Bölüm14-Yolculuk

8.4K 464 79
                                    

Annemler gideli bir gün olmuştu. Ev onlarsız boş gibi geliyordu. Bir günde olsa sabahları annemin odama gelip perdeleri açmasını ve "Uyan artık uykucu..." demesini özlemiştim. Onun tatlı sesini özlemiştim. Gözlerimi ilk açtığımda onun sıcak gülümsemesini görmeyi özlemiştim. Mutfakta çıkardığı sesleri özlemiştim. Düşüncelerimi annemden uzaklaştırmaya çalışmama rağmen hep beynimin içinde bir yerlerdeydi. Öteki yandan yarın büyük gündü. Stemnitsa'ya gidiyorduk ve yavaş yavaş toplanmaya başlamıştık.

Babam, Alekos'un babasıyla konuşmuş ve bizle gelmesi için ikna etmişti. Alekos'un babasını en son ne zaman görmüştüm hatırlamıyordum hatta adını bile unutmuştum. Bunun yanında oğlunu gereğinden fazla önemsediğini ama iş seyahatleri yüzünden Alekosla ilgilenemediğini biliyordum. En azından babam bana öyle söylemişti.

Yarın ki yolculuk için yanıma ne almam gerektiğini düşünüyordum. Stemnitsa'da ne kadar duracağız bilmiyordum. Bu beni çıkmaza sokuyordu. Yanıma çok şey almak istemiyordum. Peşimde yük taşımayı sevmezdim. Her hava şartına uygun bir iki parça eşya alsam yeterdi. Stemnitsa bir dağ köyü olduğu için hava sürekli değişiklik gösterebiliyordu. Dolabımın üzerinde duran büyük ve geniş sırt çantamı alarak yere çömeldim.

Sırt çantamın içine kot pantolonlarımı, eşofman altlarımı, tişörtlerimi ve ince kazaklarımı koyduktan sonra bunların fazla mı yoksa yeterli mi olduğunu düşünürken kapı çalındı ve yarı açılarak bir çift siyah gözün bana baktığını gördüm. Alekos "Girebilir miyim?" dediğin de yüzüme büyük bir gülümseme yerleştirdim ve ona elimle içeriye girmesini işaret ettim.

"Tam anlamıyla toplanmış gözükmüyorsun?" dedi yanıma çökerek.

"Sen toplandın mı?"

"Evet..." derken gözleri çantama kaymıştı. "Bu kadar şeyi gerçekten orada giyecek misin? Kızma ama oraya temelli taşınmıyoruz."

"Orası dağlık bir yer ve hava şartları bize ne gösterir bilemeyiz."

"O zaman ikişer kat al. Dolabı resmen çantana tıkmış gibisin." dediğinde çantama baktım. Abartmış mıydım? Belki ama ben kızdım tabi ki yanıma çok kıyafet alacaktım. Öteki taraftan yük taşımayı da sevmiyordum. Zıt kişiliğime kızarak çantamı tamamen boşalttım.

"Ne yapıyorsun?"

"Çantamı yeniden topluyorum, sanırım haklısın..."

"Ben her zaman haklıyım."

"Aynı zamanda ukalasın!" dedim gözlerimi devirerek. Kahkaha atarak omzuma yavaşça bir yumruk geçirdi. Ona çatık kaşlarla bakmaya devam ederken dayanamadım ve bende onun kahkahasına eşlik etmeye başladım.

Çantama Alekos'un da dediği gibi ihtiyacım kadar eşya koyarken Alekos odamın içinde dolaşıyordu. Çalışma masamın üzerindeki kitaplara göz atıyor, aile fotoğraflarımızın olduğu çerçeveleri eline alıp inceliyor ya da çekmecelerimi karıştırıyordu. Bunu fırsat bilerek özel olan eşyalarımı da gizlice çantama tıkadıktan sonra sırt çantamın fermuarını kapadım. Bunları görmesini istemezdim. Görürse hem utanırdım hem de rezil olurdum. Sonuçta benimde bir itibarım var. Çantamı kapının yanına bıraktıktan sonra ellerimi birbirine çırparak Alekos'a döndüm.

"Artık hazırım tanrım, hazırlanmak bile beni yordu."

Alekos bana bakıp ufak bir tebessüm yolladıktan sonra dört katlı çekmeceli dolabımın önüne geldi. Dolabın üzerindeki fotoğraflara bakarken bense kendimi yatağıma bıraktım ve gözlerimi kapattım.

"Alekos, babanla Ethan arasında neler olduğunu öğrenebildin mi?" derken çekmeceleri açıp kapattığını duyabiliyorum.

"Öğrenebildiğim tek şey Ethan'ın para sıkıntısı olduğu. Babam, Ethan'a beni koruması karşılığında para ödüyor Eddy."

The Vision (Görüş)Where stories live. Discover now