54. Bölüm

9.3K 1.1K 287
                                    

Konseyin yasakladığı bölgeden bu kez konseyin ayarladığı bir araçla, kurallara uygun bir şekilde geçmemiz beklenmişti. Yani bir arabada on kişiydik. G serisi Mercedes büyüktü ama içindeki erkekler daha büyüktü.

İğrenç bir yolculuk oluyordu. Neyse ki Seth motosikletle çıkmıştı ve uzaktan takip edecekti. Çünkü onu kimsenin kucağına oturtamazdık.

Maya ekipmanların durduğu bagajdaydı, hemen arkamızdan kafasını çıkarmıştı. Cam kenarında, Vincent'ın kucağındaydım. Yanımda Kev oturuyordu, onun yanında da Rose. Blaxton ve Jenn de bizim gibi kucak kucağaydı. Gerçi, Rose'un yarısı da Kev'in üstündeydi.

Arabayı bu kez Jamie kullanıyordu. Hector onun yanındaydı, Mia ise onun kucağında. Arkası çok sıkışık olduğu ve bagajda küre, silah dolu bir çanta, benim tırmanma ekipmanlarım, ayrıca Maya vardı. Bu yüzden Mia bilgisayarı istediği gibi açamıyordu, Hector'ın tepesine geçmişti.

Kafamı şöyle bir uzatıp onlara bakmaya çalıştım. Hector bacaklarını açmış oturuyordu, Mia onun tek bacağına yerleşmişti, bilgisayarı da kendi dizinin üstündeydi. Hızını alamamış gibi yazıyor, tıklıyordu. Hector ise ekrana bakıyordu ama hiçbir şey anlamışa benzemiyordu.

"Her şey yolunda mı?" dedi Jamie hepimize bakıp. Arkasını döndüğünde bir sürü kafayı yan yana, iç içe gördü ve içinde olduğumuz duruma rağmen sırıttı.

"Mükemmel rahatım. Şu ikisi kıçımı sağdan soldan sıkıştırıyor." dedi Vincent ve omzuyla ona baskı yapan Blaxton'ı gösterip. "Ama Rose ve Jane duvar niteliği taşıyor."

Vincent boğazını temizledi. "Salakça bir şey söylersen Kev, bu kez kafanı uçururum."

"Planlamamıştım." dedi ön koltuğa tutunarak. Aradan ileriye fırlayacak, uçup gidecek gibi görünüyordu. "Neyse, giderken sinirini bozmayayım. Bu kez beni ölüme terk edersin falan."

"Jane, burada. Seni kurban etmez." dedi Maya pişkin pişkin.

Kev dişlerini göstere göstere sırıttı, Vincent homurdandı. "Bıraksaydın da ölseydi."

"Kahrından sen ölürdün sonra." dedi Kev.

Blaxton başını sallamaya başladı. "Lütfen sus. Lütfen."

"Mia?" Maya ona bakmaya çalışıyordu. Mia, kendinden geçmiş gibi bilgisayarla ilgileniyordu.

Bir anlığına işini bıraktı ve elini salladı. "Ben iyiyim."

"Tabii ki öylesin çünkü kıpırdamama izin vermiyorsun."

Mia sakızını çiğnerken gülümsedi. "Kucağın rahatmış kuçu kuçu." Arkasını işaret etti. "Desteklemeye devam et, yoksa sırtım ağrıyacak."

Hector kolunu onun arkasına sarmıştı, Mia onu koltuk olarak tamamen kullanıyordu. Fakat Hector'ın bir kere bile şikayet ettiğini duymamış, görmemiştim.

Vincent da benim gibi izliyordu. Bir eli bacağımdaydı, Jenn ile sırtımızı kapıya vermiştik ve Kev ile Rose'un üstüne uzatmıştık. Tepelerinde yatıyorduk.

Mia arkasına bir kulaklık fırlattı. "Bu tamam." dedi, benim içindi. Aradan eğilip konuşmaya devam etti. "Raphael'le ve bizimle aynı anda konuşabileceksin Kaptan. Herkes birbirine bağlı. Duvarın öteki tarafında bu sinyalin bozulacağını sanmıyorum. Büyülü alan küre sayesinde bütünleştiğinde sinyaller tekrar bozulur ama bizim bir saat vaktimiz olacak. Nasılsa içeride gezinmeyeceksin."

"Büyünün sinyali bozacağından emin misin?" diye sordu Blaxton.

"Öyle tahmin ediyorum. Karşı tarafa geçmeden bilemem, bilmek istediğimi de söyleyemem. Maya, şunu arkaya koy." Bilgisayarı uzattığında Maya aramıza eğildi. Mia bilgisayardan kurtulup sırtını Hector'a dayadı. Jamie, engebeli yollara girince Hector kemer gibi Mia'yı tuttu. Hepimiz hoplayıp duruyorduk.

GölgeWhere stories live. Discover now