Bölüm19-Endişe İzleri

7.2K 404 33
                                    

 Yorganımı çeneme kadar çekmiş, cenin pozisyonu almış bir şekilde yatarak Lena’nın aynanın karşısında kendini incelemesini izliyordum. Kendi için hiç yokmuş gibi görünen kusurlarını abartılı bir şekilde dile getiriyordu. Yüzü oldukça masum fiziği mükemmel düzgündü ve hala kusurlarından şikâyet edebiliyordu. Onun bu halleri bana saçma geldiğinden onu dinlemeyi bilmediğim bir zaman önce bırakmıştım.

Bir haftadır evden adımımı dışarı atmamıştım. Dışarı çıkmaya korkuyordum. Dışarıya adımımı atsam belanın kendini göstereceğini düşünüyordum. Brandon arada beni zorla verandaya ya da arka bahçeye çıkarıyor, hava almam gerektiğini söylüyordu. Bütün gün evin içinde durmamın sağlıklı olmadığını düşünüyordu. Babam ve diğerleri de ona hak verdiğinden hem korkarak hem de sıkılarak Brandon’ın dediğini yapmak zorunda kalıyordum.

Ben her günümü evde geçirmek isterken diğerleri Ethan ya da babamla köyde dolanıp, yazın tadını çıkarıyorlardı. Onlarla gitmediğim için bana alınıyorlardı, hissediyordum. Eğlenmeyi ben de seviyordum ama kendimle çelişki içerisinde olduğumdan pijamalarımı giyip sadece evde durmak, dışarı çıkmaktansa bana daha iyi geliyordu. Brandon ve büyükannem benimle kalıyorlardı. Brandon’a her ne kadar diğerleri ile gitmesini söylesem de beni dinlemiyor, ısrarla yanımda kalacağını söylüyordu. Benim yanımda kalması hoşuma gidiyordu ama onun da eğlenmesini istiyordum. Benimle uğraşmaktan buna pek vakit ayıramıyordu.

O gece Brandon’a Apollon ve Athena’yı anlattığım için hafiflemiştim. Brandon’da diğerlerine bir şey söylememiş dediği gibi aramızda sır olarak kalmıştı. Bu beni rahatlatmıştı ve asıl sorunlarımla daha kolay ilgilenmeme neden olmuştu.

Bacaklarımı yatağın içinde uzatıp bakışlarımı bilmediğim bir süre önce dinlemeye bıraktığım Lena’dan ayırıp komodinin üzerindeki Brandon’ın bilekliğine baygın bakışlarla bakmaya başladım.

Yaşamaya bile üşenir olmuşken beni alt edecek güçten nasıl kurtulacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu. Nasıl hareket etmemiz gerektiği hakkında bir plana sahip değildik.

Bir haftadır sadece evin içinde durmamın tek yararlı yanı buydu. Sadece düşünüyor, hissediyor ve fark ediyordum. Şu ana kadar yaptığım şey buydu.

Düşünmek, hissetmek, fark etmek.

Evde durduğum bu süreçte “Ne Yapmalıyız?” adlı bir listeyi aklımda oluşturmuştum. Gerçekleşmemiş vizyonum hakkında babamla ya da diğerleriyle hiç detaylı konuşmamıştık. Gerçekleşmemiş olabilirdi ama detayları konuşmak peşimdeki kaçık lanetli hakkında bir fikir sahibi olmamız için yararlı olabilirdi. Her ne kadar o vizyonu tekrar düşünüp yaşıyormuş gibi hissetsem de işime yarayacak şeyler arıyordum.

İkinci olarak konaktaki kilitli kapıların ardındakileri öğrenmem gerekecekti. Bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum ama bir şekilde yolunu bulabileceğim hissi içimi yakıp kavuruyordu.

Üçüncü olarak Ophira’nın gizemini bulmalıydım. O sıradan bir kâhin değildi. Onunla bir bağlantım olmalıydı. Onun hakkında bildiklerimiz yeterli değildi. Bildiklerimizin doğru olduğundan bile şüphelenmeye başlamıştım. Nefesimi dışarı verirken Lena’nın yükselen sesi dikkatimi tekrar onun üzerine çekmişti.

“Duyuyor musun sen? Yoksa beni dinlemiyor musun Edis? Sence de belimin geniş olması bedenimi çok kusurlu göstermiyor mu?”

Yerimden doğrularak ona baygın bakışlar attım. Bir kez daha nefesimi dışarıya verdim. Onun bu halleri beni deli ediyordu ve sıkıyordu.

“Neden kusursuz olmaya çalışıyorsun? Bak kimse kusursuz değil tamam mı? Niçin görünmeyen kusurlarınla uğraşıyorsun? Kendini kusurlarınla sevmelisin.” Dudaklarını büzerek bana baktığında üzüldüğünü hissederek yerimden doğruldum ve yanına ilerledim. Ellerimi her iki koluna yerleştirip ona baktım.

The Vision (Görüş)Where stories live. Discover now