Askerdim

1.5K 136 35
                                    

Günlerdir yoldaydık ve tahminlerim doğruydu.

Güveneceğimiz hiçbir asker kalmamıştı.

Altay ve Baturay önde olmak üzere beş düzine atlı arabayla gelince "Mahkumları çıkarın!" dedim.

Mahkumlar elleri kelepçeli sıraya sokulduğunda hepsi şok içinde bana bakıyordu.

"Şimdi sizlerle bir anlaşma yapacağız!" diye bağırdım.

"Sen bizdendin! Bizi bırakıp saraylı oldun!" diyen bir mahkum ile derin bir nefes verdim.

"Sizi unutmadığım için cömert bir teklifle geldim."

"Söyle."

"Ya şimdi burada hepiniz gebereceksiniz ya da orduya katılacaksınız ve sizi bu evrendeki en güçlü askerlere çevireceğim."

"Bu tehdit." diye küfreden bir başka mahkum ile "Eski alışkanlıklar. Ölmek isteyen var mı?" diye sordum ve kimsenin konuşmasına izin vermeden devam ettim. 

"Şimdi çenenizi kapayın." 

Çevreye hızla baktım.

"Herkesin orduya katılmak istemesi beni çok mutlu etti! Unutmayın bir yanlışınızda kellenizi mangal yapıyor olurum."

"Eskiden pişirmeye gerek duymazdın." diyen Demirci ile arkamı döndüm.

Karanlık Orman'ın sınırında hepsi toplanmıştı.

"Aa siz de buradasınız." dedim, sırıtarak.

"Gelelim diye kapımıza kadar yaklaşmadın mı?" diye soran Demirci ile dudak büzdüm.

"Galiba öyle oldu."

"Bize muhtaçsınız." diyen Demirci ile "Ormana hiçbir asker girmeye cesaret edemez. Burayı üs olarak kullanacağız ve siz de bizimle savaşacaksınız." dedim.

"O nedenmiş?" diyerek güldü.

"Bedeninin her yerinde yara var. Hastasın, ölmen an meselesi."

Onun konuşmasına izin vermeden hepsine sırayla baktım.

"Topalsın."

"Öksürüyorsun. Ciğerlerin batmış."

"Yüzün yara içinde."

"Ot içmekten gebermek üzeresin."

Derin bir nefes aldım.

"Hepiniz ölümün ucundasınız ve ben hepsini iyileştirebilirim."

"O nasıl olacak?" diye soran Demirci ile tebessüm ettim.

"Bizimle savaşırsanız kimsenin bilmediği bir ilaç ile sizi iyileştireceğim."

Topal ayağımın ucuna tükürdü ve "Geberirim daha iyi. Kimse benim saray için savaşmamı sağlayamaz. Bu ülke kimin olursa olsun bu orman bizim, bizim kalacak. Bizi hiçbir şey etkilemeyecek." dedi.

Mahkumlar da ona destek çıkınca sinirle mahkumlara döndüm.

"Siz savaşmak zorundasınız geri zekalılar. Kapayın çenenizi."

Hepsi susunca geri Karanlık Orman'dan olanlara döndüm.

"Kim ölmeyeceği garantilenerek ot, sigara ve içki içmek ister?" diye bağırdım.

Hepsinin hoşuna gittiğinde "Size vereceğim ilaç ile bunlar da sizi etkilemez." dedim.

"Ben varım." diyen Topal ile "Dönek." diyerek güldüm.

"Uzatma ve ver serumu." 

"Yalnız anlaşmaya sadık kalmazsanız sizi anında öldürecek bir silahım daha var. Sakın ikinci bir döneklik yapmayın." dedim.

Yoktu ama bilmelerine gerek yoktu.

"İlk dönekliği sen yapıp bizi sattın." diyen Demirci ile "Her şeyi geride bıraktığımıza çok sevindim! Şimdi herkes kollarını sıyırsın." dedim.

Çağan ve birkaç asker saraya gidip Boran ile gelecekte işimize yarar diyerek sakladığımız kanımı alıp şırıngalara yerleştirmişti.

"Herkese enjekte edebilirsiniz." dedim.

Çağan beni onaylarken Bars'ın bana gülümseyerek baktığını görmüştüm.

"N'oldu?"

"Hiçbir şey."

"Hiçbir şey mi?"

"Etkilendim." diye fısıldadığında gülümsedim.

"Bu daha hiçbir şey."

Kanım diğerlerinin bedenlerine enjekte edilirken "Toplamda iki bin ölümsüz askerin var." dedim.

"Tabii kellelerini korurlarsa." dediğinde güldüm.

"Sen ne yapabildin?" diye sordum.

Bars tam bir siyaset adamıydı.

Başaramayacağını düşünmek ahmaklık olurdu.

"Komşu ülkeler tamamen bizi destekliyor ve asker ve mühimmat yardımı yapıyorlar. Boran'ın ülkesine komşu olan ülkeler ise belli bir toprak karşılığı asker yardımı yapacak."

"Ne kadar bir topraktan bahsediyoruz?" diye sordum.

"Eğer Boran'ı yenersek onun ülkesinin kırkta birini komşu beş ülkeye pay edeceğiz ama kırkta otuz dokuzu tamamen bizim olacak. Onların alacağı bölgeler fazla verimli olmadığı için çok sorun etmiyor."

"Süper." dedim.

"Aynı zamanda ekonomik olarak da kuzey ülkelerden destek aldım."

"Kral Tan ne yapıyor peki? Konuştunuz mu?" diye merakla sordum.

"Kendi güvenliği harici kimse umurunda değil."

"Ona da sıra gelecek." dedim ve en iyi ordumuza baktım. 

Başaracaktık.

Sınırdaki köylerdeki halkı da tahliye etmeyi başarmıştık.

Ben...

Suikastçi ve bir askerdim.

Mahkumun ZehriWhere stories live. Discover now