Kırılmıştım

2.2K 193 114
                                    

Amiral, "Ben kalkıyım." dediğinde yakasından tuttum.

"Amiral." 

"İlge..."

Ona yaklaştığımda belimi tutup beni kendine çekti.

Kollarımı boynuna doladığımda "Beni de diğer erkekler gibi kullanmana izin vereceğimi mi sanıyorsun?" diye fısıldadı.

"Hayvan herif. Sadece seni öpmek istemiştim."

Yanağımdan öptü ve "Önüme her gelenle öpüşmem." dedi.

"Arenaya girmeden önce iltifat ederken iyiydi."

Yara izimi hafifçe okşadı ve üzerine minik bir öpücük kondurdu.

"Ne zaman oldu bu?"

"Sen benim robot resmimi çevreye yayınca tanınmamak için yaptım."

"Sen..."

"O an çok mantıklıydı."

"Senin kişiliğini yansıtan karakteristik bir yara olmuş."

"Sus artık adam."

Güldü.

"Neden?"

Etkileniyordum.

"Az önce beni utandırdın. Konuşamazsın."

"Sadece diğer erkeklerden bir farkım olsun istiyorum. Seninle sadece zevk için yakınlaştırmak istemiyorum."

"Başka ne istiyorsun?"

Bir şey demeden ayağa kalktı ve beni de kaldırdı.

"Gidelim mi? Senin vaktin geliyor."

"Peki." dedim ve bir şey demeden dışarı çıktım.

Kırılmıştım.

Amiral arkamdan gelirken "İlge." dedi.

Ona bakmadan "Efendim." dedim.

"Özür dilerim, seni kırdım mı?"

"Hiçbir erkek beni kıramaz."

Kolumu tutup beni kendine döndürdüğünde ona baktım.

"Ne var?"

"Özür dilerim ben sadece öylesine eğlendiğin biri olmak istemedim. Yaş olarak da senden büyüğüm. Bunlardan dolayı reddettim."

Beş yaş büyüktü.

"Haklısın da. Şimdi gidebilir miyim? Maçım var."

"Hayır, gidemezsin."

Konuşmama izin vermeden dudaklarımızı birleştirdiğinde ne yapacağımı bilememiştim.

Kolumu tutan eli yavaşça elime kayarken elini sıkıca tuttum.

Diğer eli yanağıma giderken gözlerimi yumdum.

Bana ne yapıyordu?

Etkileniyordum.

Dudaklarımız ayrıldığında ondan uzaklaşmadan ona baktım.

"Amiral..."

Ne diyeceğimi de bilmiyordum.

"Git ve o maçı al minik tavşancık."

"Alacağım."

Gülümsedi ve dudağıma bir buse daha kondurdu.

Gülümseyerek ondan ayrıldım ve sahaya doğru koştum.

Miran çoktan çıkmıştı.

Bana sırıtarak baktı ve "Korkup kaçtın sandım." dedi.

"Neyden korkacağım? Senden mi?"

"Evet kardeşim."

"Bu arada hangimiz daha büyük?"

"Ben daha büyüğüm canım kardeşim. O yüzden yaklaş bana abiciğim."

Ona el hareketi çektim ve "Hürmet etmem ben sana." dedim.

"Abinin sözünü dinlemiyor musun?" 

"Dinlemiyorum. Gel de bu yaramaz kızı eğit."

Gülümsemesi soldu. 

Sinirle bana geldiğinde Amiral'in dediği gibi bir yumruk savurdu.

Yumruktan korunmak yerine dikkat çekmeden bana yaklaştırdığı elini ittirdi.

Buna rağmen başta yumruk yaptığı eliyle başımın arkasını tutup yüzümü yere eğdiğinde yüzüme geçireceği tekmeyi ellerimle durdurdum.

Amiral bu işi biliyordu.

Tuttuğum bacağı sıkı sıkıya kavrarken dizimi bacak arasına geçirdim.

Acıtmıştım.

Tekrar vurmak için bacağımı kaldırdığımda diğer bacağıma sert bir tekme attı.

Düşmemi bekliyordu.

Onun bacağına sıkıca tutunduğum için düşmemiştim.

"Tekme öyle atılmaz." dedim ve sertçe bacağına tekme attım. 

Tekmeyle aynı anda, aynı yönde onu ittirdiğimde yere düşmüştü.

Tuttuğum bacağı bırakmadan diğer bacağının üstüne bastım ve tuttuğum bacağı hızla ters döndürdüm.

Döndürdüğüm bacakla kendini döndürüp beni de yere düşürdüğünde küfrettim. 

"Bacağımı mı çatlatmaya çalışıyorsun? Daha iyi yöntemlerle gel."

Her zaman onunla iki adım mesafede olmalıydım.

"Kendin gel, öğret."

"Tabii." dediğinde geriye doğru usulca yürüdüm.

"Kaçıyor musun?"

"Tabii, gel ve yakala."

Bana doğru hızla geldiğinde hiç vakit kaybetmeden bir yumruk savurdu.

Yumruğunun altından geçip sol kulağına sert bir tokat attım.

Miran fazla güçlüydü.

Kulağına hasar bırakıp dengesini kaybetmesini sağlayabilirsem onu yenmem kolaylaşırdı.

Tekrar vuracakken elimi tuttu ve kendine çekti.

Kolumda yakalayıp beni yere düşürdüğünde küfrettim. 

Sinirle bacaklarımın arasına oturup boğazıma uzandığında küfrettim.

Aralarda yapacağı çok hamle vardı.

Bunları es geçmişti.

Kesinlikle anlamıştı hareketlerine çalıştığımı.

Yakasını iki taraftan tutmaya çalıştığımda bir elimi yakalayıp yere yapıştırdı.

Tek elle onu uzaklaştıramazdım ama o tek elle beni boğabilirdi.

Amiral'e baktım.

Sahaya girmek istiyordu.

Hayır, anlamında başımı iki yana salladım.

Ben yapmalıydım.

En azından bilincim kapanana kadar vaktim vardı.

Nefesim kesilirken kıpkırmızı kesildiğimi hissediyordum.

Mahkumun ZehriWhere stories live. Discover now