Bölüm32-Gerçekleşen Hayaller

6.6K 350 101
                                    

ϟ-ϟ-ϟ-ϟ


Merhaba! Umarım keyifli bir okuma olur. Hikayemin başına not eklemeyi sevmiyorum. Bu bölüm benim için çok önemli. Bölümü okurken dinlemeniz için mini bir playlist yaptım. Dinleyip dinlememek size kalmış. :) Umarım keyifle okursunuz. 

1-JASON MRAZ FT. COLBIE CAILLAT - LUCKY (BÖLÜM PARÇASI)
2-Bruno Mars - Just The Way You Are
3-Sergej Cetkovic - Moj Svijet
4-Alexander Rybak - Funny Little World
5-Train - Hey Soul Sister

ϟ-ϟ-ϟ-ϟ

Sıcak kahvemden sıcak bir yudum aldım. Dizlerime yasladığım kitabın sayfasını çevirdim. Gülümseyerek Brandon ile tanıştığım ilk günü düşündüm. İlk gördüğümde, romanlardan fırlayıp bizim dünyamıza gelen bir kitap karakterinden farksızdı. Sert durmasına rağmen sıcacık bir insandı. İlk hissettiğim şey buydu. Onunla İngilizce konuşup rezil oluşumu, karşısında baştan aşağıya kızarmamı, elimi tutunca tuhaf hissetmemi, bana meraklı sorular sorarak düşündürmesini, heyecanlandırmasını, bana kitap ödünç vermesini düşündüm. Aynı zaman diliminde beni duygudan duyguya sokabiliyordu. Üzerimdeki etkisi buydu.

Gülümseyerek kahvemden bir yudum daha aldım. Onunla beraber paten kaydığımız günü hatırladım. Paten kaymak sanattır, felsefemi beraber yaşamıştık. O zaman bana olanlar hakkında en ufak bir fikrim yokken, içimdeki korku ve tedirginlikten beni uzaklaştırmıştı. Şimdi ise olanlara bir şekilde alışmıştım. Bana olanlar tuhaf gelmiyordu. Beni buna yine o alıştırmıştı. 

Elimdeki bardağı komodinin üzerine bıraktım. Yorgo Amca'nın kafesine gittiğimiz de konakla ilgili konuşurken onu nasıl izlediğimi hatırladım. Siyah adamın peşinden gitmek istediğim de beni durdurmasını hatırladım. Öfkesine rağmen beni önemsediğini şimdi anlıyordum. Bunu o zaman neden anlayamadığıma hayret etmiştim. Meydanda benimle konuşmasını düşündüm. 

İlk vizyonumdan sonra onu canlı görmenin üzerimdeki rahatlığını tekrar hissettim. Sinemaya gitmemizi, sinemadan sonra parkta parmak uçlarını parmak uçlarıma sürterek çene kemiğime ilk öpücüğünü bırakmasını düşündüm. O anın verdiği mutlulukla gözlerimi kapatarak kıkırdadım. 

Komodinin üzerinde neredeyse soğumuş olan kahvemi aldım ve son kez yudumlayıp tekrar yerine koydum. Kucağımdaki kitabın sayfasını bir kez daha çevirdim. 

Bana Hıçkırık'ımı getirdiği günü hatırladım. Onunla da en kısa zaman da ilgilenmeliydim. Dorian Gray kitabının arasında bulduğum ablasının fotoğrafı gözlerimin önünde canlandı. Ablasını özlediğini hissediyordum. Ona Apollon'u gördüğümü anlattığım da içimde oluşan hafifliği hissettim. 

Neredeyse beni öpecekken aramızdaki yakınlığı hissettim. Gözlerinin koyulaşmasını her gözlerimi kapadığımda görüyordum. Üç gündür garip rüyalarımın sonunda gördüğüm tek sahne bu. Gözlerinin koyulaştığı. 

İçimdeki iyi duygular dağılırken, tedirginlik yine beni ele geçirmişti. 

Alekos beni boğazlarken, beni onun elinden kurtardığı günün görüntüsü zihnimde oluştu. Aşırı öfkeliydi. Kendini kaybetmiş gibi, sanki karşısındakinin kendinden daha çok acı çekmesini istiyor gibi. Tristan'ın Alekos'u benim yardımımla bulmak istemesinde de aynı öfkeyi göstermişti. Onun nasıl gerildiğini, kontrolsüzleştiğini görmüştüm. Hissetmiştim.

Zihnimdeki puslu havayı dağıtmaya çalışarak dikkatimi önümdeki kitaba verdim. Herkes bir şey araştırıyordu. Büyükannemin eski kitaplarını alıp, yatağımın üzerine yaymıştım. Bulduğum işe yarar bilgileri not defterime kaydediyordum. Önümde kahinlerin damgalanmasıyla ilgili yazılmış bir metin vardı. 

The Vision (Görüş)Where stories live. Discover now