Özlemiştim

2.3K 172 96
                                    

Günlerdir yoldaydık.

Atım ise beni tüm düşmanlarımdan daha fazla yormuştu.

Atlar su içsin diye mola verdiğimizde attan indim.

"Bak şimdi su içeceksin tamam mı?" diyerek gölü gösterdim.

Atım beni yaladıktan sonra götünü göle çevirdi.

"Hayır lan sıçamazsın oraya." dedim ve zorla onun yönünü değiştirdim.

Bana arkasını döndüğünde "Bak beni kızdırma." dedim.

Ayakkabıma sıçtığında "Senden yahni yapacağım!" dedim, sinirle.

Dişlerini gösterek bana baktığında "Seni hiç düşünmeden yiyeceğim." dedim ve ayakkabımı temizledim.

Prens Bars'ın beni izleyerek güldüğünü gördüğümde tebessüm ettim.

Kral Tan ile oturuyordu.

Önüme döndüm.

Yemek yiyen askerlerin yanına gittim ve "Şu attan nefret ediyorum." dedim.

"Seni sinir etmesini biliyor." diyen Altay'a "Evet, kesinlikle." dedim.

Yanlarına oturdum ve yedikleri simitten böldüm.

Simitten yerken "Ne kadar yolumuz kaldı?" diye sordum.

"Beş, altı saat."

"Götüm acıyor artık. Atım durduk yere zıplıyor, hopluyor."

Askerler dediğime gülerken "Of çok acıkmışım." dedim.

Yanımdaki Giray'ın çayını çalıp içerken Giray bana baktı.

"O benimdi."

"Ama çok güzel durdu."

"Ama benimdi."

"Ama göz hakkı."

"Ama benim."

"Ama gözüm."

"Ama..."

"Ama..."

Baturay kendi çayını bana uzattı ve "Ver şuna çayını. Ağlamasın." dedi.

Sırıtarak çayı aldım ve Giray'ın çayını geri verdim.

Birlikte yemek yerken Çağan, "Amiral'i özledin mi?" diye sordu.

Yediğim simit boğazımda kalırken Giray sırtıma sertçe vurdu.

Kendime gelirken "Amiral ne alaka?" diye sordum.

"Altı gündür onu görmüyorsun. Özlemişsindir diye düşündüm."

"Amiral ile bir ilişkim yok."

"Öyle duruyordu."

"Sadece biraz yakınız."

Onu özlemiştim.

Sürekli aklıma geliyordu.

Keşke o da bizimle birlikte gelseydi.

"Biraz mı? Amiral yola çıktığımız günün sabahı fazla dalgındı. Sanki birisi aklını almış gibi..."

Giray'ın göndermesi ile koluna vurdum.

"Prenses Açelya'dan yeni ayrıldı." dedim.

"Ayrılmasının sebebi de yanımızda gibi duruyor."

"Siz cidden laftan anlamıyorsunuz." dedim ve ayağa kalktım.

"Nereye?" diye sordu Haktan.

"Bacaklarımı açmak için biraz yürüyeceğim."

"Çok uzaklaşma." diyen Altay'ı onayladım ve ormanın içine doğru yürüdüm.

Amiral'i gerçekten özlemiştim.

Saçımı açarak tokamı elime aldım.

Bu toka onu hatırlatıyordu.

"Burada n'apıyorsun?" diye soran Prenses Açelya'ya baktım.

"Ne yapıyor gibi duruyorum?" dedim ve saçımı bağladım.

"İnsanları ayırmaktan başka bir halta yaramıyor gibisin."

"Geri bas, seninle uğraşamam."

"Karşında bir prenses duruyor."

"Kim olduğun umurumda değil. Şu an kuyruk acın var ve gelip bunu benden çıkarma."

"Sen gelmeden önce güzel bir ilişkim vardı."

"Amiral seni sevmiyordu bile. Ne diyorsun sen ya? Ne güzel ilişkisi?"

"Kapa çeneni!" diyerek bana tokat atacağında kolunu havada tuttum.

"Prenses Açelya bence halk gibi siz de benden korkun. Suikastçi olduğumu biliyorsunuz."

"Çek elini üzerimden."

Kolunu sertçe bıraktım.

"Bana sakın bir daha bulaşma."

"Benim babamın toprakları üzerindeyken bu kadar rahat konuşamayacaksın."

Babanı öldürdüğümde görüşürüz.

"Aynen, öyle olur. Şimdi beni rahat bırak."

"Seni geberteceğim."

"Bunu diyen çok oldu ama kimse başaramadı."

"Seni o çıktığın hapishaneye ölü olarak göndereceğim."

"Açelya sakın haddini aşma."

Bars'ın sesini duyduğumda gülümsedim.

Prenses Açelya sinirle ona baktı ve "Sen karışma." dedi.

"Amcamın yanına dön Açelya."

Açelya bir şey diyecekti ki Prens sinirle "Lafımı ikiletme." dedi.

Prenses Açelya öfkeyle giderken Bars yanıma geldi.

"Yakında yakandan düşer, merak etme."

"Umarım, yoksa babasıyla birlikte geberecek."

Bars gülümseyerek yanağımı sıktı ve "Sinirliyken tatlısın." dedi.

"Tabii öyleyimdir. İnsanların kafasını kesip kanlarını içerken de tatlı mıyım?"

"O zaman seksi oluyorsun."

Dediğine güldüm ve "Geri dönelim. Burası çok sıkıcı." dedim.

Mahkumun ZehriTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon