64. Bölüm

5.2K 743 493
                                    

Alaric'in arkasından kulenin tepesine çıkan sarmal merdivenlerdeki küçük pencerelerden aşağıya bir anlığına durup bakıyordum. Nefes nefese kalmam gereken kata ulaştım ama soluklanmamda veya kaslarımda en ufak bir zorlanma olmadı. Vincent -yine- bir basamak arkamdan gelirken inanılmaz sessizdi, dışarıya bile bakmıyordu.

Alaric merdivenlerden dönmeden önce son kez aşağı baktım. Bulutlar altımızda kalmıştı, o küçük köy üç kat önce kaybolmuştu. Xavier'ın neden burada konuşmak istediği belliydi, kurt kulakları bile bu kadar tepeden gelen sesi işitemezdi ve burada, her yerde, geziniyorlardı.

Zirvedeki küçük odadan içeri girdik. Bir pencere vardı, aşağıyı tamamen görebileceğimiz kadar büyüktü. Bu kadar sis olmasa, duvarı bile uzaktan seçebileceğimi biliyordum. Odanın en ortasında sadece altı sandalyeli küçük bir masa, birkaç tane içki şişesi vardı. Buraya ait olmadığına inandığım tek şey Xavier'ın önündeki parşömen parçaları ve zarflardı.

Sandalyeye yayılmıştı, hemen yanında Ayaz oturuyordu ama o çatık kaşlarıyla bize bakıyordu. Kate de buradaydı. Pencerenin kenarına geçmiş, kollarını kavuşturmuştu ve dışarı bakıyordu.

Alaric bizden önce davranıp sandalyelerden birisini çekti. "Neden buradayım?"

"Çünkü senin de duyman gerektiğine karar verdim."

"Buna inanmalı mıyım?"

"Jane sana güveniyor." Beni parmağıyla işaret etti. "Ben çağırmasam bile o seni isteyecekti ve..." Boğazını temizledi. "her neyse. Buradasın işte."

Aralarındaki şeyi anlamak istemiyordum ama tonlarından bile ele veriyorlardı. Bitmeyen bir güvensizlik, kavga, öfke... tükenmiyorlardı.

"Sadede gel." dedim buz gibi bir sesle.

Xavier'ın bakışları hızlıca bana kaydı. "Geleceğim tatlım, oyalanmaya niyetim yok."

Vincent hayret edercesine homurdandı. "Ölmeyi bu kadar çok mu istiyorsun? Bir kere daha ona aptalca bir lakapla seslenirsen bana verdiğin bu dişleri boğazında bulursun."

Xavier'ın dudağı hafifçe kıvrıldı, ona bakmadı. "Burada senin ve benim atalarımdan kalan birkaç yazı var... tatlım." Vincent küfretti, Xavier'ın sırıttığını sadece ben anladım. Gülümsemesi bir saniye kaldı. "Sana her şeyi anlatmamı istiyordun, ben de nereden başlayacağımı düşünüyorum."

"Neden duvarı ihlal edenleri öldürmeden önce işkence çektirdiğinle başlayabilirsin. Bu senin psikolojik rahatsızlığından mı kaynaklanıyor, yoksa başka bir sebebi mi var?"

"İnsani tarafını yitirdiği için." dedi Alaric yarım yamalak.

"Alacağım en ufak bilgi işime yarayacağı için. Artık tahammülüm kalmadığı için." Sesi sinirliydi. "Senin kalbinde iyimser bir kısım nasıl hala ayakta duruyor anlamıyorum."

"Çünkü Pamela'yı Jane öldürmedi."

"Bilseydi öldürürdü." dedikten sonra göz devirdi. "Tamam, Jane öldürmezdi ama bu diğerleri için geçerli değil."

"Senden daha çok kuruntu yapan kimseyi tanımadım Xavier."

Vincent araya girdi ve Kate'i işaret etti. "Ya o? Neden sürekli dibimizde? Jane'i nehre ittirdiğini hatırlamadığımı sanma."

Kate yutkundu. "Kate doğduğundan beri bizimle birlikte." Alt bilgiyi Alaric verdi. "Aynı tarafta yaşıyorduk, yan komşumuzdu ve ailesi ölünce bizimle kalmaya başladı." Soracağımı tahmin ettiği için Ayaz'ı gösterdi. "Hep oradaydı, yan komşu." Bu hep arkadaştık demesini doğruluyordu.

GölgeWhere stories live. Discover now