beni kolları arasına aldı. Boğazımdaki düğümler iyice sıkışıp acı hissi verdiğinde ben de anneme sarıldım, bunu en son ne zaman yaptığımı da hatırlamıyordum. "Kalp bir kırımlık olsaydı bu hayata kimse dayanamazdı kızım, alışacaksın."

Annemin yasemin kokulu parfümünün kokusu burnuma dolduğunda annemden ayrıldım ve belirsiz bir gülümsemeyle yanından uzaklaştım. Bugün yoğun his dolu bir gündü ve ben hisleri yönetmekte çok başarısızdım. Odama girip kendimi duşa attım ve duşta boş boş etrafa baktım, bundan sonra ne yapmam gerektiğini düşündüm. Sonunda sorularımın dağ kadar olduğunu görüp onlarını zihnimin bir köşesine kaydırıp duştan çıktım. Üzerime pijamalarımı giyip yatağıma uzandığımda istemeyerek de olsa çantamdan telefonumu çıkardım. Bazı şeylerle yüzleşmem gerekliydi.

Telefonu açıp annemden gelen cevapsız aramalarda ve birkaç gereksiz bildirimde göz gezdirdim. Çok fazla sosyal medya hesabım olduğundan bildirimler de bir hayli çoğalmıştı. Bildirimlere bakmayı boş verip çekinerek Instagram'a girdiğimde ilk gördüğüm ana sayfamı işgal eden o fotoğraftı. Yüzümü buruşturup fotoğrafları geçerken gözüm aniden DM kutusunun üstündeki "1" simgesine takıldı. Oraya dokunduğumda ekranda en üstte Mete ile olan konuşmamız vardı ve kelimelerini fazla seçemediğim sadece "Bastıramadım." mesajını görebildiğim bir sohbet başlatmıştı. Kalbimin sıkıştığını ve bugünün bütün duygularının şaha kalktığını hissettiğimde konuşmaya girdim.

meteuygar: Haklıydın

meteuygar: Sarhoş oldum.

meteuygar: Gördüğün fotoğrafları unut

meteuygar: Sadece paravan

meteuygar: Sana kendimi açıklama isteği duyuyorum

meteuygar: Sana yalan söylemedim

meteuygar: İpek'le aramda hiçbir şey yok

meteuygar: O sadece uzun süredir çakırkeyif olan bir adamdan yardım istedi

meteuygar: Sarhoşluğu bastırmak için kabul ettim.

meteuygar: Ama inan bana

meteuygar: Bastıramadım

****

ig: pluviamore

Dert Ortağı ~texting~Where stories live. Discover now