Bölüm44-Son

2.9K 254 25
                                    

Çok soğuk.

Üzerimde ince saten beyaz geceliğim vardı. Ayaklarım çıplaktı ve yumuşak bir yere basıyordum. Etrafım beyaz bir örtüyle kaplıydı. Gökyüzünden beyaz tanecikler düşüyordu ancak güneş etrafı aydınlatıyordu. Kollarımı kendime doladım. Hava soğuktu ve ben üstümdeki incecik gecelikle öylece ortada duruyordum.

Yine nereye ışınlanmıştım diye düşünürken bir kadın çığlığı duydum. Kaşlarım çatılırken uçarcasına arkamda duran eve doğru ilerledim. Ses bu eski ama güzel evden geliyordu. Evin hemen gerisin de de birçok ev vardı. Derken, kapının önüne sarışın bir adam çıktı. Telaşlıydı. Ne yapacağını bilemeden etrafa bakındı. Üzerinde ince giysilerle kapıyı yarı çekerek diğer evlere doğru koştu. Bu sırada adamın etrafta yankılanan sesini duydum. Yardım istiyordu. Aralık bıraktığı kapıdan içeriye süzüldüm. Çığlık atan kadının yanına gittiğim de yatakta hamile bir kadının yattığını gördüm. Bebeği gelmek üzereydi ve acıyla çığlık atıyordu. Adamın endişesini şimdi anlıyordum. Eşi için endişeliydi. Kapıdan gelen seslerle odanın en köşesine gittim. Bir sürü kadın içeriye dolaştığında endişeli adama dışarı da beklemesi gerektiğini söylediler. Kadınlar acıyla bağıran kadının başına toplanarak onu hazırlamaya başladılar. Daha önce hiç doğum yapan birini görmemiştim. Görebileceğimi de sanmıyordum. Hızla duvardan geçerken şaşkınlıkla kendime baktım.

Yine mi bir vizyonun içerisindeydim?

Kapının önünde volta atan adamın beni göremeyeceğini biliyordum. Adam endişeliydi ve içeriden iyi bir haber bekliyordu. Karısının çığlıkları tüm evi sarsıyordu. Bu adamı daha da dehşete düşürüyordu.

Kadının sesi kesildiğinde kaşlarımı çattım. Adam, verandadan evin içine girerken bir kadın kucağında bir bebekle odadan çıktı. Adamın endişesi biraz oldun geçmişti ve bebeğe bakıyordu. Sanırım kadının kucağında ki bebek erkekti. Adam şaşkınlıkla bebeği kucağına aldı. Sarışın ve açık buğday bir teni vardı. Yeni doğmuş olmasına rağmen bu kadar güzel olması ilginçti.

Adamın onu kucağına aldığı an nefesinin kesildiğini sandım. Bebeğinin özel olduğunu düşünüyordu. Gülümseyerek işaret parmağını bebeğinin yumuk elinin içine kaydırdı. Yumuşacık elini hissetti. Karşısındaki kadına bakıp 'Karımı görmek istiyorum.' dedi.

Adamı takip ederek peşinden odaya girdim. Kucağında bebeğini taşıyarak odasında bitkin yatan eşinin yanına geldi. Karısının yorgun bakışları bebeği ve eşi arasında gidip geliyordu. Kadın da mutluydu. Hem anne olduğu için hem de güzel bir bebeği dünyaya getirdiği için. Adam uzanıp eşinin elini tuttu. 'Bir oğlumuz oldu.' Kadın başını sallayıp gülümsedi. 'Adı da güzel olmalı.' dedi kadın. Adam dikkatle bebeğinin küçük yüzüne baktı. Bebeğinin yüzünün aydınlandığını ben bile görmüştüm. Adamın yüz ifadesi değişti. 'Oğlumuza koyacağımız ismi buldum.' Karısı merakla adama baktı. Adam bebeğinin yüzünü okşarken konuştu.

'O özel, kötülük onun etrafında hep varolacak ancak o savaşacak iyi için savaşacak. Ona bir görev verilecek. Özel bir görev, bu yüzden adını kolayca seçtim.' Adam derin bir nefes aldı ve oğlunun yüzüne bakarak adını fısıldadı. "Cheriour... Cheriour MacAvoy."

Şaşkınlıkla adamın kucağında ki bebeğe baktım. O bebeği tanıyordum.

Bir anda ayaklarım altındaki zemin titredi. Mekan silikleşmeye başlarken korkarak etrafıma bakındım. Ev ve içindekiler gitgide yok oluyordu. Görüntüler yok olurken, yerine başka görüntüler geliyordu. Bir derenin kenarına gelmiştim.

Şaşkınlıkla karşımda uzanmış gökyüzünü izleyen çocuğa baktım. En fazla yirmili yaşlarında biriydi. Bir fısıltı etrafımızda yankılandı. Çocuk hemen irkilerek ayağa kalktığında ben de uçarcasına dereye doğru ilerledim. Suyun üzerinde beliren görüntü genç adamın ilgisini çekmişti.

The Vision (Görüş)Where stories live. Discover now