42. Bölüm

10.1K 1K 209
                                    

Walter, Walter, Walter... ona odaklan, başka bir şey düşünme.

Mümkün müydü ki?

İçimdeki sızıyı bastırmak için onun boğazını kesesim vardı.

Walter'ın çıktığı kapıdan çıkmıştım, Vincent'ın mesafeyi koruyarak geldiğini ve ayak seslerimi takip ettiğini biliyordum. Karanlık koridor sağa ve sola ayrılınca tam orta durdum. Maskeli gözlerimi yavaşça sağa, sonra sola çevirdim. Walter birdenbire kaybolmuştu.

Gözlerimi sımsıkı yumdum, koca bir nefes çektim. Şu an sineye çekilen ve ulaşması imkansız olan içgüdülerime yalvardım. O ses bana sola dön dedi, sola döndüm ve hemen ardından kayboldu çünkü aklımda Walter yoktu, Vincent vardı.

Sol koridorda ilerlerken topuklarımdan engelleyemediğim sesler çıkıyordu. Hem iyiydi hem de kötü. Vincent'a yerimi belli ediyordum ama kalan herkes de duyuyor olabilirdi.

Oyun bile olsa ağzından hiçbir kadına karşı çıkmayacak kelimeleri duymak beni şaşkına çevirmişti. Güzelim kelimesini daha önceden kullandığına inanıyordum ama emin değildim. Fakat sevgilim ve aşkım kelimelerinin telaffuzuna bile alışık değildi.

Koridor tekrar bölündü, bu kez hiç düşünmeden sağa kıvrıldım. Nereye gidiyordum kim bilir?

Vincent evimin bahçesinde aptalca düşüncelerimden arındığımda konuşmak istediğini söylemişti. Pekala, bunu yapabilirdik. Bu gece konuşmak zorunda değildik, bence o da aynısını düşünüyordu. Bana yirmi dakikayı gerçekten ayırabilirdi. O dakikalarda ağzımızdan bir kelime çıkmasa da olurdu. Ömrümde ilk defa arzularıma yenik düşüyordum. Hoş, daha önce tattığım bir şey de değildi.

Walter'ı gebertmek ve gitmek istiyordum.

Yirmi dakika için.

Hemen.

'Sağ.'

Aklıma rüzgara karışan bir ses düşünce adım atmayı bıraktım. Gözlerimi üst üste kırpıştırdım çünkü gerçekten duyduğuma inandım. Konuşan kendi zihnim miydi? Hayır, bu bana Bruce'un malikanede verdiği partide adımı söyleyen ve fırtınaya karışan o hırıltıya benziyordu.

Ama rüyalarıma bıraktığı tanıdıklık da mevcuttu.

Düşünmedim, sağa döndüm. Koşar gibi yürürken koridordan dönen koca bir bedenle çarpıştım.

Ellerim adamın göğsünde takılı kaldı. Başımı yavaşça yukarı kaldırırken o da bana bakmak için eğildi. İlk önce çenesindeki çukuru ve hemen orada lekeymiş gibi görünen beni dikkatimi çekti. Kaşım ilgiyle kalktı, daha tepeye baktım. Kazık saçlar... Walter.

'Sülük! Kan içen bir sülük. Sadist, satiriasis. Kadın düşmanı! Sen bir kadınsın. Yolundaki bir taş ve onun en büyük zaafısın.'

Deliriyor muydum?

Bir dumanın içinde çıkmışım gibi soludum, aklım beynimin içine geri yerleştirilmiş gibi hissettim. Walter'ın gözleri maskemin altını görüyormuş gibi üstümde dolaştı. Çektiğim nefesle şişen göğüslerime bakarken hırıltıyla soludu.

Ses...

Sanırım gözüm bağlıyken benimle konuştuğuna inandığım içsesim gerçekten konuşmaya başlamıştı.

Walter'ın üzerine düşmüş gibi tutunduğum için onun bana tiksinç gelen suratını aklıma son kez kazıdım. Dirseğimden usulca tuttu ve beni doğrultmak istedi. "Aman tanrım, iyi misin?" diye sorunca birisinden kaçmışım gibi nefes verdim, elimle alnımı sildim.

GölgeWhere stories live. Discover now