Bölüm35-Geri Dönüş

4K 278 38
                                    

"Nerede olduğumu biliyordum. Cami ile kütüphaneden çıkmıştık. Bu sefer havanın kararmasına şaşırmamıştım. Yine herkes işini bitirmiş evine gidiyor gibi görünüyordu. Geçen sefer ki gibi Cami kitapları çantasının içine yerleştirip fermuarının önünü kapadı. Tam ağzını açıp konuşacaktı ki lafını böldüm. 'Evet yazın ortasında bu rüzgar çok tuhaf. İyi ki hırkanı giymişsin.' dedim. Şaşırarak bana baktı. 'Lafı ağzımdan aldın Ed.' dedi. Yazın ortasın da çıkan bu rüzgar onu şaşırtmıştı. Ben de ilk defasında şaşırmıştım. 'Hızlıca eve gitsek iyi olacak, rüzgar gerçekten de sert esiyor.' dediğim de beni başıyla onayladı. Hızlı adımlarla yürürken elimdeki kitaplardan çok bu sefer aklım geçen sefer gördüğüm yabancıdaydı. 'Tanrım! Edis bu kitapları okumak için sabırsızlanıyorum!' Cami'yi başımla onaylarken karşımdaki kalabalığın içine baktım. Cami'den çok kalabalıkla ilgileniyordum. Gözlerim yabancıyı ararken Cami bana bir şeylerden bahsediyordu. Sonunda kalabalığın için de birisi dikkatimi çekti. Yüzümde bir gülümseme oluştu. Siyah kapüşonlu hırkasının önü tamamen yukarı çekilmişti. Kapüşonu başında olduğu ve başı eğik olduğu için yüzünü göremiyordum. Elleri cebin de hızla bize gelirken biz de ona doğru ileliyorduk. O sıra Cami'nin telefonunun çaldığını duydum ancak aklım bana doğru gelen yabancıdaydı. Cami bana gelen mesajı okurken ben yabancının bana gelişini izliyordum. Aramızda az bir mesafe kalmamıştı ki, ayağım takılırmışçasına kendimi yabancıya doğru ittim. Yabancı aynı anda bana çarptı. Bir an dengemi kaybetsem de yabancı kollarımdan tutarak düşmemi engelledi. Başı hala eğikti. Beni bırakarak elimden yere düşen kitaplarımı aldı ve bana uzattı. Kitapları hemen almadım. Bu sefer kim olduğunu öğrenmek istiyordum. 'Sizi tanıdığımı hissediyorum.' dedim. Kitapları ısrarla bana uzatmaya devam etti. 'Hisleriniz baya kuvvetliymiş.' diyerek kitapları tekrar bana uzattı. 'Bana yüzünü göstermeyecek misin?' diyerek ona doğru bir adım attım. Cami'nin beni şaşkınlıkla izlediğini hissedebiliyordum. 'Üzgünüm.' diyerek elimi tuttu kitapları koltukaltıma yerleştirerek hızla yanımdan uzaklaştı. Onun kim olduğunu öğrenmek istiyordum. Kitapları Cami'nin eline tutuşturup hızla yabancının ardından koştum. Bir an da köprücük kemiklerim de hissettiğim büyük bir acıyla yere yığıldım. Gözlerim kapanırken zihnimde birinin bana 'Anıları değiştiremezsin kızım.' dediğini duydum. Bu tatlı sesin kime ait olduğunu bilmiyordum. Gözlerim dayanamayarak kapandı."

Derin bir nefes çekerek uyandım. Yine olmamıştı. Yabancının adını öğrenememiştim. Babam ter içinde kalmış alnımı peçete ile silerken hemen başucum da duran bardaktan su içtim. İki haftadır bunun için çalışıyordum. İki haftadır bir çok şey için çalışıyordum. Hepimiz çalışıyorduk. Eğer bir ritüel yapıp Lanetli Adam'ın sonunu getirmeyi planlıyorsak güçlü olmalıydık. Ritüel için hepimiz çalışıyorduk ve birbirimizi eğitiyorduk.

Babam ve Ethan hatta arada büyükannem, nasıl kahin olmam gerektiğini bana öğretiyorlardı. Beni bu konu da eğitiyorlardı. Nasıl düşünmem gerektiğini, düşüncelerim ile hislerimi bir arada nasıl yürütmem gerektiğini öğreniyordum. Şu ana kadar uzun bir yol katettiğimi düşünüyordum. Düşüncelerim ile hislerime şekil verip ikisini aynı anda idare edebiliyordum. Aynı zaman da anı-vizyonlarımı nasıl kontrol edeceğimi de öğrenmiştim. Henüz bu konu da ustalaşamasam da iki hafta da kendimi iyi yetiştirmiştim. Şu ana kadar çok kez gördüğüm anı-vizyonlarımı tekrar görüp ufak ama yararlı ipuçları bulmaya çalışıyordum. Ve gözlerim de yanmıyordu. Babam, vizyon görmeye alıştığım için gözlerimin yanmadığını söylüyordu. Şimdi tekrar yabancı ile çarpıştığım anı-vizyonu gördüm. Her seferin de yüzünü görmeye çalışıyordum ancak anı-vizyonun sonlarına doğru bir şeyler ters gidiyordu ve yine onun kim olduğunu öğrenemiyordum.

"Yine mi öğrenemedin?" Brandon salona girdiğin de elinde ki vişne suyu ile dolu bardağı bana uzattı. Başımı iki yana salladım. Vişne suyumdan bir yudum aldım.

The Vision (Görüş)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin