Bölüm40-Sıcak Sarılma

3.5K 275 30
                                    

Brandon'ın parmakları yüzüme düşen saçlarımı geriye attı. Yüzüm sırılsıklamdı. Hem ağlamış hem de terlemiştim. Avucunun içi ile alnımı sildi. Gözlerimi açıp ona baktım. Bakışlarımda ki kırgınlık cam misali gözlerime batıyordu. Kollarımı Brandon'ın boynuna doladım. Önce sarılmak iyi gelmese de şuan iyi geliyordu. O adamın iğrençliğinden sonra kendimi tükenmiş hissediyordum. Aklım almıyordu. Brandon'a ihanet etmiş gibi hissediyordum.

"Özür dilerim..." fısıltım sarı saçlarının arasından kulağına ulaştığında kıkırdadı. Nasıl gülebiliyordu? Burnumu çekerken çatık kaşlarımla ona baktım.

"Sümüklü." diyerek burnumun ucuna bir öpücük bıraktı. "Kaşlarını çatma."

"Aklım almıyor."

"Kaç kere daha söyleyeceğim? Bunu sana o yaptı. Sen istemedin." kafamı iki yana sallayıp derin bir nefes aldım.

"Bir daha ona kafa tutma. Ya sana zarar verseydi?"

"Veremez." kısa ve net cevabı şaşırmama neden olmuştu. Anlam veremeyerek ona baktım. "Bundan sonra sana kaç dediğim de kaçacaksın."

"Neden, sana zarar versin diye mi?"

"Edis, neden anlamıyorsun? Seni korumak için yemin ettim. Kutsal bir yemin. Bırakta işimi yapayım."

"Sana bir şey olmasını istemiyorum."

"Apollon yanımızda." diyerek kollarımı sıvazladı. "Şimdi daha iyi misin?"

Başımı sallayarak evet, dedim. Uzaktan adımızı duyduğumda ürperdim. Korku bir anda vücudumu sardı. Sıkıca Brandon'a sarıldım.

"Sakin ol, babanlar geliyor olmalı."

Endişeyle Brandon'a baktım. Olanlardan sonra ne tepki vereceğime karar veremiyordum. Sanki her an bir yerden çıkacakmış gibiydi. Korkarak Brandon'a daha çok sığındım. Yaklaşan ayak sesleriyle derin bir nefes aldım. Koşuyor olmalıydılar, çalılar hışırdıyordu.

"Edis?" babam hemen yanımda bitti. Koşarak yanıma gelmesiyle yere çömelip beni Brandon'ın kollarından çekmesi bir olmuştu. Güvenli kollardan ayrılıp güvenli kollarla buluşmak buna deniyordu. Sıkıca babama tutundum. Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Yeteri kadar ağlamıştım.

"Edis?" babam yüzümü ve vücudumu kontrol etti. "Bacağına ne oldu?"

Brandon aniden hareketlenerek bacağımı hafifçe çekerek baktı. Pantolonumun üstünde ince bir yırtık vardı. Kan o yırtığın çevresine yayılmıştı. Demek bacağımdaki ince sızının nedeni buydu. Babam beni yere oturtarak sırtındaki çantasını yere bıraktı. İçinden pamuk ve su çıkardı. Tim ve Cami merakla ve endişe ile bakıyordu. Bakışlarım Alex'e kaydığında bir yere odaklandığını gördüm. Bakışlarını takip ederek nereyi izlediğine baktım. Alekos'a bakıyordu. Çocuk hala yerde baygın yatıyordu. Diğerleri onu farketmemişti.

Babam pamuğu ıslatıp yarama sürdü. İnce sızı tekrar bacağımı kapladı. Tenimdeki kan ıslak pamuğa bulaşmıştı. Babam yavaşça yarayı temizlerken, Brandon bacağıma destek sağlıyordu.

"Bacağına ne oldu?" babam endişeyle mırıldandı.

"Sanırım harabede, o karanlık iplerle boğuşurken kestim."

"Ona ne oldu?" dedi Alex. Alekos'u işaret ediyordu. Diğerlerinin de bakışları o tarafa çevrilmişti. Gözleri irileşerek Alekos'a baktılar.

"Gel Tim, ona bakalım." Alex, Tim ile beraber Alekos'a doğru ilerlediler. Endişeyle Brandon'a baktım. Olanları herkese nasıl anlatacaktım? Göz kırptı. Başını iki yana salladı.

The Vision (Görüş)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin