1.5

38.3K 1.9K 30
                                    

"Haydi kızım halaya!"

Ela elimi tutup bahçenin ortasında halay çekmeye kalkarken onu kolundan çekip tekrar banka oturttum. Hareketleriyle birkaç öğrencinin tepkisini çekmişti. "Ne yapıyorsun kızım sen?"

Ela'yla aramızda kısa bir bakışma geçti. "Mete Uygar'dan çıkma teklifi aldın resmen! Kalk hadi! Kalk, kalk!" Ela kolumu bir kez daha çekiştirdiğinde uyarma amacıyla gözlerimi büyüttüm. Sonra gözlerini devirip ofladı ve yanıma oturup kollarını göğsünde bağladı. Yakınımızda olan birkaç kızın bakışlarının üzerimizde kitlendiğini hissedebiliyordum, bu bende sebepsiz bir gerginlik uyandırmıştı. Duymuş olma ihtimalleri beni rahatsız etmişti. 

"Bu konuyu daha sessiz konuşmalıyız. Duyulmasını istemiyorum."

Ela bana doğru yaklaşıp kaşlarını çattı. "Sebebini öğrenebilir miyim?" Sesi imalıydı, gözlerini kısmıştı. "Çünkü ortada hiçbir şey yok."

Ela ciddi olup olmadığımı anlamak amacıyla beni süzdü ve "Siz flörtleşiyorsunuz! Nasıl ortada bir şey yok?" dedi kısık ama sert bir sesle. Dışarıdan cidden öyle mi görünüyordu?

"Belki de beni bir arkadaşı olarak görüyor Ela, birine bir şeyler hissetmen için bu kadar az süre yeterli değil."

"Siz buluştuktan sonra bunları yeniden konuşalım, olur mu bebeğim? Çünkü şu an ne söylesem anlamazsın, bilmiyorsun."

Onun bana attığı sevimli bakışlar beni düşünmeye zorladı. Haklıydı, bu konular hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Yağız bugün okula gelmediğinden rahat rahat konuşabiliyorduk ve Ela inatla Mete'yle aramızda bir şeyler yaşanabileceğine inanıyordu. Karamsarlıkta zirve yapmış olan ben ise hiçbir şeye inanmıyordum.

"Nasıl anladın?" dedim anlayacağını umarak. Ela'nın bakışları aniden değişti ve sanki eski bir anıyı hatırlamaya çalışıyormuş gibi kaşlarını çattı. "Başta heyecanımı hiçbir şeye yormazdım. Bana çok normal geliyordu, hatta sevgilisi ve onu görünce içimde oluşan o berbat hissi koruma içgüdüsü olarak adlandırıyordum. Sonra bir gün koluma dokunduğunda bileğimden kalbime kadar ulaştığını hissettiğim kıvılcımlar algımı açtı. O an basit bir dokunuştan bile bu kadar etkilenmemi nihayet aşık olduğuma yorabilmiştim."

"Ama sen benim yerimde olsan bu kadar kolay anlayabilir miydin aşık olduğunu?"

"Haklısın, hayranı olduğun kişiden gelen herhangi bir şey için deli gibi heyecanlanman normal. Bu zamana kadar bayılmamana bile şaşırıyorum. Ama elbet ki bir fark vardır ve sen bunu ileride anlayacaksın. Hayranlık zihinde gelişen bir şeydir, aşk ise kalpte gelişir. Farkı kalbinde hissedeceksin."

"Hayır, hissetmek istemiyorum."

Ela bana uzaylı görmüş gibi bakmaya başladığında gözlerimi kaçırıp parmaklarımla oynadım. Benden bir açıklama bekliyordu. "Hayatlarımız çok farklı Ela, ona hayran olan milyonlarca insan var! Etrafı güzel modellerle kaplı, ayrıca bir oyuncu! Bu kalabalıkla baş edemem. Senin yaşadığını yaşarsam da bu kadar güçlü kalabileceğimi hiç sanmıyorum."

Ela sözlerimi dinledikten sonra hafifçe gülümsedi. "Sert kayaların bulunduğu ve büyük dalgaların seni alıp götürebileceği bir yere atlatabilecek kadar cesursun ama aşka düşecek kadar değilsin..."

"Çünkü daha önce hiç o kadar büyük bir dalganın içine atlamadım." diyip derin bir nefes aldım. Bu konular beni çok geriyordu. "Dalganın çok büyük olduğu doğru, seni derinlere çektiği de doğru. Ama bazen senin yerinin en başından beri o derinlikler olduğunu biliyorsun. Deniz seni boğmuyor, içine çekmiyor. Orada olmak sana mutluluk veriyor. Ama bazen de o büyük dalga seni fırtınanın bol olduğu bir sahile götürüyor, boğuluyorsun. Ama asla ölmüyorsun, nefesin kesilmiyor. Kendini bir kumsalda boylu boyunca uzanırken buluyorsun. O kumsal da aşkın hayatını, kişiliğini değiştirdiğinde yola devam ettiğin yeni rota oluyor. Özetle, aşkın canımı yaktığı çok doğru ama olduğum kişiyi de aşka borçluyum. Bu alınabilecek bir risk."

****

ig: pluviamore

Dert Ortağı ~texting~Where stories live. Discover now