Bölüm10-Umutsuz

11.4K 558 82
                                    

Gözlerim hala Alekos'un dehşet görüntüsüne takılı kalmışken Lena'nın sıcak ve nemli elini bileğimde hissettim. Bana dokunmasıyla başımı ona çevirmem eş zamanlı olmuştu. Karşımda gördüğü dehşet sahneden dolayı sersemlemiş Lena yerine cesaretini toplamış, omuzları dik, karanlıkta bile parladığı belli olan mavi gözleriyle bana tebessümle bakan bir Lena duruyordu. Kendini nasıl bu kadar çabuk toplamıştı bilmiyorum ama bu benim yararımaydı. Gözlerimi tekrar Alekos'a yönelttim ve başımla işaret ettim.

"Her ne kadar sevmesekte yardıma ihtiyacı var." dedim fısıltıyla.

Lena başıyla beni onaylayınca yüzüme bir tebessüm yayılmıştı. Etrafımıza tekrar göz gezdirdikten sonra yavaşça Alekos'a doğru ilerlemeye başladık. Hala yerde sol tarafına doğru cenin pozisyonda yatıyordu. Sırtı bize dönüktü. Ona yaklaştıkça hafif ve acı inlemelerini duyuyorduk.

Yanına gelip dizlerimin üzerine çökerek onu yavaşça ve sarsmamaya dikkat ederek kendime çevirdim. Lena'da yanımda diz çökmüş bana yardım ediyordu. Alekos acı bir şekilde inledi. Yüzünü bize çevirdiğimizde acıdan dolayı yüzünü buruşturmuş gözlerini kapamıştı. Çok terlemişti ve biraz ateşi vardı. Önüne düşen bir tutam perçem ter yüzünden alnına yapışmıştı.

Derin nefes alıp verirken gözlerini yavaşça açtı. Bizi görür görmez gözleri irileşti ve ne yapacağını şaşırarak kucağımızda hareket etmeye çalıştı ama Lena hemen Alekos'un elini tutup sakinleşmesini sağladı. Burnundan nefes alıp, ağzından veriyordu. Çatlak bir sesle ama bir yandan da bizi gördüğüne ne kadar şaşırsa da mutlu olmuş gibi çıkmıştı kelimeler dudaklarının arasından.

"Edis! Burada ne işin var?"

"Benim burada ne işim olduğunun bir önemi yok. Yaran derin ve yardıma ihtiyacın var. Kendini yormamalısın."

"Beni bırakın..." acı yüzünden inledi, derin nefes aldı ve yüzünü buruşturarak devam etti. "...Buradan uzaklaşın."

"Hayır, seni bu halde bırakamayız." dedi Lena Alekos'un elini sıkarken.

"İyileşeceğim, buradan uzaklaşın."

"Sana yardım etmezsek kan kaybından öleceksin zeki."

"Size buradan gidin, iyileşeceğim dedim." acı çektiği belli oluyordu. Boynundan ve bileğinden hala kan akıyordu. Güneş doğduğunda iyileşecekti en azından onu bu hale getiren adam öyle demişti. Güneş doğana kadar burada onunla kalamazdık ama Alekos'u buradada bırakamazdık. O yüzden onu bizim eve götürmeye karar vermiştim. Lena'ya dönüp tam düşündüğüm şeyi söyleyecektim ki Alekos aramıza girdi.

"Siz gecenin bir yarısı burada ne yapıyordunuz?"

Lena ile birbirimize bakıp kalmıştık. Ne diyecektim? Lena konuşmak istemiyordu, onu anlıyordum. İş yine bana düşüyordu. Sorusunu duymamış gibi yaparak soruyla karşılık verdim.

"Seni bu hale kim getirdi?"

"Edis... Burnunu benim işlerime sokmaya çalışma."

"Şuan yaralısın ve hiçbir şey yapamazsın."

"Elbet iyileşeceğim."

"Bak sana yardım etmeye çalışıyoruz, çok kötü yaralanmışsın. Lütfen kendini yormadan anlatmaya çalış." Lena sitem edercesine konuşmuştu. Gerçeği söylemek gerekirse iyi rol yapıyordu.

"Kavga... Kavgaya karıştım." dedi ve acıyla inledi.

"Hadi ama Alekos! Sen tek başına takılmazsın. Sürün peşinde değil."

"Hem bir kavgada bu kadar derin yaralar alamazsın." dedi Lena.

Alekos gözlerimin içine üzgün bir şekilde bakıyordu. Onu ilk defa böyle aciz görüyordum. Her zaman herkesi ezen, herkesi hor gören, güçlü, kabadayı Alekos'tan eser yoktu. Yardıma ihtiyacı vardı. Öyle bakıyordu.

The Vision (Görüş)Where stories live. Discover now