Lanet

7.5K 425 97
                                    

İki asker beni hücremden çıkarıp sürüklercesine götürürken komutan harici askerler bana silah doğrultmaya devam ediyordu.

"Tek dokunuşla onları öldürebilirim ama bundan hepsi habersiz gibi komutan. Onlara benim hakkımda yeterli bilgi vermedin mi?" diye sordum, keyifle.

"Komutan değil, amiral."

"Amiral askerlerine benim ülkedeki en tehlikeli suikastçi olduğumu söyledin mi?"

Askerlerden biri boşluğa düşerek "En tehlikeli suikastçi gölgelerde saklandığı söylenilen zehirle hedeflerini öldüren bir katildi." dediğinde güldüm.

"Ee n'olmuş o katile?" diye sordum, merakla.

Kendimi dinlemek istiyordum.

"Amiral onu öldürdü ve kahraman ilan edildi."

Herkese öldüğüm mü söylenmişti?

Oysa kral beni buraya ölümle cezalandırılmış suçluların olduğu bu hapse tıkmıştı.

Amirale baktım.

Göz ucuyla bana bakıyordu.

"Sırrın benimle saklı amiral. Askerlerin seni kahraman bilsin, sorun yok."

Komutan bana cevap vermek yerine bir askerine işaret verdi.

Askeri ağzımı kalın bir kumaş ile kapatınca amiral gülerek bana baktı.

"Şimdi her şey güzelleşti. Kafa varmış be!"

Ona sadece surat ekşitebildim.

Hapishane koridorlarından geçerken beni gören her mahkum hücresinin en uç noktasına kaçıp benden saklanıyordu.

Kimliğimi kraliyetin en üst düzey yöneticileri ve bu hapishanedeki mahkumlar biliyordu.

Onlar gözleri ile cinayetlerime şahit oldukları için öğrenmişlerdi.

Amiralin buraya acemi askerler ile geldiğine bakarsak iki senede beni unutmuşlardı.

Hatırlatmam için muhteşem bir fırsatı önüme seriyorlardı.

13 Şubat 1672

Konuşmuyordum.

Korkuyordum ki konuşmam da dokunuşlarım gibi ölümcül olabilirdi.

Çevremde ön beş, yirmi kişi varken onlara sadece bakıyordum.

İyi giyinimli bir kadın önümde eğildikten sonra "Ben bu bölgenin yetimhane sorumlusuyum. Duyduk ki kendi yetimhanenden kaçıp buraya kadar gelmişsin." dedim

İlk kez onlara karşı konuştum.

"Geri dönmek istemiyorum."

"Merak etme, müdürün ile görüştüm. Artık bizim bölgemizin yetimhanesinde kalacaksın."

Emindim, müdürüm geri dönmeyeyim diye para bile vermiştir.

"Ayağa kalk, seni götüreceğim." diyen müdire elini ayağa kalkmam için uzatınca ondan kaçıp ayağa kalktım.

"Temas sevmiyorum."

"Anlaşıldı." diyerek gülümsedi ve atlı arabayı göstererek "Gidelim." dedi.

Birlikte araca bindiğimizde arabacı "Deh!" diyerek bizi taşlı yollardan götürmeye başladı.

Müdire, merakla "Senin hakkında bir dosyaya ulaşamadım tatlım. Nedenini biliyor musun?" diye sordu.

Daha dokuz yaşındaydım.

Benden ne öğrenmeyi bekliyordu?

"Sizinle birlikte bu on yedinci yetimhanem olacak. Belki kaybolmuştur."

"On yedi mi? Bu biraz fazla değil mi?"

Omuz silktim.

"Lanetliymişim. Bir yerde fazla kalamıyorum."

"Lanet mi?"

Güçlü bir kahkaha attıö

"Bazı insanların batıl inançlara olan bağlılığı beni öldürecek."

"Batıl inanç değil." diye reddettim.

"Lanet diye bir şey yoktur canım."

"Annemi ve babamı doğunca, teyzemi ve dedemi bir aylık bile olmadan öldürdüm. Emin misiniz?"

"Bu imkansız, seni kandırmışlar."

Güldüm.

"Belki de."

Biliyordum kandırılmadığımı.

Dokuz yaşıma yeni girmeme rağmen öldürdüğüm insan sayıdı yüzden fazlaydı.

Yakında müdire de gerçeği öğrenecekti.

Belki delirecekti, belki de intihar edecekti.

Belki bunlara gerek kalmadan ben öldürürdüm onu.

Yetimhaneye geldiğimizde müdire beni direkt bahçede oyun oynayan yaşıtlarımın yanına götürmüştü.

Kalabalığı sevmezdim.

Kalabalıkta ölüm fazla olurdu.

Herkes ismimi, nereden geldiğimi sorarken bir çocuk arkamdan yaklaşıp saçımı çekti.

Acıyla ona dönüp onu ittirdiğimde elim çıplak omzuna değmişti.

Benden bile küçük olduğu belli olan çocuk acı ile yerde kıvranarak ölürken müdire ne olduğunu anlamamıştı fakat herkes benden kaçmaya başlamıştı.

"Lanetliyim." diye tekrarladım.

Kime dokunursam o ölüyordu.

Küçük çocuğun cansız bedeni müdirenin kollarında iken çevreme baktım.

Herkes bana korkuyla bakıyordu.

Üç sene boyunca kalacağım bu yetimhanede zorbalık ve dışlanmamın başladığı gündü, bugün.

Bugün arkadaş edinmemem gerektiğini öğrendiğim gündü.

Sadece arkadaş değil.

Kimsenin yanımda olmaması gerektiğini öğrendiğim gündü, bugün.

Son olarak...

Bugün lanetimden kurtulamıyorsam onu kullanmayı öğrenmem gerektiğini anladığım gündü.

Mahkumun ZehriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin