Bölüm13-Hıçkırık

9.1K 475 72
                                    

Ürpertiyle odamın içinde dört dönüyordum. Odama geri döndüğümden beri içimdeki cesaretin yanına bir de stres eklenmişti. Stresten ellerim terlerken avuç içlerimi pijamama sürdüm. Streslendiğimde ellerimin terlemesinden nefret ediyordum. Böyle odam da dört dönerek bir yere gelemezdim. Kötülüğün ne, nerede ya da ne zaman bana bir şey yapacağını çok merak ediyordum. Bir yanım kötülükle karşı karşıya gelip onu alt etmek isterken diğer yanım kötülük şimdi karşına çıksa ne yapabilirsin ki, diyordu. İçimde bir yerlerde elbette bir korku vardı ama cesaret ağır basıyordu. Streste cabası. Kasıldığımı fark ederek olduğum yerde kollarımı yukarı kaldırıp esnedim. Parmaklarımı çıtlattım ve pencereme yaklaştım. Perdeyi hafifçe açıp gökyüzüne baktım bakışlarım gökyüzünden Brandon'ın odasının penceresine kaydı. Işıkları yanmıyordu. Eve gidip nasıl uyuyabiliyordu ki? Beni hissedebiliyordu ve ben burada içim içimi yerken o nasıl eve gidip uyuyabiliyordu? Neden eve gitmişti ki? Yanımda kalsa olmaz mıydı? Nasıl, neden bu kadar rahattı? Aklım almıyordu. Halbuki şuanda yanımda olmasına ve bana sarılmasına ne kadar da ihtiyacım vardı. Bunu bile bile ve hissetmesine rağmen neden gitmişti ki? Brandon'ın evine gitmesi canımı daha da sıkmıştı. Ona karşı olan duygularıma ad veremiyordum belki ama o benim için yine de özeldi, en azından beni rahatlatıyordu ve bu yüzden onu şimdi yanımda istiyordum. Nokta.

Ellerimi pencereye yasladığımda camın soğukluğunun verdiği hazzı yaşarken istemsizce gülümsedim. Öteki yandan Brandon benimle kalmak istediğini hep söylüyordu. Bu gece de yanımda kalmak istediğini ama evdekilere yakalanırız diye gitmek zorunda olduğunu söylemişti. Bahane miydi? Bahane olsaydı anlamaz mıydım? Aramızdaki şu mükemmel bağ olmasaydı bunun bir bahane olduğunu rahatlıkla düşünebilirdim. Şimdi ise bunun bahane olmadığından kesinlikle emindim. İçimi rahatlatmaya çalıştım. Kendimi kötü hissedersem Brandon'da kendini kötü hissederdi ve ben bunun olmasını istemiyorum.

Düşüncelerim Brandon'dan Sigmama kayarken içimde nefret ve öfkenin oluşmaya başladığını hissettim. Sigmamı seviyordum ama sürekli görünüp hemen gitmesinden de nefret ediyordum. Geliyor, kötülük yakınında dikkatli ol diyor, hiçbir ipucu vermeden gidiyordu. Madem kaderimi göremiyor neden bana kötülük yakınında diyerek beni tereddütte bırakıyordu? Hep böyle mi yaşayacaktım? Ben böyle yaşamak istemiyorum. Ben başıma gelecek hiçbir şeyi istemiyorum.

Sigmama karşı içimdeki nefret biraz daha büyürken negatif enerjinin beni hükmetmeye başladığını hissettim. Kendimi sarstım. Kötüyü alt edeceksem negatif enerjiden uzak durmam gerekiyordu. İçimden negatif enerjinin benden uzaklaşması için dua ederken aslında bir diğer taraftan şanslı olduğumu düşünmeye başladım. Diğer insanları kötülük yaklaştığında uyaracak birileri yada Sigmaları yoktu ama benim vardı. Tamam belki kaderimi göremediğini falan zırvalıyordu kötülüğün ne olduğundan bahsetmiyordu ama en azından beni uyarıyordu. Bu da yeterince iyi olabilirdi.

Cama yasladığım ellerim bir anda kavrulmaya başlamış gibiydi. Artık camın soğukluğu yerine sıcaklığını hissediyordum. Ellerimi bir anda camdan çektim. Tüm vücudum yanıyor gibi hissediyordum. Beni ateşin içine atıyorlarmışta alevler vücudumla dalga geçercesine tenimi yakıyormuş gibi hissediyordum. İstemsizce ağzımdan acı bir inilti çıktı. Damga izimin uyuşmaya başlamasıyla büyük bir acının köprücük kemiklerime vurması bir oldu. Bu gece uyanmama neden olan acı tekrar vurmuştu. Ellerimle yine köprücük kemiklerime acısını azaltmak amacıyla baskı yapıyordum ama bu işe yaramıyordu. Nefes nefese yere, dizlerimin üzerine çökerken güzel bir koku akciğerlerime ulaştı. Koku o kadar güzeldi ki akciğerlerim duydukları bu koku ile içimde dans ediyorlardı. Koku bana bir anda o kadar güzel bir haz vermişti ki köprücük kemiklerimdeki acıyı unutmamı sağlamıştı. Diğer yandansa bu tatlı koku bana aşırı tanıdık gelmişti.

The Vision (Görüş)Where stories live. Discover now