5.0

22.7K 1.1K 64
                                    

Martin Garrix-Dua Lipa, Scared to Be Lonely

İyi okumalar...

****

Eve geldiğimde kimseciklere görünmeden hızlıca kabuğuma çekilip günlük rutin işlerimi hallettikten sonra biraz korkarak derslerimin başına oturmuştum. Dersleri kafama sokmaya çalışırken başımın deli gibi ağrıması işleri bozmuş, mutfağa gidip kendime acı bir kahve yapmama sebep olmuştu. Kahveyi yudumlarken okuduğum paragraflardan birkaç önemli kavramın altını çizip deftere not almıştım. Dört saat boyunca bu çabamı inatla sürdürdükten sonra artık ağrımaya başlayan elimi dinlendirmek için döner sandalyemle masamdan uzaklaşmıştım. Gözüm odamın kapısına kaydığında ister istemez gülümsedim. Annemle babamın beni önemsiyor oluşu sadece rol icabıydı. İkisi de gün içinde öldüm mü kaldım mı diye bile bakmak için gelmiyorlardı yanıma. Bir gün gerçekten odamda bayılıp can versem, cesedim kokana kadar beni bulamazlardı. Kendimi önemsiz hissettiriyorlardı. Ne yazık ki beni önemseyen birini hayatıma almıştım.

Gözlerimi ovuşturduktan sonra kafamı dağıtmak için kulaklığımı telefonuma takıp sürekli dinlediğim yabancı şarkılardan oluşan listemi açıp rastgele birini açtım. Müzik cidden ruhun gıdasıydı. Kanımın damarlarımdaki akışının yavaşladığını, ruhumun kısa süreliğine de olsa huzur bulduğumu hissettiriyordu. His mezarlığındaki ağaçların ölü hislerin toprağa karışmasıyla birer birer büyüyüp yeni hislere ev sahipliği yapmasını sağlıyordu. Müzik olmadan yaşayabileceğimi sanmıyordum.

Biraz müzik dinledikten sonra aklımdaki şeyi eyleme döktüm ve annemle babamı yemek masasında çekmek yerine önceden yemeğimi yemek için mutfağa gittim. Yardımcımız Gülben Abla'nın yaptığı güzel yemekleri görünce ağzım sulanmıştı. Kimseyle karşılaşmamak için yemekleri hızlı hızlı ağzıma tıkıştırıp bulaşıklarını ortadan kaldırmıştım. Yemeği yedikten sonra ne yapacağımı düşünürken biraz hava almanın iyi olacağını düşünüp terasa çıktım. Hava kararıyordu, yıldızlar gözükmüyordu. Muhtemelen yarın yağmurlu olacaktı.

Öylece oturup bir süre nefes aldım ve her şeyi düşündüm. Hayatımın içimde kalan her dakikasını düşündüm. Şu andaki değişimi düşündüm. Olası gelecekleri düşündüm, bazıları canımı yaksa da geçmişin acısını geçemezdi. Kafamı iki yana sallayıp telefonumu cebimden çıkardım ve ders çalışırken sessize aldığımdan arama ya da mesaj var mı diye baktım. WhatsApp'tan gelen bildirimleri görünce hevesle WhatsApp'a girdim.

Mete: Sana bir şey sormak istiyorum

Mete: Aslında daha zaman var ama erkenden sormak istedim

Mete: Dizinin galasına gelmek ister misin?

Durdum. Ne?

Dizinin galasına gitmek, Mete ile dizinin galasına gitmek, kırmızı halıda falan yürümek...Ne?

Sakince düşünmeliydim, altı üstü basın orada olacaktı. Bir sürü ünlü olacaktı, herkes beraber sadece iki fotoğrafları olan çifti fotoğraflamak ister miydi? Çok muhtemeldi. Ama içimde bir yerde Mete'yi yalnız bırakmak istemiyordum, o his o kadar derindi ki neden böyle bir durum karşısında kendisini hissettirdiğini bile bilmiyordum. Sanırım bunu onaylayabilirdim...

Bade: Olur ama ne zaman?

Anında cevap geldi.

Mete: Bir ay var...

Bade: Yuh

Bade: Bayağı erken sormuşsun?

Mete: Evet

Mete: Ertelediğim şeyleri artık yapmaya karar verdim

Mete: Çünkü hayatımın keşkelerden ibaret olmasını istemem

Bade: Kim ister?

Mete: Bilmem

Mete: Bazen herkes ister

Mete: Bu arada Bade

Mete: Yarın bir işim çıktı

Mete: Ben sana uğrarım

Mete: Sen boşuna gelme

Bade: Tamam

Bade: Mete

Mete: Efendim

Bade: Seni seviyorum

Parmaklarım duraksadı, içimdekileri dışarı yansıtma konusunda birtakım sıkıntılarımın olduğunu düşünüyordum.

Mete: Ben de seni seviyorum güzelim

Bade: :)

Mete: :))

****

Bu minik bir geçiş bölümüydü. Bir sonraki bölüm uzun olacak, hemen gelecek ve zaman atlaması olacak. Umarım beğenirsiniz ♥️

ig: pluviamore

Dert Ortağı ~texting~Où les histoires vivent. Découvrez maintenant