Romantiklik

3K 224 167
                                    

Muayenem bittiğinde odada Prens Bars ile tek ben kalmıştım.

Kullanmam için verilen merhemlere bakarken "Yarışlardan çekilmek ister misin?" diye sordu.

"Tabii ki hayır. Delirdin mi sen?"

"Senin için endişeleniyorum İlge. Ölebilirdin. Çok az kalmıştı."

"Beni seviyor musun Prens?"

Prens sorum ile duraksamıştı.

"Efendim?"

"Beni seviyor musun?"

"Senden etkileniyorum."

"Ben sana bedenimi sormuyorum. Duygularını soruyorum."

"Bu tarz bir soruya yanıt veremeyeceğim."

Dediği beni gülümsetirken Prens Bars konuyu değiştirmek için boynumda parmaklarını gezdirdi.

"Seni boğacak kadar nasıl yaklaştı? Ona neden dokunmadın?"

"Sadece ölmeyi merak etmişim."

Prens'in kaşları çatılırken "Yıllardır eziyet çekiyorum. Bunun dozunu arttırıp ölmek nasıl hissettirirdi, merak etmiştim." dedim.

"Sakın İlge."

Sadece ona baktım.

"Sakın bir daha kendine zarar gelmesine izin verme."

"Ama hoşuma gitmişti." dediğimde Prens sinirle "Ama boğazındaki morluklar benim hiç hoşuma gitmedi." dedi.

"Ben buyum. Kabul et ya da etme."

Elindeki merhemin kapağını açıp boynuma sürerken "Ya bilincin kapansaydı? Ya öldürseydi seni?" diye sordu.

"Miran yanımdaydı. O durdururdu."

"Yanındaysa neden en başından durdurmadı?"

"Çünkü başkaları ile savaşıyordu."

"O adama güvenmediğimi sana önceden de söylemiştim. Hayatın gibi önemli bir mevzuyu o varken kendi ellerinle koru."

"Sen koru." dediğimde gülümsedi.

"Söz, ben koruyacağım."

Elimi boğazıma götürüp hafif değdirdiğimde canım yanmıştı.

"Merhemi ne kadar süre kullanmalıyım? Doktoru dinlemedim." dediğimde Prens onaylamayarak bana baktı.

"Ne? Çok sıkıcı konuşmuştu."

"Bu merhem bende kalıyor. Her gece yanıma geliyorsun, ben sürüyorum. Eğer sen gelmezsen ben gelirim."

"Yani her gece kullanacağım. Bana verebilirsin merhemi."

"Sözümün üstüne söz söyleme İlge."

Ofladım.

"Ben size neredeyse tapan o halktan değilim. Sözünün üstüne de söz söylerim. Senin lafının tersine de giderim."

Prens dediklerimi ciddiye almak yerine güldüğünde homurdandım.

"En azından bu merhem yaralarımı tamamen geçirecek mi?"

"Tek başına işe yaramaz diye düşünüyorum." diye mırıldandığında "Tamamen geçirmeyecekse kullanmam." dedim.

Prens Bars incelemek için boynuma yaklaştığında "Doktor olmaya mı karar verdiniz?" diye sordum.

Bana gülerken boynuma bir öpücük kondurdu.

"Artık merhem işe yarar."

"Ne bu? Romantiklik mi yaptın sen şimdi?"

"Aynen öyle yaptım."

"Iy..."

Ayağa kalktım ve "Dahasını midem almaz. Gidip yemek yiyeceğim. Kurt gibi açım." dedim.

"Ama yemekten sonra yanıma gel."

"Neden?"

"Sana bir eğitim verecektim. Unuttun mu?"

"İyi, geleceğim ama yemeğimi olabildiğince yavaş yiyeceğim."

Dışarı çıkacaktım ki Prens ismimi seslendi.

Ona döndüğümde hiç düşünmeden dudaklarıma yapıştı.

Öpüşüne karşılık verirken gözlerim kapanmıştı.

Prens'in dudaklarını hissetmek iyi gelmişti.

Ellerimi onu korumak için arkamda birleştirmiştim.

Sanki onu öldürmekten korkuyordum.

"Dikkatli ol, üst tura çıktığın için seni çekemeyip önüne tuzak kurmak isteyecek çok kişi olacak. Bunlar hem saraydan hem askeriyeden olabilir.'

"Anlaşıldı..."

Ona yaklaştım ve fısıldayarak cümlemi tamamladım.

"Kralım."

"Benim nasıl hoşuma gideceğini iyi biliyorsun."

Başımla onu onayladım.

"Biliyorum."

Cebinden bir çift eldiven çıkarıp bana uzattı ve "Giy bunları. Dışarıda kimyasal silah gibi gezmeni istemiyorum." dedi.

"Peki..."

Eldivenleri alıp giydikten sonra "Artık gidiyorum. Tutma beni." dedim.

"İstersen seni bırakayım. Bacağından sakatlandım."

"Gerek yok!" derken dışarı çıkmıştım bile.

Miran'ın tedavi edildiği odaya girdiğinde sedyede uyuduğunu gördüm.

Yaraya bakıldığı için üstünü çıkarması gerekmişti.

Tüm kasları meydandaydı.

İyi geliştirmişti bedenini.

Dudak büzerken gözüm yarasına takıldı.

Omzu acaba çok mu acımıştı?

Dudak kıvırdım.

Yarasın.

Dayanıklığı artardı.

Miran gözlerini açmadan "Yarım bıraktığın işi mi bitirmeye geldin?" diye sorduğunda güldüm.

"Bebekler gibi yatmışsın. Bu kadar mıydı gücün?"

Sedyede doğrulurken "Ok az daha yukarıdan saplansaydı kolumu kullanamayabilirdim." dedi.

"Ama saplanmamış. Hem ben onu hesaplamıştım."

Kesinlikle hesaplamamıştım.

Sırf kendi canım için onu öldürebilirdim.

"Tabii öyledir."

Sırıttım.

"Senden çok adam öldürdüm. Hadi beni yemeğe götür."

Mahkumun ZehriWhere stories live. Discover now