74. Bölüm

5.3K 736 595
                                    

Yerde oturuyordum.

Ellerimde ne zincir ne de başka bir şey vardı.

Gözlerimin üzerinden bir kumaş geçiyordu.

Fakat kumaşı çekseler bile hiçbir şey göremiyordum.

Hançerin yarattığı hasar her zaman önlenebilirdi fakat kör olmak istemiştim. Görememek, baksam bile karşımda bir karanlık bulmak... Beni aklımdan koruyacaktı. Beni ben yapacaktı.

Tekrar Jane olacaktım.

Herkes bir köşede ağlarken ben bağdaş kurmuştum. Ellerim bacaklarımın üzerindeydi, başımı aşağı eğmiştim. Düşünmüyordum. Onları dinlememeye çalışıyordum ama zaten kimse benimle konuşmuyordu.

Jenn'in kafayı yediğini hayallerimde izlemiştim. Bakmaya çalıştığımda gözlerim açılmamıştı ama...

Ben görüyordum.

Nasıl oluyordu bilmiyordum lakin az önce Rose karşıma çöktüğünde ve Maya arkama geçip acımın bir kısmını çekmek için bana dokunduğunda Rose'un gözleriyle resmen bakışmıştım. Hamyam'la erimişti, tepesinden bir kumaş geçiyordu fakat... görüyordum.

Bir saniyeliğine de olsa yüzündeki bakışı, mimikleri, her şeyi en ince ayrıntısına kadar görmüştüm ve sonra tekrar karanlığa gömülmüştü. Maya acımı çekememişti çünkü canım yanmıyordu. Canım, hançeri kendime sapladığımda bile yanmamıştı. Ancak kanlar avuçlarıma dolmaya başladıktan beş saniye sonra alevlerin içinde kalmışım gibi kendimi yerlere atmıştım.

Gözlerimden lavlar fışkırıyor sanmıştım. Başımın içine kadar ulaşmış ve tüm bedenimi titretmişti.

Yarım saat sonra ise kaybolmuştu.

Titremeye başladığımda Rose avucuna su doldurdu ve yanaklarımı sildi. Kurumuş kan hâlâ oradaydı, hâlâ üstümdeydi. Gözlerimi deşeli kaç dakika olmuştu? Bir saati geçmiş miydi?

Ağlamak istiyordum.

Gözlerim...

Vincent'ın yüzünü hayal olarak görüyordum, bana hiç gerçekçi gelmiyordu. Onu göremiyordum. Onu göremiyordum.

Onu göremiyorum.

Parmaklarımı yumruk yaptığımda Maya omuzlarımı okşadı ve rahatlatmaya çalıştı.

Neler oluyordu bilmiyorum ama ne kadar umurumdaydı? Jenn ölüyordu, hissediyordum. Vincent hemen buradaydı, sıcaklığı yayılıyordu fakat... başını kaldırıp bana bakamıyordu, cesareti yoktu.

"Vincent?" Elimi uzattığımda parmaklarımı sıcacık parmaklar kavradı.

Ne tarafımdaydı?

Babam çevresinde olup biten her şeyin farkındaydı ve kimi saniyeler bana da aynısı oluyordu ama paniklediğim an, tek başımayım ve karanlıkta kaldım demeye başladığım an... gerçekten boğuluyordum.

Elimi tuttuğu için tekrar gevşedim. Kumaşın altında gizlenen gözlerim yanmaya başladı. Tam yanımda değildi, biraz olsun sırtını dönmüştü. Başını asla benden tarafa çeviremiyordu, halıya bakıyordu. Ne göz kırpıyordu ne de başka bir şey yapıyordu. Nefes aldığını bile sanmıyordum. Sadece ona seslendiğimde elini kaldırmıştı.

Onu nasıl yalnız bırakırım?

Aynı sorunun hepsinin aklında döndüğünü biliyordum. Fakat hepsi odada olsaydı bile, o an gözlerimi delmeyi bir şekilde başarırdım.

Hançeri gözlerime soktuğuma Alaric, Seth ve Mia ilk şahit olanlardı. İkinci gözüme sapladığımda ise neredeyse hepsi içeri atlamıştı.

Sevinemedim. Eğer gözlerimden olmak beni o görülerden kurtaracak olsaydı sevinebilirdim.

GölgeWhere stories live. Discover now