9. Bölüm

22K 1.8K 734
                                    

Akşam hafif atıştırmalıklardan sonra kısa bir duş alıp dışarı çıkmak için giyindim. Her ne kadar evde oturmak bana daha cazip gelse de Jenn'i kırmadım ve Çekiç'e gitmek için hazırlandım. Kasabanın içinde zaten sayılı bar vardı, adını duyurmuş olan ise Çekiç'ti. Kulakları patlatacak müzik için kasabanın dışına çıkmak ve oradaki eğlence mekanlarına bakmak gerekiyordu. Ama buna ne Jenn katlanırdı ne de ben. Çekiç'in daha sakin olduğuna inanıyordum.

Jenn, kaleden çıkmayı ve dışarıda eğlenmeyi severdi. Arada Mia da kapana kısıldığını hissettiğini söyleyip beni çıkarırdı ama her zaman isteksiz olurdum lakin gitmek istenilen yere varıldığında surat asmaz, en az onlar kadar eğlenirdim.

Jenn'in onaylamayacağı bir kombin üzerimdeydi. Başını sallayarak beğendiğini belli ettiği tek şey ultra uzun çizmelerimdi. Kot pantolon giymeyeli aylar oluyordu ve kalçalarımı ne kadar sıkı kavradıklarını unutmuştum. Çizmelerim siyah deridendi, topukluydu ve yine içinde bir bıçak vardı. Bu kez rahatça çekemeyecektim çünkü çizmelerim dardı. Siyah ve üzerime tamamen yapışan atletim oturduğumda belimin belli bir kısmını açıkta bırakacaktı. Üzerime de kısa deri ceketimi aldım. Çivi topuk çizmeler, belki de iyi bir seçim değildi. Ama Vincent'ı orada görürsem ve sinirimi yine bozmaya kalkışırsa bu topuğu ikinci bir silah olarak kullanabilirdim. Eminim ki yanmayan canı bu kez yanardı.

Çekiç'in kalabalık olduğu önündeki araçlardan belliydi. Jenn park edecek bir yer bulduktan sonra aceleci davranıp arabadan indi. İçeri girmeden önce sözleştiğimiz iki büyücüyü beklemeye karar verdik. İkisi de henüz Cold Lake'in gece hayatını keşfetmemişti.

Rose sapsarı saçlarını açmıştı ve tek omzuna atmıştı, yüzündeki hafif makyajla çekici görünüyordu. Maya ise daha sadeydi. Dümdüz saçlarının arkasına saklanmıştı.

Kapının önünde kısaca selamlaştık. İçeriye girdiğimiz an oturacak, kalabalıktan uzak bir yer aradım. Çekiç'in ışıklandırması çevreyi net seçmemi engelleyecek kadar azdı. En uç köşede barı görüyordum ve birkaç kişi uzun sandalyelere geçmişti. Kapıdan girdikten hemen sonra sağ tarafta boş bir alan vardı. Ellerine bardaklarını almış ve içeri girmek için yaşının tutmadığından emin olduğum insanlar boş bırakılan alanda dans ediyordu. Çeşitli yerlere ahşap masalar ve sandalyeler konulmuştu ama koltuklar da vardı. Çekiç, sanki elindeki her türlü mobilyayı alana öylesine atmış gibiydi.

Sonunda Rose köşede boş masa gördüğünü söyleyip en öne geçti, hepimiz arkasından ilerledik. Saat geç olmuştu ve birçok insan çoktan sarhoşluğa ilk adımını atmıştı. Akşam üstü oldukça sessiz olduğunu, keyif için gelindiğini düşündüğüm bu mekan, saat on bire geldiğinde coşuyor gibiydi.

Etrafı koltuklarla çevrelenmiş masaya geçtikten beş dakika sonra ilk siparişi almak için çalışanlardan birisi masamıza ilerledi. Kim olduğumuzu bilmiyordu, bilmesine imkan yoktu. "Bira." dediğimde Rose seçimimden memnun olmamış gibi bana baktı.

Şişe önüme bırakıldığı an dudaklarıma götürdüm, bardağa ihtiyaç duymadım. Kahkaha atan kişilerde gözlerimi gezdirdim. Rose, özellikle seçtiği pembe kokteylden bir yudum aldı, masaya doğru eğildi.

"Maya ile bir eve tıkılıp kaldığımız için bunalıma girmek üzereydim. Kasabaya yerleşeli çok olmadı. Tahmin ettiğimden daha sakin ve sıkıcı geçiyor."

Bizi çağırma sebebinin de bu olduğunu biliyordum. Bizim gibiydiler, iki kişiydiler. Jenn ile aylarca bir kutuda kapalı kalabilecek olsam bile başkalarını görmeye alışıktım, koca bir kale evimdi. Sıkıldığımı söylemiyordum ama ben de bunalıyordum. Geçen gün evimde geçirdiğimiz sohbet dolu saatlerden sonra bizi çağıracak kadar samimi görmüş olmalıydılar. İlk adım onlardan gelmeseydi eminim ki Jenn büyücüleri arardı.

GölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin