Savaş Makinesi

4.5K 292 90
                                    

Prens Bars ile sarayın içine girdiğimizde merakla "Ne göstereceksin bana?" diye sordum.

"Tanışman gereken biri var." dediğinde merakla, "Kim?" diye sordum.

"Çavuşla." dediğinde anlamayarak ona baktım.

"Efendim?"

Bana cevap vermeden bir odanın kapısımı önündeki nöbetçilere açtırdı.

İçeriye prensin arkasından girdiğimde içeride biri olduğunu gördüm.

Kırklı yaşlarında gibiydi.

İçerideki prense selam verirken Prens Bars, "İlge seni Çavuşla tanıştırayım." dediğinde anlayarak "Haa..." dedim.

"Çavuş, insan olan çavuş." diye mırıldandığımda Prens Bars, "Tabii ki insan." dedi.

Gülmemek için kendimi tutarken Prens Bars, Çavuş'a döndü ve "Size bahsettiğim asker." dedi.

Aynen, askerim.

Çavuş beni baştan aşağı süzdükten sonra "Kas gerektiren silahlar kullanabileğini sanmıyorum." dedi.

"Bu da ne demek oluyor?" diye sordum.

Prens Bars, "Çavuş çok asker yetiştirdi. Onlara en uygun silahı bulan da ta kendisi idi." dedi.

"Benim gayet iyi bir silahım var, unuttun mu Prens?" diye sordum.

"O silahı onca seyirci içinde kullanamazsın."

Ofladım ve Çavuş'a döndüm.

"Ee bana en uygun silah sizce hangisi?"

"Yakın dövüşte iyi misin?"

"Süperim."

"Sana küçük silahlar uygun olur. Hançer mutlaka taşı."

"Bu kadar mı?" diye sordum.

"Kol çalışırsan ok için sana ders verebilirim. İyi atarsın."

"Ok taşımakla uğraşamam, bana hançeri isabetli fırlatmam için ders verin." dediğimde Çavuş gülümsedi.

"Gönüllü olarak öğretirim asker."

"Çok naziksiniz, teşekkürler. Sizin bilgilerinizden daha fazla da yararlanmak istiyorum fakat Prens Bars'a ile konuşmam gereken özel meseleler var." dedim.

Çavuş, Prens Bars'a döndü ve "Müsaadenizle prensim." dedi.

Prens Bars ona izin verdiğinde Çavuş odadan çıktı.

Sinirle Prens'e döndüm ve "Bu da ne? Böyle bir yardıma cidden ihtiyacım var mı?" diye sordum.

"Bu yarışlarda her türlü bilgi ve yetenek ölçülecek. Sen sadece öldürmekte ve kaçmakta iyisin."

"Diğerlerini de yapabilirim."

"İlim bilgin var mı?"

"Hayır, yok fakat az önceki adamın da ilin bilgisinin ahım şahım olduğunu düşünmüyorum."

"Ellerin haricinde bir silah kullanma yeteneğin var mı?"

Mırıldanarak, "Hayır." dediğimde Prens, "Çavuş bu yüzdendi." dedi.

"Yine de başarabilirim."

Prens bir şey demeden bana yaklaştj ve "İlge." dedi.

"Ne var?"

Bir şey demeden burnumdan başlayarak çapraz giden yara izime elini getirdi.

Anlam veremeyerek ona baktım.

"Ne yapıyorsun?"

"Farkında değilsin fakat benim en kıymetli silahımsın. Her türlü testi geçmen lazım."

"Tahta geçtiğinde hiçbir önemim kalmayacak."

Tebessüm etti.

"Emin misin?"

"Kesinlikle evet."

"Sendeki güç benim tahtımı koruyan güç olabilir."

"Bu yüzden seçilen askerlerden olmamı istiyorsun, değil mi?" diye sordum.

"Kralı koruyan birlikte olursam kral olduğunda her türlü pis işi ben yapacağım."

"Pis işleri yapmaktan zevk almıyor musun?" diye sorduğunda sessiz kaldım.

Alıyordum.

Pis işler kadar özgürlüğüme de bir o kadar düşkündüm.

"Zevk alırken ceza almayacaksın." dediğinde gözlerine baktım.

"Kaçıp gidebilirim o günler geldiğinde ya da seni öldürürüm. Bana güvenemezsin."

"İlge... Sen bana mahkumsun. Eğer ben ölürsem sen de ölürsün. Kaçmaya kalkarsan da gittiğin yerde beni bulursun."

Yüzümdeki elini tuttum ve yavaşça yüzümden çekerken "Senin ölümle arandaki engel ise elimdeki eldiven. Ben ne kadar senden kurtulamıyor isem sen de benden kurtulamazsın. Beni öldürmek istersen ölümünü ya kendi elimle ya da aracılar ile getirtirim." dedim.

"Yani yarışlar esnasında seni eğitmeme izin vereceksin."

Derin bir nefes alıp verdim.

"Bir başkasını istemiyorum." dedim.

"Nasıl?"

"Başkaları bana yardım ederse söylenti çıkar ve işler zorlaşır."

"Öyleyse ne istiyorsun?" diye sordu.

"Sen bir prenssin. En iyi eğitimleri aldın. Benden özel isteklerin varsa beni özel olarak çalıştırmanı istiyorum."

Yüzündeki merak kendini gülümsemeye bırakırken "Seni geliştireceğim ve yenilmez bir savaş makinesi yapacağım." dedi.

Mahkumun ZehriWhere stories live. Discover now