7. Bölüm

22.3K 1.8K 664
                                    

Jenn beş günde dağıttığı salonu toplamaya çalışıyordu çünkü bir saat önce Rose ile telefonda konuşmuştu, o iki büyücüyü eve davet etmişti.

Mia'yla geçirdiğim derin konuşmalar sonucu onların eve gelmesine karşı çıkmadım. Bana biraz daha insani olmamı söylemişti, daha çok uyarmıştı. Büyücülere zorum yoktu, evin içinde kalma fikrini hoş karşılamamıştım çünkü istediğimde çekip gidemezdim. İşin aslı, başkalarıyla konuşmayı pek istemiyordum.

Nasıl yapacağımı unutmuştum.

Hayatımın her anında yanımda olan dört kişiden ayrı olarak kiminle baş başa konuşmuştum? Gerçi Mia pek yanımda sayılmazdı, daha çok kulağımdaydı. Eski nişanlım Raphael? Belki de en son onunla derin bir sohbete gitmiştim.

Yıllar önceydi.

Çocukluktan beri dibimde olmayan ve konuşabildiğim tek kişi oydu. Hatırlıyordum, hayatımda ilk defa grip olmuştum. Yemek yemek istemediğim için odama gitmiştim ve o da benimle diğerlerinin aksine fazlaca sohbet eden, ayrıca kaledeki en gözde gölge olarak odama girmişti. Elinde bir çorbayla. Ona çık dememiştim, o da gitmemişti. Görüşmenin üzerinden aylar geçmişti, bu sırada onunla konuşuyordum ve onu kendime yakın bulmuştum. Bir gece odamda olmaması gereken mum yanıyordu. Küçücük sehpamın üzerinde kalenin mutfağından aşırdığı yemekler vardı, görevden dönmüştüm. Sabaha kadar konuşmuştuk. Zaaflarımı bile sormuştu, ben de söylemiştim.

Arkadaşlarımın haricindeki en derin konuşmam o gün gerçekleşmişti. Hem de hiç baskı olmadan.

Sürgün edileceğini bilemezdim ki.

Hele ki ana takımın ikinci lideri olarak yanıma verildikten sonra.

Rose on dakika sonra burada olurdu. Jenn koltuğun üzerindeki yastıkları yerlerine koyarken saçlarını geriye fırlatarak kalktı. "Maya da geliyor."

"Neden onuncu kez söylüyorsun?" dedim mutfaktan.

"Çünkü kız senden korktu. Mia'dan onları araştırmasını istedim. Hayatlarında okumaktan başka bir şey yapmamış iki büyücü olduklarından eminim. O tapınaklardan ve kütüphanelerden çıkmamışlar. Bizim gibiler yani, biz de kaleden pek çıkmıyoruz. Cold Lake de onlar için yeni." Tezgahın arkasından göz göze geldik. "Gölgelerin gelecekteki lideri olmanı bir kenara bırakırsam, sanırım Axxon'ın kızının soğukkanlı bir katil olduğunu duydukları için çekiniyorlar. Belki de seçilmişin kızı olduğun içindir. Bilemiyorum, hepsinin toplamı da olabilir."

"Ben bir insanım."

"Harika. Arada hatırla."

Bahçeyi gören koca pencerelerimizi kalın kumaş perdeler örtüyordu. Görmedim ama arabanın sesini duymuştum. Otuz saniye sonra merdivenlerden çıkan iki kişinin ayak sesi geldi, sonra kapıya vuruldu. Ellerimi birbirine vurarak tezgahın arkasından çıktım, Jaws da kapıya vurulduğu için kafasını yerden kaldırıp dudaklarının içine üfler gibi havladı.

Tebessümle kapıya gittim. "Bak şimdi nasıl sevecen davranıyorum..." diye mırıldarken güzel bir gülümsemeyle kapıyı tuttum. Jenn bana eliyle evet işareti yapıyordu.

Fakat kapıyı açtığımda bütün o sevecenliğim kayboldu, gözlerim bir noktada dondu ve gülümsemem an an silindi.

"Ne?"

Blaxton, bembeyaz dişlerini göstererek sırıtıyordu. Elini kapıyı suratına çarpmayayım diye eşiğe koydu. "Selam. Şu sevecenlik nerede?" Kapının arkasından dediğimi o iğrenç kulakları sayesinde duymuştu.

Kapıyı kapatacağım sırada ayağını öne çıkardı, parmağına kapı çarptı. Geri ittirdiği için çekilmek zorunda kaldım. Bukleli saçları alnının üzerine düşmüştü. Saçlarıyla aynı renk kahverengi gözleri aynı Vincent'ınki gibi pis bir şekilde ışıldıyordu. Hava basılmış gibi bir vücudu yoktu ama şişikti. Buna rağmen Vincent ondan daha iri görünüyordu.

GölgeWhere stories live. Discover now