2.1

35.9K 1.8K 215
                                    

İnadım inattı! Yüksekten uçmayacaktım!

Bu kararı verebilmek için önce sevgili çılgın arkadaşım Ela'yla konuşmuştum. Onun bana anlattığı şeylerin hiçbirini yaşamıyordum. Hiçbir şey için geç değildi, ben akıntılara kolay kapılan bir kız değildim. Yüksekten uçmazdım bu yüzden paraşüte de ihtiyaç duymazdım. Sadece onu gerçekte görmek hoşuma gitmiş ve beni heyecanlandırmıştı. Benim yerimde kim olsa heyecanlanırdı! Korkulacak hiçbir şey yoktu...

Ela olaylara bu sefer çıldırarak değil de mantık çerçevesinde yaklaşmıştı. Ona göre bu zamana kadar aramızda olan ilişki sorunsuz ilerlemişti ve bir şeyin bu kadar uzun süre sorunsuz ilerlemesi zordu. Hep bir pürüz çıkardı, bu sebeple bana güzel tavsiyeler vermişti. Üzülmemi istemiyordu, Mete Uygar'a hayran olabilirdi ama söz konusu benim üzülme ihtimalimken çok gözü kara olabiliyordu.

Midemden gelen gurultular yüzünden akşam yemeğini oldukça geç yiyen aileme katılmaya karar verip üstümü değiştirdiğim gibi aşağıya inmiştim. Yemek odasına gittiğimde masada çatal kaşık sesi haricinde hiçbir ses çıkmıyordu. Annem ve babam yemeklerine gömülmüş bir haldeydi. Selam verip yemeğe oturdum ve tıpkı onlar gibi sessizce yemeğimi yedim. Annemin sürekli olarak bana dönen bakışlarını hissedebiliyordum. Anlatmak istediği her neyse içinden onu geçirdiğini de biliyordum ve bu beni diken üstünde hissettiriyordu. Nihayet yemeğimi bitirip peçeteyle dudaklarımı sildim  "Size afiyet olsun." diyip annemle babamın bakışları eşliğinde masadan kalktım. Masada otururken sessizlik yüzünden o kadar gerilmiştim ki masadan kalktıktan sonra banyoda elimi yıkayıp odama döndüğümde rahatladığımı anlamıştım. Annemin söylemek istediği o gerçek her neyse artık hem onu deli gibi merak ediyordum hem de bilmek istemiyordum. Bazen merak eden tarafım ağır bassa da annem o gerçeği bana anlatmaya başladığında ruhumun kısık çığlıklarını duyacağımı da biliyordum.

Tam da ben bunları düşünürken odamın kapısı yavaşça aralandı ve annemin sarı ombreli saçları görüş alanıma girdi. Annem kafasını aralıktan uzatıp "Gelebilir miyim?" dediğinde ben de kafamı olumlu anlamda salladım. Tam bütün kaslarım gevşemişken yine bedenimin kasıldığını fark etmiştim.

Annem oturur pozisyonda durduğum yatağımın kenarına oturup bana anlam veremeyeceğim kadar derin baktı. Yeşil gözlerinde o kadar çok duygu vardı ki o karmaşadan birini bile çekememiştim. "Anlatmalıyım Bade." diyip iç çektiğinde duygularıma yenik düşmemek amacıyla "Anlat artık anne." dedim. Mantığımı kullanmalıydım, duygular insanı hoş sonuçlara götürmüyordu.

Annem derin bir nefes aldığında gözlerinin hafiften dolduğunu görüp oturuşumu dikleştirdim. Annem yüzüme bakmadan konuşmaya başladı.

"Sana bir hatamızdan bahsetmiştim...o hata bizim hayatımızı değiştirdi."

Annem anlatmakta zorlanıyor gibiydi. Dolan gözlerini bana çevirdiğinde dudaklarımı birbirine bastırıp "Hatanız neydi?" dedim korkarak. Annem "Bak...babanla bir barda karşılaştık. Oraya tamamen kafa dağıtmak için gitmiştim ama ikimiz de içkiyi fazla kaçırdık, sarhoş olduğum için hiçbir şey hatırlamıyorum. Sadece ertesi gün otel odasında babanın yanında uyandığımda gerçekler bana tokat gibi çarpıldı." dediğinde gözlerini kaçırıp odamın camından dışarıya döndü.

"Ne?"

Kontrol edemediğim tepkim kısık ve güçsüz çıkmıştı. Annem neyden bahsediyordu? Sarhoş olup onun yatağında uyanmasının babamı aldatmasıyla ne alakası vardı?

"O geceden sonra birbirimizi kısa bir süre hiç görmedik ama sonra..." Duraksayıp yutkundu ve devam etti: "Sonra hamile olduğumu öğrendim." Zihnimin ortasına koca bir meteor gibi düşüp her yeri sallayan sözünden sonra gözlerimin önünde yıldırımlar çaktı. Tanışmalarının farklı şekilde olduğunu bildiğim yalan ortaya çıkıp silindiğinde yutkundum. Bildiğim çoğu şey yanlıştı! Dahasını duymak istemiyordum, benim yüzümden tekrar evlendiklerini bilmek benim omuzlarıma zaten büyük bir yük olmuştu! Bir de benim yüzümden evlendikleri gerçeğini kaldıramazdım, bu gerçek olamazdı!

"Kendini suçlama, bu ikimizin hatasıydı."

Daha sonra hızlıca devam etti. "Onu arayıp hamile olduğumu söylediğimde bana söylediği tek bir şey vardı: 'Ben nişanlıyım.' O geceyi nişanlısı hiç bilmemişti ve benim hamile oluşum bütün planları altüst etmişti. Ortada bir bebek olduğundan yapmak zorunda olduğumuz şeyi yaptık, birbirimizi doğru düzgün tanıyamadan evlendik."

Nefes alışlarım bana yetmiyordu, başımın dönüyordu. Yutkunup gözlerimi kapattım ve duyduklarımı sindirmeye çalıştım. Yapamıyordum, hikayenin bana değen parçaları beni ateşlerin içine atıyordu. Bu...fazlaydı. Bu çok fazlaydı.

"Biz her ne kadar evlensek de baban nişanlısını asla unutmadı, ondan ayrılmak zorunda kaldığında hissettiği hayal kırıklığından bana bahsetmişti. Bu gerçekle yaşamalıydım çünkü hatamın bedelini ödüyordum. Ama sonra babanın eski nişanlısını gizli gizli ziyaret ettiğini öğrendim, geçmişin pişmanlıklarını üzerinden atmak için ondan defalarca özür dilemiş ve ona onu sevdiğini söylemiş. Ben hatam yüzünden geçmişimi ve yaşayabileceğim farklı bir hayat ihtimalini geride bıraktım ama o geçmişini asla geride bırakmadı. Bu yüzden ona öfkelendim, öyle çok öfkelendim ki hiç yapmamam gereken bir hata yaptım: Onu aldattım. Bu anlattıklarım yaptığım şeyi düzeltemez, haklı çıkaramaz farkındayım ama baban da beni aldattı. Hayır, belki fiziksel olarak değil ama başta birbirimize verdiğimiz geçmişi geride bırakıp önümüze bakma sözüne ihanet etti. Sadece biraz olsun beni anlamanı istiyorum Bade, bir hata yaptım ama ben defalarca bedel ödedim. Hala da ödüyorum."

Boğazımdaki yumru yutkunduğum anda canımı acıttığımda kendimi sıkmaktan titremeye başlayan ellerimi oynattım. Benim hayatımın temelleri neyin üzerine kuruluydu? Benim hayatımın temelleri sadakatsizliğin üzerine kuruluydu. İhanetten doğmuştum, ihanetle yaşıyordum ve belki de ihanetle ölecektim.

Görüşüm bulanıklaştığında karşımda sessizce ağlamaya başlayan anneme baktım. Yaşlarımı geri göndermek için yüzümü yukarıya kaldırdım ve gözümü kırpıştırdım, ben ağlamazdım...

"Bir hata olmam ikinizin de bana ihanet etmesini mi gerektiriyordu?"

Annemin yanaklarından bir damla daha yaş kaydığında gözleri pişmanlığın en yoğun haline büründü. Ruhumu kıstıran uzun yılan boğazımı sıkıştırıyordu, nefes alamıyordum! Nefesim bana yetmiyordu!

"Senden hiç nefret etmedim Bade, sen benim kızımsın. Seni seviyorum...sadece ben onu gerçekten sevdim Bade..." Burnunu çekti. "...ama o beni hiçbir zaman sevmedi."

****

ig: pluviamore

Dert Ortağı ~texting~Where stories live. Discover now