Babamız

2.4K 192 115
                                    

Kendime geldiğimde bir sandalyeye sıkı sıkıya bağlanmıştım.

İlk beş saniye anlam veremeyerek çevreme baktım.

Ne olduğunu bilmediğim birçok tıbbi cihaz bana bağlanmıştı.

Tek anladığım benden kan alındığıydı.

Yekta'ya baktım ve zorlanarak "Namussuz herif." dedim.

Yekta dediğime gülerken Miran'a baktım.

"Sana güvenmiştim!"

"Üzgünüm İlge. Kurallarını çiğneyip benimle yakın olmamalıydın."

"Neden bu adama çalışıyorsun? Para mı veriyor? Başka bir şey mi?"

"O adam bize bu gücü bahşeden kişi."

Sinirle güldüm.

"Demek o tipsiz doktor sendin Yekta. Ben de diyorum böyle bir oruspu çocukluğunu kim yapar?"

"Babam hakkında düzgün konuş." diyen Miran ile Yekta sırıttı ve bana baktı.

"Oğlumun yanlışını düzelteyim. Babamız, demek istedi."

Gülerek "Siz de iyi taşşak geçiyorsunuz." dedim.

"Dalga geçmiyoruz İlge." diyen Miran ile sinirle ona doğru atıldım ama beni bağlayan ipler ile olduğum yerde kaldı.

"Ne demek babamız? Bana onlarca fotoğraf gösterdin! Annem ve babam oradaydı!"

"Onlar sadece birkaç askerdi."

Miran'ın duygusuzluğu karşısında sinirden kudurmuştum.

"Ne diyorsun lan sen? Bu adam bizim annelerimizi öldürdü! Bizim hayatımızı sikti lan!"

Sesim hem çok yüksek hem de titreyerek çıkmıştı.

Sinirden nefes nefese kalmıştım.

"Gerizekalı kraliyet ailesi benim projem işe yaramadı diye projeme son vermek istediğinde ne yapacağımı biliyordum." diyen Yekta'nın yüzüne tükürdüm.

Yüzünü elinin tersiyle umursamadan sildikten sonra "Anneleriniz eldiven taksa dahi güçlerini kontrol edemiyordu." dedi.

"Sen de onları sikip çocuklar üzerinde mi deney yapmaya karar verdin?"

"Kesinlikle evet. Hamile kalmayı başaran iki kadını kaçırıp diğerlerini ölüme terk ettim. Eğer varsan bu benim sayemde."

"Seni oruspu çocuğu!"

Sinirden kuduruyordum.

İkisini de öldürmek istiyordum.

"Ve sana teşekkür etmeliyim İlge. Kendi kanını verdiğin kişilerin başlarının kopmadığı sürece ölümsüz olduğunu bana gösterdin." diyen Miran ile kendime küfrettim.

"Öncelikle senin kanını geliştirip ilaç yapacağım. Sonra ise dünyaya zehir ile ölümle yüz yüze bırakacağım. Sonrasında ne mi olacak? Herkes ilacım için bana yalvaracak ve en fazla parayı verenler kurtulacak."

Bağırarak küfürler yağdırdım.

Elimden hiçbir şey gelmiyordu.

"İkinizi de öldüreceğim! İlla biri yokluğumu fark etmiştir!" diye bağırdım, sinirle.

Miran gülerek bana baktı.

"İlge sen benim oda arkadaşımsın ve kimse bu saatte odamıza gelip senin varlığını kontrol etmez."

Sırıttım.

"Biliyor musun? Bu akşam Amiral ile yemek yiyordum."

"Ee?"

"Her şeyi biliyor." dedim, gülerek.

İkisinin de yüzü solarken "Prens Bars da biliyor." dedim.

"Ne diyorsun lan sen?" diye soran Yekta yüzüme tokat attığında kahkaha attım.

"Sana güvenip enayilik yapmş olabilirim ama tedbirimi aldım." dedim.

Aslında ikisi de Miran'ı bilmiyordu.

"Prens Bars neden benimle bu kadar ilgili sanıyorsun? Çünkü ben onun gizli silahıyım! İkimizi yakından takip ediyor ve ben ölürsem ilk hedefi sen olacaksın Miran." dedim, gülerek.

"Kaşar!"

"Amiral'e de dayanamadım söyledim. Ah şu geveze çenem! Biliyor musun seni satmam çok da zor olmadı."

Gülmemi durduramıyordum.

Burada geberecektim ve ikisinin yanına kalacaktı bu iş ama onları korkuyla ölüme sürükleyebilirdim.

"Prens Bars güzel sevişti diye seni söyledim ama Amiral'e sadece rica ettiği için seni anlattım. Çünkü sen benim sikimde bile değilsin!"

Miran sinirle üzerime yürüyecekti ki Yekta onu durdurdu.

"Blöf yapıyor olmalı. Sakin ol."

Acıdan dolayı gözümden yaş akarken Miran'a baktım.

"Sen de ne gavat çıktın lan? Bizim babalarımız aynı, babalarımız! İnsan kardeşini siker mi amına koyayım?'

Miran dayanamayarak yüzüme tokat attığında ağzıma kan tadı geldi.

"Bunun hesabını vereceksiniz."

Mahkumun ZehriWhere stories live. Discover now