Bölüm38-Özel Misafir

3.8K 269 36
                                    

"Emmanuel o gece yanımda kaldı. Ona her ne olmuştu bilmiyordum. Anlattığındaysa anlam verememiştim. Arkadaşımın böyle acı çekmesi hiç hoşuma gitmemişti. Gün doğumunda Emmanuel kendine geldiğinde ailesinin yanına dönmüştü. Anlaşmamız gereği bu olan şey sadece ikimizin arasında kalacaktı. O gün kulübemde işimi yaparken düşündüm. Babamın bana küçükken anlattığı hikayeyi anımsadım. Her aklına geldiğinde bana anlatır, şaka yoluylada olsa beni uyarırdı. Karanlık bir adamın var olduğundan bahsederdi. Arazmıda dolaştığını... Babam karanlığın bir tek ona yakıştığını söylerdi ama ben buna inanmazdım. Her ne kadar anlattığı adamın varlığının gerçek olup olmadığını bilmesem de karanlığın bir tek geceye yakıştığını düşünüyordum. Babamın dediğine göre Karanlık Adam kendini huzura kavuşturmak için uzun yıllar yaşamış. Bir gün bekliyormuş, o gün geldiğinde huzura kavuşacakmış. Çünkü lanetinden ancak o gün kurtulabilirmiş. Babama o adamın neden lanetlendiğini sorduğumda dünyayı sarsacak bir şey yaptığından bahsetti. Babamın dediğine göre, dünyanın düzenini bozmuş. Hikayenin sonuna geldiğinde her zaman gülümserdi ve eğer o adamla karşılaşırsam kendimi korumam gerektiğini söylerdi. Korkmam gerekirdi ancak korkmazdım. Babamın anlattığı efsanenin artık gerçek olduğunu biliyordum. Artık gördüğüm kabus tarzı vizyonlarımın ne anlama geldiğini anlamıştım. Apollon, hepimizi bilmediğimiz bir oyunun içine sürüklüyordu."

Sayfanın sonuna geldiğimde okumayı bıraktım. Günlüğün Samuel'e ait olduğunu anlamamız zor olmamıştı. Günlüğün silik yazılarını okurken kanım donmuştu ancak soğukkanlı kalmayı başarabilmiştim. 

Brandon ile bir karar almıştık. Bu olaylar sanki benim başıma gelmiyormuş gibi davranacaktım. Böylece daha iyi daha sağlıklı düşünecektim. Brandon buna inanıyordu ve bana güveniyordu.

Bir günlük daha gizli sırlarıyla elimde duruyordu. Lanetli Adam'ın ne yapmak istediğini anlamamıştım.

 "Sanırım olayı anladım." dedi Tristan düşünceli bir ifade ile. Dikkatleri üzerine toplamıştı. Hepimiz ona meraklı bir şekilde bakıyorduk. Düşüncelerini tartar gibi bir ifadesi vardı. Sanırım yanlış bir şey söylemek istemiyordu. Şakaklarını bir kez ovdu ve bakışlarını bana kenetledi. 

"Lanetli Adam'ın huzura kavuşmayı dilediği gün özel bir gün olmalı. Demek istediğim herhangi bir gün olmamalı. Sen özelsin ve onu özel bir günde kurtaracaksın. O bunu düşünüyor. Öteki taraftan bu olay her yedi nesilde bir oluyor. Büyük ihtimalle büyükbabalarının ölümlerine neden olan Lanetli Adam ancak bazı şeyleri yanlış yapmış olmalı ki günümüze kadar gelmiş. Bu bizim de büyükbabalarımız için geçerli."

Tim ve Cami şaşkınlıkla Tristan'ı izliyorlardı. Sanırım bunun kendi akıllarına gelmediği için içten içe kendileri ile boğuşuyorlardı. Bakışlarımı büyükanneme çevirdiğimde mantıklı bulduğunu gösterir gibi başını sallıyordu.

 "Şuana kadar huzura kavuşmak için bir sürü insanın ölümüne mi neden oldu?" dedim. Konağın içinde gördüğüm vizyondaki ruh kızın ne demek istediğini şimdi anlıyordum. Hepsi oradaydılar. Hepsi oraya hapsedilmişti.

"Edis?" babamın beni dürtmesiyle irkildim. Dalmış olmalıydım. Hepsi garipser gibi bana bakıyorken başımı iki yana salladım. 

"Samuel kabus tarzı vizyonlarının olduğundan bahsediyor, bu günlüğe onları da yazmış mıdır?" diyerek günlüğün sayfalarını incelemeye başladım. Herkes beni onaylarmışçasına mırıldandı.

Üçlü koltuğun ortasına oturdum ve sayfaları incelemeye başladım. Tarihler yoktu. Sadece yazılar vardı. Silik yazıları okurken hep aynı şeylerden bahsedildiğini gördüm. Gözüm bir isme takıldığında olduğum sayfada kaldım. Samuel'in yazdıklarını bir çırpıda okuyunca şaşkınlıkla gözlerimi kırptım. 

The Vision (Görüş)Where stories live. Discover now