Bölüm4-Siyah Adam

12.7K 834 59
                                    

Brandon'dan ayrılıp eve doğru ilerlerken yara izimde hala tatlı bir uyuşukluk hissediyordum. İstemsiz olarak tekrar parmaklarımı yaramın üzerinde gezdirirken eve girdim.

"Anne! Ben geldim!"

Annem başını mutfağın kapısından uzatıp gülümsedi. Bu kadının mutfaktan çıktığını hiç görmedim.

"Hoşgeldin tatlım!"

Patenlerimi çıkardım ve mutfağa ilerledim.

"Günün nasıldı?" dedi annem.

"Ah! İyi uğursuz değildim mesela."

Güldü ve devam etti. "Brandon uyum sağladı mı?"

"Evet. Soğuk duruyor ama gerçekten samimi bir çocuk."

"Sevindim."

"Yemek ne zaman?"

"Baban Mark amcana gitti. O geldiğinde hazır olur."

"Ne zaman gelir? Ben açım, o zaman odama çıkıp uzanayım."

"Birazdan. Çok mu açsın? Fırsat bulduğunda hep uyuyorsun."

"Ah! Mitera. Peki, tamam, söyle ne yapayım?"

"Bana yardım edebilirsin."

"Ben çorba, makarna gibi basit yemekler dışında hiçbir şey yapamam."

"Öğrenebilirsin... Öğretebilirim."

"Anne!"

"Tamam sen hep aç ol hep uyu tamam mı?"

"Ben hep açım ve uykucuyum anne. Malesef bu hiç değişmeyecek."

Annemin derin bir iç çektiğini duydum. Peşinden de mırıldandığını.

Gözlerim ağrıyor gibiydi. Dün geceki gibi yine uykumun çevremde dolaştığını hissediyordum. Uykum sanki soyut halden somut hale geçiyor, cisimleşiyor ve çevremi sarmalıyor gibiydi. Adımlarım yavaşlaşıyordu ve merdiven korkuluğunu sıkı sıkı tutuyordum. Uyku bedenimde dolaşmaya başlıyordu ve göz kapaklarıma ulaşmak üzereydi. Kendimi kontrol edemiyordum. Yukarıya bedenimi zor taşımıştım. Odama geldiğimde sarhoştan farksızdım. Çevremde ne olduğunu farkediyordum fakat idrak edemiyordum. Sarhoş gibi yürüyerek ve yara izimin bana verdiği mükemmel acıyla yatağıma oturmaya çalıştım. Gözlerim ağırlaştı. Kapanmak üzereydiler. Kendimi serbest bıraktım ve sırtüstü yatağıma serildim. Gözlerim kapandı...

Rahatlamıştım. En azından artık kendimi sarhoş gibi hissetmiyordum ve yara izimdeki o acı da geçmiş yerini tatlı bir uyuşukluğa bırakmıştı. Parlak bir ışık vardı ki gözlerimi kamaştırıyordu. Hiçbir şey göremiyordum...

Kendime gelirken yine aynı acıyı beynimin içinde hissediyordum. Gözlerimi büyük bir acı ve yanma hissiyle açtım. Yattığım yerde başımı hemen ellerimin arasına aldım ve ellerimi başıma bastırdım. Bir an sonra acı geçti fakat gözlerimde ki yanma hissi bana dehşet bir sıkıntı veriyordu. Gözlerimi yavaşça kapamaya çalıştım. Bu belki yanmasını geçirir diye umuyordum ki gözlerimi kapamamla acıyı yaşamam bir oldu. Gözlerimi kapamak bana daha fazla acıdan bir şey vermemişti. Gözlerimi kapamamaya karar vererek doğruldum. Derin nefes aldım, verdim. Bir kaç kez tekrarladıktan sonra ayağa kalktım. Yara izimde yine bir sızlama vardı. Kendime "Lanet Olsun!" diye söylenerek lavobaya gittim.

Ben de doğru olmayan şeyler vardı. Şuana kadar yaşamadığım şeyler oluyordu. Tuhaflık? Gariplik İlginç? Adlandıramıyordum. Önce yazın esen sert bir rüzgar, taşıdığı koku, fısıltı ve acı... Bunlar neydi? Aklım almıyordu. Anlamıyordum. Anlayamıyordum. Bu sadece bana mı oluyordu? Biri bana şaka mı yapıyordu yoksa? Tamam, gerçekten hiç komik gelmiyor! Kameralar nerede?

The Vision (Görüş)Where stories live. Discover now