2. Bölüm

33.8K 2.2K 294
                                    

Birinci bölümün bildirimi gelmedi, eğer direkt ikinci bölümden başlayacaksanız yapmayın çünkü ilk bölüm değişti. Tekrar okumanızı öneririm. Bu kez bitiriyoruz... haydi bakalım.

İyi okumalar.

**

Arka kapının açıldığını duyunca herkesten önce doğruldum. Liderlerin ve konsey üyelerinin çıkmasını bekleyenler duvarlara yaslanmıştı, kimisi ayakta dikilmekten yorulmuştu çünkü iki saattir konuşuyorlardı.

Jenn ve diğerleri platforma on adım mesafe bırakıp durdu, ben daha da önce çıktım. Babam, benim durduğum yeri hissederek diğerlerinden ayrıldı ve hemen yanıma geldi. Prova edilen bir sıra halinde ilerliyor gibiydiler. Binanın sahibi olan beş kişi önümüzden arka arkaya geçerken Bruce, Julian ve Claire de babamın yanlarına dizildi, üyelerle karşı karşıya kaldık.

Beş üye, dört ırk. Bir kurt adam, iki insan, bir şekil değiştiren, bir büyücü.

Konseyin içinde bir gölge yoktu. Gölgelerin hiçbiri kaleyi terk edemezdi.

Bruce, babamın diğer yanına geçmişti ve onun hemen yanında da az önce beni tehdit eden kardeşi duruyordu. Liderler ve yanlarında birer kişi olarak duyuruyu bekliyorduk. Sağımda Julian vardı. Şekil değiştiren ama kendisinden sadece alkolik olarak söz ettiren. Lakin ben alkol aldığına pek inanmıyordum, doğuştan böyleymiş gibi davranıyordu.

Babama doğru başımı kaldırdım. Suratına mimik oynamıyordu. "Baba?"

"Sadece dinle." Sanki minicik bir tebessüm gördüm. Fakat onunla vakit geçirmeyen birisi bunun bir gülümseme olduğunu anlamazdı.

İçeride onunla konuşmaları dinleyen diğer üç kişiye başımı eğip bakmaya çalıştım. Julian sallanıyordu, Claire gözünü bir yere dikmişti ve sarı saçlarıyla oynuyordu. Bruce ise hafifçe öne eğilmişti, parmağını dudağında gezdiriyordu. Ya kahkaha atacaktı ya da ağlayacaktı.

Üyeler platforma çıktı. Duyuruları yapan ve beş üyenin her zaman en ortasında duran, sesine aşina olduğum Jonathan tebessümünü konuşmadan önce gösterdi. Bize ve arkamızda bekleyen onlarca kişiye göz değdirdi. Benimki kadar uzun olan saçlarını atkuyruğu yapmıştı ve suratı her zaman mermer gibiydi. Çok inceydi, çok uzundu ama sesini duyurmayı iyi biliyordu.

"Neden içime kötü bir his doğuyor?" diye mırıldandım.

"Babasının kızı, ne hissetmesi gerektiğini biliyor."

Bu sözlerden sonra duymak istediğim hiçbir kelimenin konseyin ağzından çıkmayacağını anladım ama babam durumdan memnun görünüyordu. Babamın kararları genellikle herkesin hayrı için olurdu ve doğru yola açılan kapılara çıkardı lakin bu benim her kararından memnun kalacağımı göstermezdi.

Jonathan ellerini kaldırınca mırıltılar son buldu. Öylesine parıldayan gözlerle bakıyordu ki bu mutluluğun sebebi ancak benim nefret edeceğim bir şey olabilirdi.

"Uzun bir toplantının ardından alınan karanlar kesinleşti ve uygulamaya konulmasına karar verildi. Bu olağanüstü durumun konseyin kararı olmadığını, aynı zamanda liderlerin hepsinin kararlarımızı desteklediğini sizlere söylemek isterim. Başta çatırdamalar olduğu için sizleri bu kadar uzun süre beklettik ve planlamaları detaylıca paylaşmak zorunda kaldık. Sevgili eski dostum Axxon Lee, bugün buraya geldiği için toplantı iki saat içinde bitti. Alınan kararlarda hemfikir olduğunu belirtmekten onur duyarım."

Gözlerimi kıstım, babama baktım. Jonathan böyle söylüyordu çünkü babamın kararları yüzde doksan dokuz oranında muhteşem gelişmelere yol açardı. Yani karşı çıkacaklar vardı, Axxon Lee de onayladı diyerekten çenelerini kapattırıyordu.

GölgeWhere stories live. Discover now