4.9

22.8K 1.1K 71
                                    

Okula Ela ile gittiğimizde otoparkta yatan arabamı görüp kendime kızdım. Arabamı unutacak kadar uçmuştum!

Okulun bahçesine girmeden önce üstüme giydiğim sade, kot elbisenin üstünü silkeledim. Gerilmiştim, ne ile karşılaşacağımdan bihaberdim. Ela yanıma gelip bana kötü kötü baktıktan sonra kolumu tutup sürükledi. "Hadi ama, bu kadar gerilecek bir şey yok!" Ela'dan kolumu kurtarıp kampüsün bahçesine girdiğim an birkaç gözün hedefi oldum. "Cidden gerilecek bir şey yokmuş ya(!)" dedim Ela'ya sessizce. Ela şaşırmıştı çünkü böyle bir tepki beklemiyordu. Yine de bakışların eşliğinde kampüse girdik ve dersliğimize doğru yürüdük. "İnsanlar cidden ilgi neredeyse oraya çekiliyor. Çok garip."

Ela'yla dersliğe girdiğimizde bu kez derslikteki gözlerin odağına girmiştim. Hiçbir tepki vermeden boş bir yere oturduğumda ayıplı kasedim okulun sitesine sızmış gibi hissediyordum. Tam oturduğum sırada diğer yanıma sarışın bir kız oturdu. Yanında da esmer arkadaşı vardı. Sorar gibi baktığımda kız sevecen olmaya çalışarak konuştu. "Merhaba, ismin Bade'ydi değil mi? Duyduğuma göre Mete Uygar'la berabermişsin. Ben de şey diye düşündüm..." deyip duraksadı. Bakışlarımın değiştiğini biliyordum. Dakika bir gol bir!

"Acaba...bizi onla tanıştırma şansın var mı? Yani ben onun uzun süredir hayranıyım da." Arkadaşı da onu onaylayınca ciddi olup olmadıklarını anlamak için yüzlerine bir kez daha baktım. Simaları tanıdıktı, karşımdaki iki kişi okulun moda eleştirmenleriydi. Tuvalette de olmak üzere envai çeşit yerde insanların kombinlerini eleştiriyorlardı ve insanları ezikliyorlardı. Muhtemelen beni de eleştirmişlerdi. İnsanların gerçek yüzlerini görüyordum.

"Üzgünüm, tanıştıramam." deyip dudaklarımı yalandan büzdüğümde ikisinin de yüzü düştü. "O zaman, en azından imza alabilir misin?" Gerçekten bıkmıyorlardı, bu kadar iki yüzlü olmak zor olmuyor muydu? "Kızlar, Mete'ye ulaşmanın yolu benden geçmiyor. Lütfen zorlamayın." deyip gülümsediğimde kız hışımla yanımdan kalkıp hayal kırıklığına uğramış rolü kesip konuştu: "Seni iyi biri sanırdım Bade, ün gözlerini kör etmiş olmalı..."

Tamam, işte şimdi kendi kaşınmıştı.

"Ben de senin herkesi kıyafetlerinden vuracak kadar korkunç biri sanırdım. Anlaşılan söz konusu kendi çıkarın olunca eziklediğin insanlardan yardım dilenebiliyormuşsun."

Gözümün önünde morardığında etraftaki birkaç kişinin film izler gibi bizi izlediğini gördüm. Arkadaşı kolundan çekiştirip "Boş ver Pelin, gidelim." dediğinde adının Pelin olduğunu öğrendiğim kız bana son kez kötü kötü baktıktan sonra arkadaşıyla yanımdan uzaklaştı. Ela'ya döndüğümde bana gururlu bir anne gibi bakıyordu. Hala bize bakan insanları görünce hepsine gözlerini üzerimden çekmesini istediğimi belli eden bakışımdan attığımda bana dönük olan yüzler hızlıca önüne döndü. Zamanla bakışların esiri olmamayı umuyordum. Bu gerçekten çok sinir bozucuydu, Mete buna nasıl dayanıyordu?

Okulun geri kalanında da korkunç bakışlara maruz kalmanın yanı sıra aşk böceklerine dönen Ela ve Yağız'ı çekmek zorunda kaldım. Bu onları sınıfa kitleme eylemimi sorgulamama sebep olmuştu. Yağız'ın Mete'yle birlikte olmama tepkisi ise takdire şayandı: "Hayırlı olsun. Ama hala götüm daha yakışıklı."

Bir gerici, boğucu ve yorucu günü de bitirip arabama yürürken Ela ve Yağız'la vedalaşıp arabama bindim. Arabamın başına bir şey gelmediği için mutluydum. Cebimden telefonu çıkardığımda bildirimlerini kapatmayı unuttuğum Instagram hesabımın bildirimleri yine coşmuştu, genelde bir gelişme olduğunda coşardı. Ne olduğuna bakmak için girdiğimde DM'imde sürekli dolaşan bir magazin sayfasının gönderisi vardı. Gönderiye tıkladığımda karşıma kapak gibi kendi hesabımda paylaştığım fotoğrafım çıktı, üstümde kırmızı bir kazak ve siyah pantolon varken uzun saçlarımla çekildiğim bu fotoğrafın burada ne işi vardı?

Açıklamaya geçtiğimde hakkımda edinilen bilgileri sıralamışlardı. Tıp okuduğum, babamın ve annemin mesleği ve benzeri pek çok bilgi vardı. Bunlara nasıl ulaşıyorlardı? Bu bilgileri veren kişiyi neden yolmak istiyordum? Kafamda sorular uçuşmaya başladığında kendi ruhsal sağlığım için yorumlara girmemeyi tercih ettim ve arabayı çalıştırmadan önce Mete'yi aramaya karar verdim.

Rehberde Mete'yi bulup telefonu kulağıma götürdüğümde bekleyişim kısa sürdü. Telefon iki kere çaldıktan sonra açıldı ve Mete'nin midemde kelebekler uçuşturan sesini duydum. "Efendim Mey."

Sesi garip mi gelmişti yoksa ben mi yanlış duymuştum? Sanki sesinde üzgün bir tonlama vardı. Ne olduğunu hemen sormak istedim. "Sen iyi misin?" Mete hemen az öncekinden daha normal bir sesle konuştu. "Merak etme, bir şeyim yok. Birkaç fotoğraf albümü ve kötü anılar..." Kalbim endişeyle kasılırken üstelemeye devam ettim. "Mete...bak cidden. Bir şey yok değil mi?"

Mete'nin telefonun diğer tarafından yavaşça güldüğünü duydum. "Benim için endişelenmene gerek yok. Korkulacak bir şey yok. Olsa söylerdim. Oda düzenleniyordu. Halamın fotoğraflarına denk geldik. Kendimi kötü hissettim o kadar." Üzülmüş olması kalbimi kavururken sesimi normal düzeyde tutmaya çalışarak konuştum. "Eğer istersen...Yanına gelebilirim."

"Bu aralar kendine hiç odaklanamadın Bade, ben iyiyim. Eğer cidden yanımda olmak istediğin için gelmek istiyorsan gel tabii ki ama üzüldüğümü düşündüğün için gelme."

Haklı olduğunu içimde bir yerlerde biliyordum. O benim hayatımı değiştirmişti. Deniz bağımlılığımdan soyutlamıştı, duvarlarımı kırmıştı. Ama bir hayatım ve okumam gereken bir okulum vardı. Bu aralar çok boşladığım dersler aklıma gelince dudağımı dişledim. "Peki, ben o zaman yarın gelirim sana. Sanırsam haklısın. Dersleri unutmuşum gibi hissediyorum."

Yine güldüğünü duydum. "İşte böyle, şimdi evine git ve sakince dersini çalış Mey, çok istersen bana mesaj atabilirsin." Söylediğine gülüp cevap vereceğim sırada bir şeyi yeni hatırlamış gibi hızla konuştu. "Dün akşam annenle tartışmadın değil mi?"

Yutkundum, babamla tartıştığımı anlatırsam kendini suçlardı. Annemle tartışıp tartışmadığımı sorduğuna göre sadece "Hayır." diyebilirdim. Bu yalan sayılmazdı çünkü annemle tartışmamıştım.

Bir şeyleri gizlemek yalan sayılır mıydı?

"Hayır, bir sorun olmadı. Merak etme."

"Sevindim, şimdi kapatmam gerek. Daha atılacak, kalacak bir sürü eşya var. Sana şimdiden iyi dersler dilerim güzelim."

Ah kalbim.

Eros'un oku tam kalbimin ortasına saplanmıştı. Bu söz ne güzel bir sözdü böyle! "Sana da kolay gelsin, görüşürüz." diyip uzattığımda o da "Görüşürüz Mey." ve arama sonlandı. Hülyalı bir sırıtışla telefonu yan koltuğa koydum ve yapacağım şeyleri düşünmeye başladım. Bunalım resmen beni çağırıyordu.

O dersleri unuttuysam kendimi asla affetmezdim.

****

ig: pluviamore

Dert Ortağı ~texting~Where stories live. Discover now