Bölüm21-Sıkıntı

5.1K 373 22
                                    

 Lucina’yı izlerken hepimiz olduğumuz yere saplanmıştık. Ortamda bulunan şaşkınlık havasını soluyordum. Lucina, Alekos’un sırtını yatağın başlığına dayamasına yardımcı oldu ve ona yaklaşarak sarıldı.

“Lucina?” Alekos’un boğuk ve çatallı olmasına rağmen anlaşılan sesi fısıltı halinde çıkmıştı. Kollarını Lucina’ya doladı. Lucina hızlıca geri çekildi ve Alekos’un boynuna baktı. Gözleri irileşirken elleri Alekos’un bileklerine ulaştı ve onları da kontrol ettikten sonra bize dönüp kısa bir bakış attı. Şaşkınlığını yüzünden okuyabiliyordum.

“İnanamıyorum…” diye fısıldadığın da Lucina’nın da bir şeyler bildiğini fark ettim. Elini Alekos’un alnına yerleştirdi ve ateşini kontrol etti.

“Yanıyorsun! Ilık bir banyo vücudunun ısısı için iyi gelecektir. Sonra da ateşini tamamen düşürmesi için sana iğne vurmak zorundayım.” Dedi ve çantasını yatağın kenarına koydu.

“Lucina? Burada ne işin var?” Alekos ile Lucina’nın nereden tanıştıklarını çok merak ediyordum. Bu tesadüf müydü?

“Bunu sonra konuşuruz önce banyo.” Diyerek büyükanneme döndü. “Bayan Darya banyonuzu kullanabilir miyiz?”

“Tabi,” büyükannemin sevecen çıkan sesine karşı gülümsedi.

“Teşekkürler, Ethan, Alekos’u taşımamda bana yardım edebilir misin?” Ethan aniden hareketlendi ve başını sallayarak Alekos’un kolunu boynuna doladı. Kötü görünüyordu ve bitkindi. Hareket edecek hali yoktu. Şuanda tam bir yaşayan ölü gibi gözüküyordu. Lucina’da Ethan’a yardım ederek Alekos’un diğer kolunu kendi omzuna attı ve beraber onu yatağından kaldırdılar. Hiçbir şey demeden odanın çıkışına ilerlediler. Onlar odadan çıkarken Lena’da sessizce onların peşinden ilerledi. Bunu diğer herkesin de fark ettiğinden emindim.  Onu önemsiyordu. Alekos’tan hoşlanıyor muydu? Belki de bunu Lena ile konuşmalıydım.

Arka bahçeye vuran güneşin altında durmak çok iyi gelmişti. Sıcak vücudumu gevşetiyordu. Her şey yine üst üste gelmeye başlamıştı. İçimde bir sıkıntı oluşmaya başlamıştı ve nedenini yine bilmiyordum. Sigmam uzun zamandır benimle iletişime geçmemişti. Bir terslik var gibi sezinliyordum. İç sesim şimdi endişelenmemi söylüyordu. Haklıydı, şu anda sakin olmalıydım. Yerimden doğruldum. Alex ve Brandon’ın yanına gittim. Alex’i hafif yana ittirerek aralarına oturdum. Oturduğumda Alex’te beni kolumdan ittirdi. Ona gözlerimi kısarak baktım ve dizimle dizini dürttüm. Brandon ikimizi de gülerek izliyordu.

“Senin derdin ne Ed?”

“Brandon’ın yanına oturmak istiyorum.”

“Sol tarafına geçip oturabilirdin.”

“Ben sağ tarafına geçip oturmak istiyorum.”

“Onunla iyi anlaşıyorum diye beni kıskanıyorsun.” Diyerek ukalaca sırıttı ve Brandon’a göz kırptı. Hayır, aslında onu kıskanmıyordum. Alex ve Brandon’ın yakın arkadaş olmasını istiyordum. Birbirlerini anlayabilirlerdi. Kısık ve yapmacık bir kahkaha attım. Brandon elimi tutunca başımı onun omzuna yasladım ve Alex’e bakarak dil çıkardım.

“Sizi kıskanmıyorum, yakın arkadaş olmanız çok güzel ama bu bütün zamanını seninle harcayacağı anlamına gelmiyor.”

“Kıskanıyorsun işte, bahane arama.” Dedi ve dil çıkardı. “Brandon, bu kızı kapmalısın şuana kadar kimseyi kıskandığını görmedim.” Diyerek göz kırptı. Utanarak Brandon’a baktığımda Alex’in haklı olduğunu fark ettim. Kıskanç biri değildim ve şuana kadar kimseyi kıskanmamıştım. Utangaç bir şekilde Brandon’a tebessüm ettim. Elinin tersi ile yanağımı okşadı. Onu kıskanmak bile benim için özeldi.

The Vision (Görüş)Where stories live. Discover now