Proje

3.9K 279 49
                                    

Prens Aytuğ kendisine yaklaşmama izin vermiyordu.

Neredeyse yarım saattir hiçbir ilerleme gösterememiştik.

Koridorda adım sesleri duyulması ile Prens Aytuğ, "Her kimseniz buraya gelin!" diye bağırdı.

İki muhafız koşarak içeri daldığında Prens Aytuğ, "Bu kadını nezarethaneye atın! O bir katil!" diye bağırdı.

"Bana yaklaşmak istemezsiniz." dedim, sinirle.

Muhafızlardan biri bana doğru adım attığında hiç düşünmeden elini tuttum.

Adam acıyla yere yığılırken zaman kaybetmeden diğer muhafızı da öldürdüm.

Gülerek Prens Aytuğ'a döndüm ve "Size beni asla silahsız bulamayacağınızı söylemiştim." dedim.

Prens Aytuğ olduğu yerde sendelenirken elindeki kılıç yere düştü.

"Proje..." diye mırıldandı.

"Proje işe yaramış."

"Ne saçmalıyorsun?" diye sordum, sinirle.

Kahkaha attıktan sonra "İşe yaramış!" diye bağırdı.

"Sen ne zırvalıyorsun?"

Hiç düşünmeden bileğimi kavradı ve beni kendine çekti.

"Neden dokunduğun kişiler zehirleniyor, biliyor musun?" diye sordu.

Anlamayarak ona baktım.

Nasıl bunu bilebiliyordu?

Zevkle güldü.

"Asla da öğrenemeyeceksin." diyerek elime dokunduğunda ağzından köpükler çıkarak yere yığıldı.

Bu da neydi?

Proje de neydi?

Sinirle yere oturdum ve cesedine sertçe tokatlar attım.

"Ne projesinden bahsediyorsunuz? Bana cevap vermeden ölemezsin seni alçak herif!"

Ölmüştü.

Biliyordum.

Fakat ona sinirim azalmamıştı.

Yere düşmüş olan kılıcını yerden aldım ve sayamayacağım kadar kılıcını karnına sapladım.

Ama emindim ki yirmiden fazla onu kılıçtan geçirmiştim.

İç organları dışına çıkmış, paramparça hale gelmişti.

"Senin tüm sülaleni geberteceğim." diye sinirle kafasını bedeninden ayırdım.

Tüm bedenim kan içinde kalmıştı.

Saçlarından tutup kafasını tam karşımda tuttum.

Gözleri açıktı.

Kılıcı son olarak gözüne sapladıktan sonra onu saçlarından duvara astım.

"Her neyden bahsediyorsan onu bulup arkasındaki insanları öldüreceğim."

Yüzüme sıçramış kanları elimin tersiyle sildikten sonra eldivenlerimi alıp odadan çıktım.

Kimseye görünmemem lazımdı.

En tenha yerleri kullanarak, saklanarak Prens Bars'ın odasına vardığımda kapıyı sertçe çaldım.

Prens Bars kapıyı açtığında şok içinde bana baktı.

İçeri sinirle girdim ve kapıyı sertçe çarpttım.

"Ben proje bebeği miyim?"

"Ne?" diye sordu, anlamayarak.

"Bana doğruyu söyle! Neden dokunduğum her insan zehirleniyor? Buna sebep olan proje ne ve kimden çıktı?"

"İlge sakinleş." diyen Prens Bars'ın üstüne sinirle yürüdüm.

"Bana bir cevap ver! Yoksa seni de kuzenin gibi delik deşik ederim!"

Ona dokunmak için bir adım atmıştım ki Prens Bars iki el bileğimi de kavrayıp beni durdurdu.

"İlge biz aynı taraftayız! Kendine gel."

"Benim silah olarak doğmamı siz mi planladınız?"

"İlge sen doğduğunda çocuktum. Neyi nasıl planlayayım? Sakinleş, bir kendine gel."

Derin bir nefes verdim.

"Öyleyse o namussuz baban ve amcanın başının altından çıktı bunlar. Belki de onların ataları yüzünden."

Bars elimden eldivenlerimi aldı ve "Şunları giy." dedi.

"Giymek istemiyorum. Beni lanet bir hayata sokan o şerefsizleri bulup katletmek istiyorum. Kanlarını içmek, halklarına, onlardan gelenlere vahşeti yaşatmak istiyorum!"

"İlge..."

Prens'in sesi çok sakin çıkmıştı.

Gözümden bir yaş akarken "Bana bir cevap ver Bars." dedim.

"Cevabım yok. Neyden bahsettiğini bilmiyorum. Bana neler olduğunu anlat ki sana yardım edebileyim."

"Sana neden güveneyim? Şimdi seni öldürüp neden amcanı gebertmeye gitmeyeyim?"

"Çünkü yapamazsın İlge. Beni öldürmek istiyorsan daha zamanı değil. Eğer öldürürsen ölürsün. Amcamı öldürmek istiyorsan bana ihtiyacın var."

Sinirle ellerimi ondan çektim.

"Sana güvenmem için bana daha fazla yardım etmelisin."

"Sana yardım edebilmem için bana neler olduğunu anlatmalısın."

Eldivenlerimi giyerken "Kapıyı kilitle Bars. Sarayda eşi benzeri olmayan bir cinayete imza attım ve her şeyden önce temizlenip şüphe çekmemem lazım." dedim.

Prens kapıyı kilitlerken derin bir nefes verdim.

Aklımı kullanmam lazımdı.

Öfkem beni ele geçirmemeliydi.

Mahkumun ZehriKde žijí příběhy. Začni objevovat